1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ardahan Ölçek Köyü’nde Tiyatro…

Ardahan Ölçek Köyü’nde Tiyatro…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

Kendini bir insanlık davasına adanmış olarak gören, o sanıyla yaşayan insanların da zaman zaman bunaldıkları, usandıkları, yorgunluk hissettikleri olur kuşkusuz… Hayat kimi zaman çabanıza, emeğinize karşılık verirken epeyce cimri oluyor; düş kırıklıkları yağıyor üstünüze; beklentilerinizin çok az bir kısmını bile gerçekleştirene kadar ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan geliyor.

Vaz geçmemelisiniz… İyilik, güzellik, doğruluk, adalet için verilen mücadelelerde nerede ne zaman olumlu bir sonuç çıkabileceğini önceden kestirebilmek oldukça güç… Her şeyden önce, yalanın, dedikodunun, çıkar için kurulan ilişkilerin sesinin daha çok çıktığı bir toplumda yaşıyoruz… Bu ortamda karşılığı bir çıkar, bir mevki olmayan, belli ilkelerle yürüyen ve erdemli olmayı gerektiren işlerde sonuç alabilmek iğneyle kuyu kazmaktan daha zor…

Ardahan’da, Dursun Akçam Kültürevi’ni 2005 yılında 1. Dursun Akçam Kültür ve Sanat Günleri ile açtık… Gün o gündür, tiyatroya çok büyük bir önem verdik. İlk yıl konuşmacı olarak kürsüye çıkan Çıldırlı Atalay Uzunkaya’nın anlattığı yerel fıkrayı Çıldır’ın Prut köylüleri doğaçlama oynadıkları bir oyuna dönüştürdüler… 2. Dursun Akçam Kültür ve Sanat Günleri’nde kısmen benim yazdığım metne de dayanan “Hey Atlılar Atlılar” adlı oyun izleyenlerden büyük alkış aldı. Daha sonraki yıllarda Hasköy Atatürk İlköğretim Okulu öğrencileri “Halkımız Ormanda” adlı oyunu oynadılar. Arkasından Dursun Akçam Tiyatro Topluluğu kuruldu. 17 yıldır yaptığımız kültür ve sanat günlerinde tiyatro ana etkinliklerimizden biri durumuna geldi. Dursun Akçam’ın, Ümit Kaftancıoğlu’nun yapıtlarından ve yöresel sözlü anlatılardan hareketle yazdığım oyunları oynadı gençlerimiz. “Kanlıderenin Kurtları”, “Yelatan”, “Dağların Sultanı”, “Sünnet Partisi” arka arkaya sahne aldı. O günlerin Ardahan Üniversitesi Öğrencisi Murat Fidan, bugün yaşamını tiyatroyla tamamlayan bir konuma geldi. Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi’nden birçok kamu kurumuna, demokratik kitle örgütüne tiyatro ve drama çalışmalarına önderlik yapıyor…

Deniz Dark, Sedat Hanoğlu gibi azimli gençlerimizin ısrarla sürdürdüğü Dursun Akçam Tiyatro Topluluğu da Haldun Taner’in “Vatan Kurtaran Şaban” telif eserini belki de ülke çapında en iyi sahneleme başarısını yakaladı. Ne yazık ki tüm bu çabalar Ardahan sınırlarını, hatta Ardahan merkezinin sınırlarını aşamadı. Gençlerimiz onca uzun zaman ve emek alan hazırlıklarını oynadıkları tek bir oyunla bitirmek zorunda kaldılar…

Tiyatronun çağdaş kültürel yaşamda çok büyük yeri vardır. Ülkemizin yüz akı Köy Enstitüleri’nde de tiyatro ve doğaçlama oynanan halk oyunları eğitim ve üretim yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Daha kuruluş aşamasında, 16 Kasım 1936 günü, Mahmudiye Eğitmen Kursu’nu tamamlayan eğitmen adayları Ankara’da Halkevi’nin karşısına iki tiyatro oyunu ile çıkmıştı ve ertesi gün dönemin ünlü gazetecisini Ahmet Emin Yalman şöyle yazmıştı:  “Köy öğretmen namzetleri kendi oyunlarından evvel Akagündüz’ün Yarım Osman isimli iki perdelik bir oyununu oynadılar. Eğer kendi oyunlarını görmeseydim Akagündüz’ün oyununun köy hayatından alınmış iyi yazılmış, iyi oynanmış bir oyun olduğuna hükmedecektim. Akagündüz darılmasın ama, köylü dayılar köy piyesi yazmak ve tertip etmekte kendisini bastırmışlardır. Gördüğüm eserlerle tabiilik ve seyirciyi kavramak hususunda mukayese kabul edecek ne sahne muharriri, ne de aktör tasavvur etmiyorum. Köylüye öğretelim derken onlardan birçok şeyleri öğrenmeye muhtaç olduğumuzu keşfedeceğiz.” (Ahmet Emin Yalman, Vatan Gazetesi, 18 Kasım 1936)

İnsanı tanımlayan bazı kavramlar olduğunu biliyoruz. Homo Sapiens insanı düşünen olarak  anlamlandırır, Homo Faber, üreten, Homo Ludens ise oynayan… Kanımca insana en çok yakışanı da Homo Ludens olmalı. Hollandalı tarihçi   Huizinga’ya katılıyorum… Kültürün kaynağı oyun ve oyunculuktur der Huizinga.

Tiyatro, oynayan insanın en somutça gözlendiği, açıkça izlenebildiği alanlardandır. Yaşama başkasının gözüyle bakma olanağı sağlayarak oynayana yeni ufuklar açar, “öteki”ne yönelik empati duygusunu, hoşgörüyü temellendirir. Aynı oyun içinde, insan düşüncesi, bulunduğu konuma göre birbiriyle özdeşmeyen duygu alanlarına doğru akıp gider… Karşılıklı konuşma, diyaloji üstüne kurulu bir oyunla, Sokrat’ın Sinkrizis ve Anakrizis dile adlandırdığı farklı söylemlerin yan yana ve karşı karşıya görünür duruma getirilmesi ile, tiyatro yaşamın anlam boyutlarını çoğaltır… Doğaçlama oynanan şenlik oyunları tiyatrodan bir adım önde, daha özgürce bir biçimle gerçekleşiyor olsa da, tiyatro olmayan bir toplumda kültürün ve sanatın varlığından söz etmek de mümkün olamaz…

Ve bu kadar sözden sonra asıl habere geliyoruz… Ardahan Ölçek Köyü’nün öğrenci gençleri bir tiyatro topluluğu oluşturdular. Benden oyun metinleri istediler. Tam 22 genç olmuşlar. “Koço’nun Tükeni” ve “Bayro’nun Listesi” üzerine çalışmak istediklerini bildirdiler. Dursun Akçam Kültürevi’nin kapısı ve tüm olanakları kendilerine sonuna kadar açık olacak…

Gençlerimizin çabasını alkışlıyoruz.

Umutla ve inatla yaşamı güzelleştirmeye, çoğaltmaya doğru yol alıyoruz. Arada bir tökezlemeler, yenilgiler olsa da, gün geliyor, ektiğimiz tohumun yeşerdiğini, diktiğimiz fidanın meyve verdiğini görüyoruz.

Mutluluğun resmi bu değil mi, değerli dostlar? Selam olsun kendilerine ve geleceğimize sahip çıkacak gençlerimize…

Gününüz aydın olsun…

09 Ocak 2023, Alper Akçam

YELATAN BİTİMİ.JPG

Ardahan Ölçek Köyü’nde Tiyatro…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin