Advert
Yalman ÖZGÜNER
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Şu Bizim Tıp Dünyamız…

Şu Bizim Tıp Dünyamız…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ÜLKEMİZDE emeklilere, asgari ücretlilere verilen değerin getirildiği şu hale bakın…

Akla, “Acaba dünyada bize benzer başka ülke var mıdır” sorusunu getiren bir rezaletin son perdesindeyiz.

Yıllarca bu ülkeye onuru ile, iyi niyeti ile, namusu ile hizmet etmiş emekli bir yurttaşı düşünün;

O yurttaşın sözgelişi tedaviyi gerektiren bir sağlık sorunu var ve ancak yaşadığı yörede tedavisi çok zor ya da yeterli uzman hekim yok.

Derdine derman bulması için büyük bir kente gitmesi ve orada eğer bir yakını yoksa barınacak bir yer bulması gerekiyor.

Ama bulmak ne mümkün?

Aslında kentlerde çeşitli meslek gruplarından emekli olanlar için misafirhaneler var ama onlar sessiz sedasız belki de yok pandemidir, yok şudur, budur gerekçesi ile ya da yükselen enflasyon yüzünden önceden saptanan günlük oda ücretleri rantabilitesini kaybettiği için midir, nedense kapalı.

Öğretmen evleri var onlar da enflasyonla kanka olmuş fiyatlar uçup gidiyor ve bir emekli maaşının yetişmesi mümkün değil.

Oteller var da;

Bir emeklinin emekli maaşı ile en düşük konfor düzeyindeki bir otelin bile bir-iki günlük ücretini ödemesi artık hayal…

Oysa misafirhaneler, konuk evleri pek çok başka ülkede olduğu gibi sosyal devlet anlayışı uyarınca çalışanlar ve emekliler için bir hizmet aracı olarak varlıklarını kamu güvencesi altında sürdürmeliydiler.

En azından başta İstanbul Ankara gibi büyük kentlerdekiler …

Emekli o daracık belki de borç harçla toparladığı birikimi ile, iaşe, ibate harcamalarını mı ödesin yoksa gereken ilaç ve zorunlu sağlık gereçlerini mi temin etsin?

Bu nasıl ülke yönetimi?

Bu nasıl devlet adamlığı anlayışı?

Bu nasıl insana, insanlığa saygı, bu nasıl bir sorumsuzluk?

Ülkeyi yönetenler kendilerine dokunan her şeye para buluyor, saraylarda yaşıyor, dizi dizi makam arabaları ile keyif çatıyorlar, çifter çifter maaş alıyorlar da emeklilerin, dar gelirli vatandaşların zor durumda kaldıklarında sığınabilecekleri konuk evlerinde gerekli bakımı yapmaya mecalleri mi yok acaba(!)

O konuk evlerinin tek amaç ve görevi çalışanların, yıllarca çalışarak ülkeye olan borcunu ödemiş emeklilerin özellikle de öğretmenlerin ihtiyaç duydukları anlarında yanlarında olmaktır ve onlar birer kamusal yapı olarak devletin, büyük patronların sorumluluk alanıdır.

Zaten sosyal sorumluluk görevi taşıyan sendikalar, sivil toplum örgütleri derin uykuda.

Ya siz sözde devlet yöneticileri, hiçbir şey yapmasanız bile hangi bahane ile kapatılmış olursa olsun hiç olmazsa sponsorluk yaparak ya da sponsorlar bularak misafirhanelerin işlevlerini yerine getirmelerine olanak sağlamalısınız ve o kurumları kapatarak sorumluluktan kaçamazsınız.

Siz devletin maliye düzenini yönetenler;

Aralarında pek çoğu uyduruk fetvalarla din ticareti yaparak servet edinmeye başlayan, ülkenin hiçbir ekonomik sosyal kalkınmasına yararı olmayan yeni yaratılan ayrıcalıklı zadegan sınıf olan imamlara verdiğiniz 41.500 TL’yi hiç olmazsa eşit olarak emeklilerle, asgari ücretlilerle paylaştırın.

Bu vesile ile şunu da eklemek isterim ki, böylece tarikatçılar, cemaatçiler yüzünden saygınlığı artık giderek azalmaya başlayan din adamlarının sosyal itibarlarının daha fazla erimesini de önler bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz.

Eşsiz önderimiz Atatürk, “Milletvekili maaşı öğretmen maaşlarını geçmesin” demişti.

Bırakın milletvekillerini, imamların maaşı emeklilerin ve hatta öğretmenlerin maaşlarını bile nerdeyse katlayıp geçti.

Oysa siyasetçinin, devletin görevi bütün yurttaşların mutluluğuna aynı şekilde hizmet etmektir, imtiyazlı sınıflar yaratmak değil.

Tersine bugün emeklilerin, asgari ücretlilerin getirildiği durum yıllardır sürüp giden soygun düzeninin yarattığı kanayan bir sosyal yaradır

Zaten sosyal sorumluluk görevi taşıyan sendikalar, sivil toplum örgütleri de derin uykuda…

Sayıları üç milyonu aşkın ve yedikleri önlerinde yemedikleri artlarında, ekmek elden su gölden yaşayan asalak Suriyeliye karşılıksız olarak her türlü ekonomik ve sosyal desteği verip de kendi insanını sürünmeye mahkûm eden yine siz;

Sözde devlet adamları, acaba içinizde arada sırada ulusa karşı bir mahcubiyet duygusu uyandığı oluyor mu?

Şu Bizim Tıp Dünyamız…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin