ÖNCE, bugünden ve dünden uygulama pratiğinde bazı ayrıntılar faklı olsa da iki örnek:
Her iki dönemde de ülke borç batağında…
Ülkeyi yönetenlerin maliyetleri dış borçlarla karşılanan ve kendileri için yaptırdıkları saraylarda “itibardan tasarruf olmaz” mantığı ile zevku sefa içinde yaşadıkları günler…
Önce 2003 yılı Eylül ayı ve değeri 60 trilyon lira olan Giresun Aksu SEKA Kâğıt fabrikası 5 Trilyon liraya AKP iktidarına yakın MİLDA adlı bir şirkete satılıyor. Alıcı şirket fabrikanın makinelerini 11 trilyon liraya sattıktan sonra fabrika arazisini 68 trilyona TOKİ’ye yani Devlete geri satıyor
AKP iktidarı 2002 yılından 2022 Ekim sonu süreci içinde Türkiye’nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini, yeşil alanlar, koylar gibi arazilerini 63 milyar dolar gelir karşılığında da yerli ve yabancı özel şirketlere sattı
Toplam sayısı 273 olan kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri yapıldı.
AKP iktidarının ilk Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın “babalar gibi satarım… Sat sat bitmiyor” diye andığı bu kuruluşlardan 268’inde kamu payı kalmadı.
Sonuçta sanayide hizmet sektöründe, tarım sektöründe üretim bitti.
Türkiye kendine yeten sayılı bir ülke iken neredeyse her şeyini dışardan döviz ödeyerek almaya zorunlu bir ülke durumuna düşürüldü.
İstihdam kaynakları kurudu, işsizlik yoksulluk arttı
Satılanlar dışında bir de sadece ülke insanına değil kolera salgınında ürettiği aşılarla Çin’de salgını önleyen, yani bütün insanlığa hizmet veren Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılması bile tek başına ülkeye ulusa insanlığa yapılmış bir ihanettir.
Adlarından T.C. ibaresi kaldırılan, başta Avrupa’nın en işlek havalimanı olan Yeşilköy Atatürk Havalimanı olmak üzere büyük önderimiz, devletimizin kurucusunun adını taşıyan bütün kurumların adını değiştiren ya da kapatan…
Atatürk ilkeleri üzerine ve çağdaşlaşma adına oluşturulmuş eğitim sistemini, hukuk sistemini ayaklar altına atan…
Geleneğini geçmiş yüzyıllarından alan Atatürk’ün kurup disipline ettiği Türk Silahlı Kuvvetlerini tanınmaz hale getiren…
Dindar ve kindar genç yetiştireceğiz diye ulusu cehalete ve cephelere bölen…
Dini din olmaktan çıkarıp hiçbir dine benzemez hale getiren…
Devlet hazinesini yağmalayıp, yağmalatan ve siyaset tarihinde bir eşi henüz görülmeyen AKP iktidarına mutlaka yaptıklarının bedeli ödettirilmelidir. Bu artık Türk ulusunun bir onur sorunu ve eşsiz önderine olan vefa borcunu ödeme gereğidir.
***
TAKVİM yapraklarını geriye çevirelim:
1876-1909 yılları Osmanlı İmparatorluğunun tahtında Padişah II. Abdülhamid’in oturduğu yıllar…
Osmanlı borç içinde ve Batıdan aldığı borçların faizini bile Galata bankerlerinden aldığı yüksek faizli borçlarla ödüyor.
Galata Bankerlerinin en büyüğü Rum asıllı Yunan vatandaşı olan Yorgo Zarifi ve Padişah ile yakın ilişkileri var.
Sultan II. Abdülhamid tarihin kayıtlarına geçmiş bilgilere göre Osmanlı devletine borç veren Zarifi’ye kendi adına yatırım yapıyor ve gelen faiz gelirinden sağlanan nemadan payını alıyor
Yani devleti yöneten devleti soyarak zengin oluyor.
Yani tıpkı bugün yapıldığı gibi…
Merak edenler olabilir.
Bu bilgiler yakın zamana kadar Google kayıtlarında vardı ama iktidarın yere göğe sığdıramadığı sultanın adını temize çıkarmak için silinmiş olmalı.
Bu bilgiler silinebilir ama padişahın baskı politikasına karşı çıkan yurtseverler yani Namık Kemal’in Rüştü Paşanın zindanlara atılmasını, Mithatpaşa’nın Taif’te boğularak öldürülmesini ve II. Abdülhamid’in “Kızıl Sultan” diye anılmasını kimse unutturamaz
**
Kimdir bu ulu hakan dedikleri?
Ülkeyi yönettiği dönemde Osmanlı İmparatorluğuna Türkiye Cumhuriyeti’nin kapsadığı alanın iki katı toprak kaybının akla gelen ilk sorumlusu olan isim…
Atatürk’ün adını unutturmaya çalışanların, çağdışılığın, kara cehaletin kirli pençesine kapılanların, Atatürk’e karşı alternatifmiş gibi göstermek için sözgelişi başta daha önce Tük silahlı kuvvetlerinin bir sağlık kurumu iken gasp ettikleri İstanbul Haydarpaşa GATA Hastahanesi ve benzeri kurumlara adı verilen kişi…
Akılları sıra ülkemizin kurucusu Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kahramanı İnönü’ye leke çalmak için “iki ayyaş” diyenlerin ülkemizde ilk kez rakı bira fabrikaları kurdurduğunu görmezden, bilmezden geldikleri kişi…
*
BUGÜN artık içimizdeki hainlere, soygunculara, sahtekarlara, din istismarcılarına karşı ikinci bir Kurtuluş Savaşı verilmesi ve bütün hainlerin ilkinde olduğu gibi süpürülüp atılması şart olmuştur ve bu savaş Atatürk’ün önderliğinde mutlaka kazanılacaktır.
Küba’nın efsanevi önderi Fidel Castro’nun Atatürk için ne diyordu?
“Dünyada öldükten sonra da ülkesini yönetmeye devam eden tek lider”
“Dünya tarihini araştıracak olursak sözü ile işi onun kadar uyan hiçbir devlet adamı bulamayız…Atatürk’ün reformları ve sözleri göklerde bayrak gibi dalgalanıyor. Bu bayrak dünyaya barışı getirecektir. Ve bizler, bu büyük insanın düşüncelerini bile takip edebilecek güçte değiliz.
Alman tarihçi Prof. Herbert Melzig’in bu sözleri Atatürk’ün ilkeleriyle ve kişiliğiyle evrenselliğinin vurgusudur. Bu nedenle seveni de düşmanı da bunu iyi bellesin ve onu başkalarıyla mukayese etmek budalalığını göstermesin.
**
Son söz; Türk ulusunun varlığı için ikinci Kurtuluş Savaşı da mutlaka kazanılacaktır.
Yeter ki zafere susayanlar Atatürk’ün gösterdiği yoldan sapmasınlar.