Getting your Trinity Audio player ready...
|
Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve bu ekonomik krizin yarattığı toplumsal bunalım artık sosyal krize dönmüş durumda.
Ulusal Yargı Ağı (UYAP) verilerine göre bir yılda icra dosya sayısı yüzde 30 oranında arttı.
İcra dairelerinde devam eden dosya sayısı 23 milyon 511 bine çıktı. İcra daireleri icra dosyalarıyla dolup taştı.
2022 yılbaşından beri icra ve iflas dairelerine toplam 2 milyon 657 bin yeni dosya geldi. Her gün 18 bin dosya açılıyor.
İcra iflas dosyalarının patlaması, muhtarlıkların tebligatlarla dolmasına neden oldu. Ekonomik anlamda sorun yaşayan halk, ‘Nasıl olsa ödeyemeyeceğim’ diyerek tebligatlarını almaya dahi gitmiyor.
Temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çeken yurttaş bu ihtiyaçlarını başta bankalar olmak üzere çeşitli finansal kurumlardan yüksek faizle çekilen kredi, kredi kartları ve borçlarla karşılamaya çalışıyor. Ancak yurttaş geri ödeme yapamıyor. Nisan ayının başı itibarıyla takibe düşen kredilerle birlikte 1 trilyon 62 milyar liraya ulaştı.
İstanbul nüfusu 16 milyon, 8.2 milyon icra dosyası var. İzmir’de 4,3 milyon insan yaşıyor, 1,6 milyon icra dosyası var. Neredeyse çalışma çağındaki herkese 1 icra dosyası düşüyor. Ankara’da 2 milyon, Antalya’da 1 milyona yakın dosya var. İcra daireleri tarihin en yoğun günlerini yaşıyor. Vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları ise 28.3 milyar lira düzeyinde.
Uzmanlara göre bu tablo yıl sonuna doğru daha da kötüleşecek. Halkın bankalara 854 milyar lira bireysel kredi, konut, otomobil, ihtiyaç, 242 milyar lira da kredi kartlarından kaynaklanan borcu var. Yıl sonunda çok daha fazla insan hacizle karşılaşacak, icra dosyaları da patlayacak.
2002 yılında Türkiye’de toplam 8 milyon icrası bulunmaktaydı.
5 AYDA SADECE BİR ADLİYEDE 550 BİN İCRA DOSYASI AÇILDI
İcra takip dosyalarına bakan İstanbul Barosu avukatlarından Kerim Bütün, icra dairelerindeki vahim durumu Cumhuriyet’e anlattı.
Avukat Bütün, “20 Mayıs 2022 tarihi itibarıyla İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde bulunan icra dairelerinin her birinde dosya sayısı 15 bin geçmiş durumda. Çağlayan Adliyesi’nde 37 icra dairesi bulunuyor. Bu da sadece Çağlayan Adliyesi’nde bu yılın 5. ayı bitmeden 550 bin icra dosyası açıldığı anlamına geliyor. Geçen sene Mayıs ayı incelemesi yapıldığında bu rakam Çağlayan Adliyesi’nde en fazla 450 bin dosya açıldığını gösteriyor” dedi.
2021 yılında her bir daireye düşen aylık ortalama icra takibi sayısının 2 bin 500 olduğunu söyleyen Bütün, “Bu yıl ise bu ortalama rakam 3 binin üzerinde. Kabaca bir rakam vermek gerekirse yüzde 20’nin üstünde bir artış var” diye konuştu.
İCRA DAİRELERİNDE İŞLER YETİŞMİYOR
Bütün, “2020 yılında icra dairelerinde 3 müdür yardımcısı görev yapmaktaydı. İşlerin yetişmemesi nedeniyle müdür yardımcısı sayısı her bir daire için en az 5’e yükseltildi” dedi.
“ALACAKLILAR İLLEGAL YOLDAN TAHSİL ETMEYE ÇALIŞIYOR”
Açılan icra takiplerinin bir anlam ifade etmediğinin altını çizen Bütün, şu ifadeleri kullandı;
“İnsanların ödeyecek paraları olmaması nedeniyle alacaklılar da bu durumdan yakınıyor. Kimi alacaklıların alacaklarını illegal yollardan tahsil etmeye çalıştığı yönünde duyumlar almaya başladık. Devletin bir an evvel bu işe müdahale edip, insanların borçlarının bir kısmını ödeme suretiyle bir reforma gitmesi gerektiğini düşünüyorum, bu belki ütopik gelebilir fakat devlet en azından almış olduğu harçlardan vazgeçmelidir. Çünkü, devlet her bir icra takibinden yüzde 2,27 den yüzde 11’e kadar harç alıyor.
BİZİ YÖNETENLER SARAYDA LÜKS İÇİNDE YAŞIYOR, HALK BORÇLU ÖLÜYOR
Ekonomik krizin faturası günden güne artmaktadır. Biz avukatlar bu durumu çok daha yakından görüyoruz, ülkemizin insanı böyle bir yaşamı, borçlu doğmayı, borçlu ölmeyi hak etmiyor. En azından ülkesini seven insan böyle düşünür oysa bizi yönetenler saraylarında lüks içerisinde yaşamaya devam ediyorlar. Öyleyse rahatlıkla söyleyebiliriz ki ülkeyi yönetenler halkımızı düşünmüyor, bu ülkeyi sevmiyor.”
“YIL SONUNA KADAR GÖRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Konuyla ilgili Cumhuriyet’a konuşan ekonomist Oğuz Demir ise tabloyu şöyle özetledi;
“Ekonomide son on yıldır model tamamen hanehalkı borçlanması ve tüketimi üzerine kurulmuş durumdaydı. Ekonomide büyümenin yaşandığı dönemde bu borçlanma o gün için sorun teşkil etmiyordu. Ancak 2018 yılından bu yana seri bir şekilde krizlerle boğuşuyoruz. 2020’de başlayan Covid-19 salgınında da yine borçlandırma temel araç olarak öne çıkmıştı. Salgının etkileri geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla azalsa da zaten toparlanamayan yurttaşları bir de ekonomik kriz ve yüksek enflasyon vurdu. Gelirleri eriyen tüketiciler ve işletmeler de yıllarca borçlanarak sürdürdükleri düzenlerini devam ettirmekte zorlanmaya başladılar. Bütün bunların sonucunda da şu anda artan icra, iflas ve takipteki kredilerle karşı karşıyayız. Yüksek enflasyon ve bu ortamda eriyen satın alma gücü ile buralardaki artışı yıl sonuna kadar görmeye devam edeceğiz.”