HER GÜN aynı içi kof beyinden türeyen, esinlenilen bir başka terane…
Her gün bir başka masal, her gün bir ötekini yalanlayan gerçeklerle akli, mantıki ve ahlaki değerlerle ilgisi olmayan, havada uçuşan açıklamalar…
Apış arasında sıkışıp kalmış beyinlerden çıkan fetvalar….
Adını anmadan; Siyasi parti patronu malum kişinin siyaset ve din ticaretine atıldığı ilk günlerde ulus olarak her şeyimizi borçlu olduğumuz eşsiz önderimiz Atatürk’ü “yolumuzun üstündeki ölü inek” diye anması…
“Mustafa Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunlarla Türkiye dinsiz laik bir devlet olmuştur, en kısa zamanda Türkiye’yi din ve şeriat devleti yapacağıma yemin kasem ederim” diyerek ettiği yemine uyarak laik cumhuriyetin temellerini çatlatması …
“Demokrasi tramvaya benzer, gittiği yere kadar gider, sonra kendi yoluna devam edersin” diyerek demokrasi yönetimini demokrasi olmaktan çıkarması…
Laikliğin din düşmanlığı olmadığını bilemeyen ya da çıkarları için bilmezden gelen ve adına “ayak takımı yönetimi” anlamına gelen “Oklokrasi” rejimi mi dersiniz…
Ya da ülke yönetiminin bir çete veya bir zümre tarafından ele geçirilmesi ile oluşan sisteme verilen adla “Mobokrasi” diye anılmasından artık hangisini uygun bulursunuz…
İşte öyle bir devlet idaresi …
Bugün ülke ekonomisini yöneten aynı zamanda İngiliz vatandaşı olan, ekonomide yaşanan darboğazın başlıca nedenlerinden birinin emekliler olduğunu söyleyen, yakın bir geçmişte “Arap aslımıza dönmeliyiz” diyen zatın devlet adamı!!! olarak etkinliği …
İnsanlık düşmanı emperyalist-siyonist çeteleşmenin bir kurgusu olan Suriyeli asalakların istilası, sosyo/kültürel ve sosyo/ekonomik değerlerimizin çöl bedevilerine yağmalatılması…
Bunların her biri çeyrek yüzyıla yaklaşan AKP iktidarının alameti farikası…
Başta ABD olmak üzere emperyalizmin de desteğiyle ülkemizi Atatürk ilkelerine yabancılaştırıp çökertmenin hamleleri.
Bu veriler ülkemizin sosyal kültürel ve ekonomik değerlerinin erozyona uğratılmasının “NEDEN”ini, “NASIL”ını açık seçik gösteriyor
****
EŞİNE ancak soygun düzenin sürdüğü , büyük kitlelerin dini duygularının istismar edilerek kendilerine biat etmeleri için cehaletin yoğun olarak yaşandığı diktatoryal rejimlerde rastlanan bu iktidardan kurtulmadan ülkemizin huzura, sağlıklı bir istikrar ortamına kavuşması, ulusun, insanlarımızın rahat bir nefes alması mümkün değil.
Bu hastalık yuvası bataklık ortamından kurtulmak bu günlerin koşullarında çok zor ama büsbütün de olanaksız değil.
****
EŞSİZ önderimiz Atatürk’ün demeçlerini, konuşmalarını hatırlayın;
Her konuşmasının özünde önce ulusa birlik çağrısı yaptığını, sonra da aklın, bilimin, çağdaş uygarlık yolunun rotasını çizerek bunu sadece Türk toplumuna değil bütün insanlığa öğrettiğini görürsünüz.
***
TANRININ insanlara en büyük en değerli armağanı akıldır.
Atatürk ulusunun, insanlığın daha güzel bir dünyada yaşaması için yaydığı aydınlığı üstün dehasıyla, aklıyla, ulus, vatan, insanlık sevgisini birleştirerek inşa etti
Belki de dünyada hiçbir önder aklını ve sevgisini birlikte kullanmakta Atatürk kadar başarılı olamamıştır
İşte bunun için Atatürk eşsizdir.
Atatürk’ün rehberliğini yaptığı rotada yol almanın ön koşulu CHP’nin yeniden Atatürk’ün CHP’sine dönmesidir ki böylece herkese Atatürk’ün neredeyse unutulmaya yüz tutan Kemalizm reçetesini hatırlatma sorumluluğunu üstlenebilsin.
Bunun tamamlayıcı koşulu çağdaş uygarlığa saygılı bütün siyasi partilerin siyasi farklılıklarını dondurarak, kendi içlerindeki koltuk kavgalarını hiç değilse bir süreliğine unutarak ulusun birliği beraberliği için el ele vermeleri gereğidir.
****
BİZZAT siyasi yapılaşmanın dışında kalan insanlarımıza da en az bunlar kadar önemli sorumluluk düşüyor.
Onlara söylenecek birkaç sözüm var
Hatırlayanlar vardır hani 1970’li yıllarda tam bir sanatçı duyarlılığı ile bezenmiş ve o günlerin önemli sanatçılarından Şenay tarafından seslendirilen “insanlar el ele tutuşsa birlik olsa” diyen dillerden düşmeyen bir melodi vardı…
Onu hatırlayıp insani duygulardan kopuk “dindar ve kindar genç yetiştirme” yaftalı ulusa ihanet projesini, siyasetçilerin üç beş oy için yurdun insanlarını birbirine düşman etme tuzağını bozarak ulus, vatan sevgisi ile birbirinize sarılın ve yine o şarkıyı, öylesi sevgi şarkıları söyleyin
Her şeyimizi borçlu olduğumuz eşsiz önder Atatürk’ün şu öğütlerini de özellikle bu günleri düşünerek hiç unutmadan kulağınıza küpe edinin
“Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır”
“Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi mümkün olmayan zararlar verebilir”
“Vatandaşlar Vatanınızda herhangi bir kişiyi, istediğinizi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evlâdınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, millî varlığınızı bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir kişiye, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun tersine hareket kadar büyük hata olamaz.”