Getting your Trinity Audio player ready...
|
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Başakşehir Atık Su ve İçme Suyu Yatırımları açılış törenine katıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu törende yaptığı konuşmaya, 18 Mart’ın büyük bir zafer ve direniş olduğuna dikkat çekerek başladı.
6 Şubat’ta meydana gelen depremin ardından ülkenin değişimi ve dönüşümü, mücadelesi karakterine sahip insanlar olmak zorunda olduklarını belirten İmamoğlu, “Saygıdeğer cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yolu açık olsun diyorum. Elbette seçimi kazanacağız, elbette gençlerin umudu olacağız, elbette hep birlikte geleceği tasarlayacağız. Şahsıma ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımıza verilen görev ve bu görev verilirken özenli bir irade ortaya koyan değerli İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e de teşekkürlerimi iletiyorum. Aynı zamanda 6’lı masanın bütün liderleriyle birlikte, dediğim gibi amasız, fakatsız Türkiye’nin değişimi mücadelesini ortaya koymak çocuklarımıza gençlerimize, özgürlüğü, üretimi, eğitimdeki kaliteyi, yerel yönetimden merkezi idareye kadar liyakati, hesap verebilirliği, bereketi kazandırmak adına büyük mücadeleye girişmiş bulunuyoruz. Allah yolumuzu açık etsin. Kesinlikle başarılı olacağız. Katiyen söylüyorum ki bu inanmış milletin önünde hiçbir şey duramaz. Tek şartı var bu inanmışlığın. Kazanacağımız seçim 86 milyon insanımız için kazanılacak. Sadece bir grup için ya da sadece Millet İttifakı’na oy verenler için değil, bu memleket için kazanılacak” diye konuştu.
“BİZLERE BUNUN İÇİN OY VERDİLER”
İmamoğlu, “Başakşehir’den Kadıköy’e, Kartal’dan Silivri’ye kadar bu şehrin her ilçesine eşit hizmet sunacağız. Hemşerilerimiz bizlere bunun için oy verdiler. Oy vermeyenler de dahil mutlu oldukları bir seçim sonucu elde ettik. Çok şükür İstanbulluların güvenini boşa çıkarmadık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni hukuk ve ahlak dışı bütün unsularını temizleyerek hukuka dayalı, hesap verebilir süreci var ettik. İBB tarihinde iddia ediyorum ki var olan projeleri anlamlı şekilde bitirmeyi, yeni projeyi başlatmayı hatta bitirmeyi daha da güçlü projeleri başlatmayı kısa sürede başarmış yönetim olduk. Toplam bütçemizin yüzde 50’sini yatırımlar almakta. Bu süreç içerisinde gerçekten dünya ve Türkiye tarihinin en önemli pandemilerinden birini yaşadığımız ve 1 buçuk yılımızı meşgul ettiğini unutmayalım. Canlarımızı kaybettiğimiz depremi, moralsizliği yaşadığımız dönemin içinde olduğumuzu unutmayalım” dedi.
İmamoğlu, “2023 yılı yatırım bütçemizi 2022 ‘ye göre yüzde 100 artırdık. Aynı anda 10 metro birden inşa edebilmek, engellenmesine rağmen 4’e yakın raylı sistem projesi hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı kabulüne sunulan başta Beylikdüzü-Sefaköy hattı olmak üzere önemli hatların çalışmasını yapmak bizlere nasip oldu. Başarmakta kendimize güveniyoruz. 560 milyon liralık Başakşehir’e yaptığımız yatırımlar ve devam edenlerle birlikte 800 milyon lirayı aşan bir yatırıma sadece İSKİ’nin erişmiş olması önemli bir durumdur. Hem ihtiyacı karşılayan hem de deprem başta olmak üzere farklı afetlerde dayanıklılığı olan bir alt yapıyı var etme karakteri de önemlidir. 8 bin metrelik içme suyu hattı önemli bir çalışmaydı” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, pandemi döneminde de alt yapı çalışmalarına devam ettiklerine dikkat çekti.
“14 MAYIS’TAN SONRA BAŞLAYACAK YENİ DÖNEMDE”
Başakşehir’de otopark, kütüphaneler, eğitim merkezi kazandırdıklarını hatırlatan İmamoğlu, “Hiçbir belediyeye şu parti bu parti demeden yol aldık. 2002’den önceki dönemde neredeyse yüzde 11-12’lere kadar tırmanan yerel yönetimlerin bütçedeki payı, yüzde 6’nın bile altına inmiştir. Çünkü her şey ona ait olsun istiyorlar. Her şeye o karar versin istiyorlar. Buna ne bir insanın aklı yeter ne bir insanın yeteneği yeter. Depreme ve afete hazırlık konusunda İstanbul’un ve Türkiye’nin önünde yapılması gereken çok büyük yatırımlar var. Depremi en acı şekilde yaşayan şehirlerimizin ayağa kalkması, milyonlarca yurttaşımızın yeniden hayata güçlü şekilde tutunmalarını sağlamak için akılcı ve stratejik yatırımlara ihtiyacımız var. Ekonomiyi güçlendirmeden, ülke yönetimine liyakati, hukuku ve adaleti hakim kılmadan demokrasiyi tam anlamıyla hayata geçirmeden ne istikrar sağlanabilir ne de doğru düzgün yatırım yapılabilir. Bu devirde istikrar devletin sopasıyla hükümetin zorbalığıyla sağlanmaz. Devletimiz elbette güçlü olacaktır ama bu güç vatandaşına karşı değil afetlere, krizlere, sorunlara karşı güçlü olmak anlamına gelir. Biz vatandaşa karşı değil sorunlara karşı güçlü bir devlet var etmeliyiz. Bu yapıyı hep birlikte değiştireceğiz. Türkiye 14 Mayıs’tan sonra başlayacak yeni dönemde 21’inci yüzyılın gereklerine uygun, güçlü, adil, merhametli, ortak akla değer veren liyakatli kadroların yönetici ve üretken olduğu bir devlet yapısına kavuşacak. Buna hep beraber inanalım. Bu sayede, istikrarlı, yatırım yapan, yatırım yapılan adil ve çağdaş demokrat olduğu için sermayenin koşa koşa gelip üretim yapmak için geldiği, sadece para satmak için değil, bu ülkenin bereketli bütçesiyle, güzel insanlarıyla, üretken ve girişimci gençlerine yeni bir dönemin kapılarını açan bir süreci sağlayan mutlu bir ülke olacağız” diye konuştu.