Yalman ÖZGÜNER
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Aydınlığa giden tek yol: Eğitim sistemini değiştirmek…

Aydınlığa giden tek yol: Eğitim sistemini değiştirmek…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

GÖREBİLEN, aklı başında olan herkes görebilir ki ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemini yaşıyor.

Bu da kaçınılmaz bir şekilde toplumun mutluluğunun gerilemesine neden oluyor.

Falih Rıfkı Atay’ın “En mesut Türkler Atatürk ölmeden ölen Türklerdir” şeklinde bir saptaması var.

Ya Atatürk sonrası…

Yıllar ilerledikçe mutlu kitlelerin her geçen gün biraz daha azalmasına karşılık, her türlü aritmetiksel, bilimsel, sosyolojik, psikolojik, polisiye veriler gösteriyor ki mutsuz insanlarımızın sayısı giderek artıyor.

19 Mart 2021’de yayınlanan Dünya Mutluluk Endeksi Raporu’na göre ülkemiz “Dünyanın En Mutlu Ülkeleri” listesinde 11 basamak gerileyerek 149 ülke arasında 104.cü sıraya düştü.

Çeşitli nedenlerle intihar edenlerin sayısı sadece 2002 ile 2018 yılları arasında 50.378 kişi…

2025 yılını yaşarken ülkemizin bu gidişatın daha da kötüleşmediğini kim garanti edebilir?

Mutsuzluğun ana nedeni cehalettir.

Cehalete karşı yapılan savaşın en zor savaş olduğunu söyleyen eşsiz önderimiz Atatürk “Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor …” der.

O halde Cehalete karşı savaşı nasıl yapacağız?

Elbette eğitim yolu ile, ama nasıl bir eğitim ile?

Yine Atatürk “Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir” der

Bugün saçları görülmesin diye kafaları sımsıkı örtülü yüksek eğitim almış sözgelişi kadın hukukçular, hekimler var hatta saçlarını önce bone denen takkeye bezer bir örtü ile gizleyip onun da üstüne önce eşarp ve daha sonra resmi şapka takan, kıyafetleri yaptıkları görevin ciddiyeti ile hiç bağdaşmayan kadın polisler, subaylar var.

İşte Atatürk’ün “Okumuş cahiller” diye kastettiği kesim böyleleri…

Oysa kadın olsun erkek olsun düşünebilen, sorgulayan her beyin “Tanrı yarattığı şeyin görünmesini neden yasaklamış olsun ve neden kendi kendisiyle çelişkiye düşsün” diye sormak gereğini duyar.

Yani, meselenin özü cehaletle mücadelenin başarısı aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeye odaklı bir eğitim sisteminin gerekliliği ile ilintili olması…
*
BUGÜN ülkemiz “dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz” safsatası ile dağ tepe İmam Hatip Okullarıyla, başı boş bırakılmış tarikat okulları ile çağ dışı medreseleri ile, hurafecilikle köleleştirilmiş akıl ve karartılmış vicdanlarla çağdaş eğitim anlayışından neredeyse yüzyıllarca geride.

Hepsinin amacı kendi çağdışı düşüncelerine uyarlamak için beyinleri yıkayarak cehalet ortamını derinleştirmek…

Böyle ortamlarda yetiştirilen genç nesiller “ülkem için, ulusum için, insanlık için ne yapabilirim” düşüncesini akıllarının ucundan bile geçirmeksizin cennette huri masalları ile din adamlarının provoke ettiği apış arası hayalleriyle ve hiçbir semavi ve pagan dinde yeri olmayan din adına yapılan soygunları, aldatmacaları göremeden sezinleyemeden yaşayıp zaman tüketiyorlar.

“Eğitimde ezberciliğin yapıcı ve yaratıcı yeni nesiller yetişmesini engellediğini, toplumun gereksinmelerini karşılamaktan uzak ve ulusun gerilemesinde en büyük etken olduğunu” söyleyen Atatürk işte bunun için “öğretmenler millet sizden aklı hür vicdanı hür irfanı hür nesiller bekler” demişti.

Her sosyal içerikli yaranın ilacı aklı hür vicdanı hür irfanı hür nesiller yetiştirmek…
**
ÇAĞDAŞ eğitim sisteminde Sokratik Eğitim Sistemi diye anılan ve ezbercilik yoluyla içleri kuru bilgilerle doldurulan beyinler değil, düşünce geliştiren sorgulayan üretken beyinler yetiştirmek amacıyla uygulanan eğitim.

Eğitim sisteminin gerçek amacı beyinleri ezberletilmiş bilgi deposu değil, düşünerek, sorgulayarak bilgiye ulaşma merkezi haline getirmek olmalıdır.

Cehaleti aşmanın en etkin yollarından biri budur.

MÖ 469- 399, yıllarında yaşayan Sokrates etrafında toplanan öğrenmeye hevesli gençlere hiçbir bilgi vermeden ve yanıtı yeni bir bilginin ipucunu veren peş peşe sorularla gencin düşüne, düşüne, sorgulaya, sorgulaya öğrenmesini sağlayan bir eğitim sistemi uygulardı.

Böylece “Sokratik Eğitim” diye anılan ve düşüne düşüne sorgulaya sorgulaya işlevini sürdüren bir eğitim sistemi doğmuş oldu.

Yüzyıllar sonra 1632 -1704 yıllarında yaşayan ve “Aydınlanma Çağı”nın en etkili düşünürlerinden olan John Locke da “İnsanlar zihinleri boş bir levha -Tabula Rasa-olarak doğarlar, araştırarak ve duyumlarıyla elde ettikleri bilgilerle boş levhayı doldururlar” derken aşağı yukarı Sokrates’in düşüncesine benzer şeyler söylüyordu.

Atatürk “Ben bir şey yapmaya karar verdiğimde nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür. Sonra milletime gider milletim de işin gerekliliğine inandığında kararımı uygulamak için kendimi görevlendiririm” der

İşte düşünerek, sorgulayarak bilgiye ulaşmak budur
*
SOKRATİK eğitimin yararı sadece toplum aydınlanması değildir.

Böyle bir eğitim o eğitimle yetişmiş kişinin kendisini tanıması, dolayısıyla meziyetlerini geliştirmesi eksik yönlerini tamamlayıp görüş açısını geliştirmesidir.

Bir başka yararı da kendini tanıyan kişi dolayısıyla başkalarını da tanır ve gerek sosyal yaşamında gerek aile ortamında mutlu bir hayat yaşar.

Son söz olarak şuna değinmek isterim

Sokratik eğitim uygulama yöntemlerini nasıl kurabilir nasıl uygulamaya başlayabiliriz?

Eğitim elemanlarını kurslara tabi tutarak ve yanısıra gerektiğinde içinde pedagogların da yer alacağı Ulusal Eğitim Şuraları oluşturarak, aile ve okul danışmanlarını bu konuda eğiterek, yetiştirerek…

Bunlar gerçekleştiği zaman, yani genç beyinler zamanla unutulmaya mahkûm olan ezberlenmiş bilgiler deposu olarak değil, düşünerek, sorgulayarak bilgiye ulaşan ve bunları zihnine kazıyan bir bilgi üretim merkezi olarak telakki edildiğinde, Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerleyerek büyük bir devrimi gerçekleştirip aydınlık ve mutlu bir Türkiye yaratmış olacağız.

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın

 

Aydınlığa giden tek yol: Eğitim sistemini değiştirmek…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin