Getting your Trinity Audio player ready...
|
Görüşlerine tümüyle katılmasamda bilgili, derinliği olan, görüşlerini derli toplu ve de güçlü ifade eden adamları severim, beğenirim…
Derinliği olmayan solagansı şeyleri sevmiyorum, öyle adamların bir üfürümlük canları var.
Hulki Cevizoğlu, Erol Mütercimler gibiler benim için kıymetli. Sadece konularına vakıf olmaları bakımdan değil, onları derli toplu güçlü şekilde ifade etmeleri bakımındanda farkları var.
Şimdilerde TV’lerdeki tartışmalara bakıyorum bu cenahta uydur kaydır adamlar.
Siyasette de öyle değil mi? Adamların düşüncesini bilmezsin, hiç bir konuda fikir beyan etmez, bir üretimi yok.
Parası pulu var, ya da başka ilişkiler ; milletvekili olmuş, başkan olmuş…
Neyse işte…
Söz konusu değerli adamlardan biri İmam Hatiplerle ilgili iki laf etti diye, fırsat bu fırsat, hedef tahtasına kondu, afaroz edildi.
Artık Üniversiteden atılır, TV’ler tartışma programlarına çağırmaz, siyaset adamları uzak durur, birlikte fotoğraf vermez…
İmam Hatip deyincede, malum artık bir partinin arkabahçesi , eğitim birliği bakımından problemli bir hal.
Geneliklede yoksul çocukları gitsin diyedir. Bizde arka bahçe olarak gören kodamanlar yollamaz çocuklarını bu okullara. Özel okullar, kolejler, yurtdışı olanakları dururken, başta İngilizce birkaç dil öğrenmek varken kim ne yapsın İmam Hatibi…
Nedense benim aklıma İmam Hatip tartışmaları açılınca , hep Mustafa Korkmaz’ın, Rize Pazar’lı devrimcilerin mücadelesini anlattığı
“Ha Bu Nasıl Dev-Genç’tur Uşağum?” adlı kitabına on söz yazan Alper Taş’ın o yazısı gelir…
…..
İmam-Hatipte okuyor olmam bendeki bu çelişkileri dahada derinleştiriyordu. İmam-Hatip’te bize hep, “Hazreti Ömer’in adaleti’nden bahsederlerdi. Ama ben bu anlatılanları gerçek yaşamda devrimcilerin tarzında gördüm; dayanışma, sevgi, eşitlik, paylaşma, hak, adalet… Bütün güzel değerlerin taşıyıcısı devrimcilerdi. Bizim oraların deyimiyle benim gözümde melaike gibiydi devrimciler. O yüzden kanım devrimcilere ısındı.
12 Eylül, bir karabasan gibi ülkemizin üzerine çöktüğünde ben İmam-Hatip’te okumaya devam ediyordum.. Bütün güzel abiler, ablalar ortalıktan kayboldu, resimleri duvarlara asıldı…
12 Eylül’ün karanlığında bir sabah Pazar’ın dört bir yanında devrimcilerin pankartları asılmıştı her yana. İçim sevinç dolu gurur doluydu o gün. Devrimciler her şeye rağmen buradaydılar. Çocuk yüreğimle ” Allahım sen devrimcileri koru ” dualarını hiç eksik etmedim onlardan…
O gün bu gündür Parpali’lerin yaktığı ateş hiç sönmedi içimde…
ALPER TAŞ
……
Zevkle okudum bu güzel kitabı, İmam Hatiplilere karşı onyargılı değilimde bu yazıdan sonra sempatiyle desem belki abartmış olurum ama, iyiler iyidir işte…
Erol Mütercimler ‘de o iyilerin en başında gelenlerden biridir. Kimsenin saldırısı karalamaları, görüşlerini tane tane anlatan, inci gibi dizen bu adamın değerini düşürmeye yetmez…
….