Getting your Trinity Audio player ready...
|
AYSEL YENİDOĞANAY
Eylül takvimde bir ay adıdır
beni yaşama muştulayan
eylül bir şarkıdır
kanı deli akanları
aşka davet eden…
Bugün benim doğum günüm.
Eylül sarı bir hüzün olarak girse de hayatımıza, aslında bolluğun, bereketin ayıdır. Başakların hasada durma zamanıdır. Pastırma sıcaklarıyla birlikte kış hazırlığının başlangıcıdır.
Ve Eylül sonbaharın muştucusudur; doğanın renk değişimiyle birlikte tabloya dönüşen güzellikleri açık hava müzesinde görmemizi sağlayandır.
Hoş geldin Eylül, hoş geldin yeni yaşım…
Bugüne kadar seçtiğim yolda hep inanarak yürüdüm ve hiç pişman olmadım. Hayat bana güzelliklerin yanı sıra acılar da verdi. Ben acıları yürek odalarımda iyileştirdim ve hep güzellikleri yeşertmeye çalıştım. Güzellikler çiçek gibiydi, sevgiyle dokundukça çoğaldılar.
En çok kırıldığım yerden acıdı canım; yine de küsmedim, çiçek aşısı yaptım can yarasına. Nasıl inandıysam öyle yaşadım. Kin ve nefret duyguları yeşermedi hiç yüreğimde. Sevgi şifaydı. Sevgi merhametti; sevgi tüm dünyanın ihtiyacı olan bir kavramdı.
Bir tek düzenle uyuşmadı hiç yıldızım; mutlu, aydınlık yarınlar için savaştım. Yenildim mi/yenildik mi? Hayır! Ben/biz, bitti demeden bitmez bu savaş.
“Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek”*
Bugün benim doğum günüm. Dolu dolu geçen bir altmış iki yıl.
Beden yaşlansa da ruh hep genç kalıyor. Beden “dur, bi sakin ol” dese de ruh isyan ediyor. “Ama daha yapacak çok şey var!”
Evet, yapacak o kadar çok şey var ki; kendim için, çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için ve bu güzel ülke için.
Bugüne yaptıklarımı tarihin tozlu sayfalarına uğurladım; şimdi yapamadıklarım çağırıyor beni. Yollara düşme zamanıdır…
Bunun içindir ki ruhumun üşümesine asla izin vermiyorum. Ben yaşımın kadını değil, yüreğimin çocuğuyum. Ve hep öyle kalmak istiyorum.
İyi ki doğmuşum. Ömrüm/ömrünüz çiçek olsun…
* Adnan Yücel