Mustafa Torun
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Muhalefetsiz Türkiye mi?

Muhalefetsiz Türkiye mi?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Demokrasi cahil kitlelerin egemen olduğu bir yönetim şekline dönüşebilir.” – Aristoteles-

 

Ülkemiz giderek Kronik Ana Muhalefet Partimizin destek ve katkılarıyla, halka rağmen bir dikta yönetimine evriliyor…

Bilindiği gibi gazeteci Mehmet Ali Birand bundan tam 12 yıl önce, 17 Ocak 2013 tarihinde yaşamını yitirmişti…

Türkiye’nin bilinen gazetecilerinden birisiydi. Öyle ki bugün dahi YouTube üzerinden yayınlanan “32. Gün Belgesellerinin” izlenip beğenildiğini, yorum aldığını görürüz…

Şüphesiz Birand bugün yaşasaydı ve İktidar Partisi’nin bir belgeselini hazırlayacak olsaydı, 31 Mart 2024 seçim tarihini belgeselinde çok ön plana alırdı…

Bu tarih hem muhalefette hem de iktidarda birçok kırılmalara, yeni yollara, eski dostlukların yeniden canlanmasına, eski “düşmanların” yeniden “dost” olmasına önayak olmuş tarihi bir seçimdi…

31 Mart 2024 tarihi bunlarla kalmayarak, seçilmiş belediye başkanlarından kimine bilinen tekliflerin iletilmesine neden olurken, kimine de kelepçeyi taktırdığını gördük…

Bu kelepçe takılanlardan sonuncusu da Beşiktaş Belediye Başkanı sayın Rıza Akpolat oldu…

Rıza Akpolat’ın tutuklanmasıyla ilgili olarak hafta boyunca birçok haberi okumaya çalıştım…

Bakabildiğim kadarıyla, sosyal medyada paylaşılanlara göz atıp, aynı zamanda kim ne söyleyecek diye kulak kabarttım…

Fazla ayrıntıya girmeden şunu belirteyim sayın belediye başkanımızı Kronik Ana Muhalefet Partimiz içinde savunanlar olduğu gibi, kararsız kalan ve net olarak savunmayanların da olduğunu gördüm…

Daha da ileriye gideyim; diğer muhalefet partilerden de ses seda yoktu…

Bugün sayın Akpolat’ın tutuklanmasına toplumun bir bölümü ikna olsa da, büyük bölümü sırf yargıya güven duymadığı için ikna edilmediğini anlıyoruz…

Esenyurt Belediye Başkanı sayın Prof. Dr. Ahmet Özer’in ve diğer muhalefet Partimizin belediye başkanlarının tutuklanma olaylarının tamamen siyasi bir hamle olduğunu neredeyse sağır sultan bile anladı…

Bu hamlelere karşı yapılacak hamlenin; geniş halk yığınlarının arkaya alınarak, sadece savunmada kalınmayıp, karşı hamlenin püskürtülmesi ve doğrudan insiyatifin ele alınması, mücadelenin sokakta olması gerektiği neredeyse muhalif tüm kanallarda konuşan, yazan uzmanlarca dile getirilmiştir…

Maalesef “Kronik Ana Muhalefet Partimiz” o kadar pasif kalıyor ki , kendi içindeki iç savaşı bir türlü çözemediği gibi, bu çekişmenin dışarıya vurduğunu da görüyoruz…

İster istemez bu tür tuzaklara düştüğünü, pasif kalıp ezildiğini, artık görmeyen kalmadı…

Sayın Akpolat tutuklandığı gün CHP’li belediye başkanlarının sosyal medyadaki paylaşımlarına bakınca; Afyon’dan Aydın’a, Ankara’dan Antalya’ya, Muğla’dan Eskişehir’e kadar belediye başkanlarından tek satır paylaşım olmadığını görebilirsiniz. Yanılıyorsam düzeltmeye hazırım…

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının Rıza Akpolat’ın gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili en azından bir kınama dahi yapmaması benim gibi sizlerin de gözüne çarpmıştır…

Amiyane tabirle Kronik Ana Muhalefet Partimiz kendi içinde Rıza Akpolat’ı dövmüştür…

İçerideki “Fransızların” yine ortaya çıktığını ayrıca vurgulayalım…

Burada konuyu suçlu suçsuz ekseninden çıkarıp, sayın Beşiktaş Belediye Başkanı ve Ana Muhalefet’e yapılan saldırıda bile, bu partinin içindeki çatışma ve çıkar ilişkilerinin gün yüzüne çıkması, geniş halk kesimleri gibi bizleri şaşırttığını belirteyim…

Bilindiği gibi sayın Rıza Akpolat eski Başkan sayın Kemal Kılıçdaroğlu döneminde aday olmuştu…

Son kurultayda KK genel başkan olup, Rıza Akpolat da Kılıçdaroğlu’na destek vermeseydi, Akpolat yeniden aday olacak mıydı?. Bilemiyorum…

Sayın Kılıçdaroğlu’na destek verenler, Rıza Bey’in başına bu durum geldiğinde arkasında durmaları gerekmiyor mu?..

İYİ Parti’den, DEVA’dan, DEM Parti’den ve Gelecek Partisi’den bu olaya tepki veren oldu mu?…

Bilindiği gibi Canan Kaftancıoğlu, Selahattin Demirtaş, Hrant Dink, Enis Berberoğlu, TTB başkanı Şebnem Korur Fincancı, Can Dündar, Ahmet Özer, Özlem Gürses, Rıza Akpolat ve İstanbul Barosu Davaları aynı kurum ve kişi tarafından yürütülmektedir…

Yukarıda ismi geçenler ve kurumlar ülkemiz siyasetinin bilinen kişileri ve kurumları. Ne hikmetse kaderleri aynı otorite tarafından çiziliyor…

Siyaseti otorite hukuku kullanarak, muhalefetsiz bir siyasetin adımlarını mı atıyor?..

Bu adımlara rağmen tek vücut olması gereken “Kronik Ana Muhalefet Partimiz” 4-5 parçaya bölünmek mi istiyor?…

Dem Partinin yeni görevi muhalefet yapmadan muhalefet partisi mi olmak?…

Halkın görevi ise “Du Bakali Ne Olacak” demek mi?…

Felek çakmağını üstümüze mi çakmış dostlarım?…

Ne yapacağız?…

Sorular, sorular…

Yanıtımız net ve açık; enseyi karartmadan tüm demokrasi güçlerinin sokağa çıkarak, hep birlikte anayasal demokratik mücadele haklarını yaşama geçirilmesidir…

Erzurumlu Emrah’tan alınan ve Hamza Başyurt ustamızın derlediği “Felek Çakmağını Üstüme Çaktı” ezgisiyle konuyu bağlayalım…

Felek Çakmağını Üstüme Çaktı.
Beni Bir Onulmaz Derde Bıraktı.
Vücudum Şehrini Odlara Yaktı.
Yandım Ataşına Su Leyli Leyli…

Sevgilerimle…

Dr. Mustafa Torun

Muhalefetsiz Türkiye mi?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 20 Ocak 2025, 20:08

    Teşekkürler. Çok güzel bir yazı olmuş. Güvenecek bir dalımız kalmadı halkın kendisinden başka 😥

    Cevapla
Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin