Getting your Trinity Audio player ready...
|
Ülkeyi içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarma iddiasında olanlar, hele de bataklıktan çıkış yoluymuş gibi görünen bir muhalefetin başında bulunanlar, her hareketlerine, her sözlerine çok dikkat etmelidir!
Yeryüzünde akan kanların, mazlum halkların çektiği sıkıntıların baş sorumlusu olan Finans Oligarşisinin parası, İngiliz sermayesi, gençlerimize ve halkımıza bir çözüm yoluymuş gibi gösterilemez!
Türkiye bu yanlışa düştü düşeli, yoksul ülkemizin devlet desteğiyle palazlanmış yerli kapitalistlerimizin tercihiyle, Batı parasıyla kazanma, Batı sermayesiyle bütünleşme yolunu seçti seçeli, tepe aşağı doğru kayıp gidiyor… II. Dünya Savaşı bitiminden bu yana, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını o sermayeye sömürttürüyor; üç beş aracısını zengin ederken halkın alın terini, güzel ülkenin doğal zenginliklerini o sermaye alıp götürüyor… Eloğlu babasının hayrına sana para vermez!
Gâzi Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın dünyada ses getirmeye başladığı ilk zamanlarda kendisine ulaşmayı başarmış Batılı gazetecilerle yaptığı görüşmede hiç çekinmeksizin içinde bulunduğumuz durumu açıkça özetlemişti: “Ülkemiz Yunan askerinin işgali altında, cephelerde onlarla karşı karşıya geliyoruz ama bir gerçekte İngiltere ile savaşıyoruz!” demişti.
Şimdi o Kurtuluş Savaşı yıllarında dişle tırnakla karşı koyduğumuz, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin de arkasındaki güç olan İngiliz sermayesini, ülke topraklarından, Dersaadet’teki, Payitaht’taki ortaklarıyla birlikte söküp atmaya çalıştığımızı unutarak, o sermayeyi bir çözüm yoluymuş gibi göstermeye çalışmak, oralardan “Gençlerimize dışarıdan para bulacağım” diyerek müjdeli haberler verdiğini sanmak kadar büyük bir yanılgı, büyük bir yanlış olamaz…
Ülkenin kurtuluşu da, gençlerimizin aydınlık geleceği de ancak öz kaynaklarımıza yönelmek, onurlu bir dış ve iç politikayla üretene ve üreticiye destek vermekle mümkün olabilir ancak… Onların örgütlü gücüne güvenmek bizim için tek kurtuluş yoludur…
Türkiye, topraklarına kendisine fazlaca yetecek doğal kaynaklarıyla, çalışkanlığını ve fedakârlığını yüzlerce yıldır göstermiş imece gelenekli insanlarıyla her zorluğun üstesinden gelebilecek güce sahiptir. Bırakalım artık ele güne el açmayı, bırakalım artık tek derdi kazanmak olan emperyalizmden, onun sermayesinden medet ummayı…
Bu yalın gerçeği göremiyorsak, kendimizi dünyadaki tüm savaşların, yıkımların asıl sorumlusu olan Batı sermayesinin etki alanından kurtaracak çözüm yolları üretemiyorsak, umutla mücadele eden, dişle tırnakla bu soygun düzenine karşı çıkmaya çalışan tabanımızdaki insanlarımızın emeğine de saygısızlık yapmış oluyoruz demektir.
Lüzumlu lüzumsuz dağa taşa dökülen betonların, geçsin geçmesin her yurttaşın alın terine, ekmek hakkına el uzatmış köprülerin, gitsin gitmesin herkese borç yazan şehir hastanelerinin arkasındaki sermaye de aynı sermayedir. İktidarın da, muhalefetin de gidip gelip el açtığı yer Batı sermayesi olacaksa, kurtuluş için daha köprülerin altından çok sular akacak demektir. Bu acılı tarihimizden hiçbir ders çıkaramamışız demektir.
Sözü uzatmaya hiç gerek yok… Bir an önce akıllar başa toplanmalı; öz güçlerimize, kendi kaynaklarımıza dört elle sarılmalı, örgütlü ve üreten bir toplum durumuna gelmeliyiz…
Günümüz aydın olsun değerli dostlar…
4 Kasım 2022, Alper Akçam