BELLİ Kİ “O” bir düzenbaz ya da dolandırıcılık çetesinin mensubu…
Her gün bıkmadan, usanmadan birkaç kez “0850 443 14 63” numaralı bir hattan nasıl bulduysa adıma kayıtlı telefonumu arıyor.
Her kimse, o aradığında telefonu hemen kapatıyorum.
Belli ki, gaflete düşüp “kim arıyor” diye bakmamı ve böylece kimlik bilgilerime ulaşıp, tuzağını kurmayı amaçlıyor.
Yine aynı amaçla kullanılan başka telefon numaraları da var.
****
BEN yolun sonuna gelmiş yaşlı bir emekliyim ve ne bankada bir birikimim ve ne de tapuda kayıtlı bir mülküm, arazim yok.
Zaten olsa da böyle sahtekarlıklara kapılmayacak kadar da kalsa da aklım ve yaşam birikimim var.
Üzüntüm şu;
Ulusumuz içinde yaşadığımız şu son çeyrek yüzyıllık süreçte hukuktan, eğitime, bilime, kültüre, sanata, düşünce özgürlüğüne varana değin tüm çağdaşlık değerlerine yabancılaştırıldı.
İnsanlarımız yolsuzlukların kurbanı olarak yoksulluk cenderesi altında ezilerek ve ayrıca can ve mal güvenliğinden yoksun olarak yaşamaya mahkûm edilmiş durumda…
Ülkemizde işte bu ahval ve şerait yaşanırken…
Sahtekarlıklarla, sahte belgelerle, sahte diplomalılarla mücadele ve çeşit çeşit yolsuzluk kurgusu icatların hedefi olduğu bir ortamda hayata direnen insanlarımız …
Kim bilir kaç kişi bu tür tuzaklara düştü acaba?
Dilerim hiç kimse bu tür sahtekarlıklarla kandırılmamış olsun…
***
İŞİN en dramatik yönü, zaman zaman böylesi sapkınlıklarla savaşması gereken sorumluluk sahibi yetkililerden kimilerinin tam tersine suçluların gizli ortağı ve besleyicileri, koruyucuları olarak açığa çıkıp devletin itibarını, güvenirliğine leke düşürmeleri…
Sahtekârlar sözgelişi bazı büyük bankaların promosyon verdiği yalanlarını içeren reklamlar düzenliyor ve insanları bu yolla soyuyorlarsa meydanı boş buldukları içindir
Oysa Dünyanın uygarlıktan az çok olsa da nasibini almış her ülkesinde sahtekârlar mutlaka yakalanıp yargılanırlar
Ülkeyi yöneten devlet adamlarının gücü, birikimleri buna yetmiyor olabilir mi?
Güvenlik güçleri dolandırıcıların yuvalandıkları yerlere, kullandıkları telefon bağlantılarının izlerine neden ulaşamazlar?
Ne oldu hani o yapay zekâ mucizesine?
Devlet Baba çaresiz kalıp beceremiyorsa;
O zaman yapılması gereken tek şey, tüm ulusun, namuslu bireylerinin topluca direnmeleri…
Siyasi partilere bakıyoruz, umut var da…
Ama şimdilik o uzak tepelerin ardında.
Gene de gelecekle ilgili umutlu beklentilerimiz olsa da bugünlere kadar yaşadığımız acı deneyimlerimizden ötürü içimiz buruk.
Oysa bizim çok büyük bir beklentimiz var;
Atatürk Türkiye’sini, yeniden yaşatmak, orada yaşamak…
Uykularından uyanamamış, yaşadığı acıların nedenini, kaynağını bile anlayamayacak kadar acınacak durumdaki cahil insanlarımızı artık derin uykularından uyandırmanın mücadelesini vermek…
Bu aynı zamanda, ulus bilincinin ve ulusal birliğin gelişmesinin de güdüleyicisi olacaktır
Şunu da hiç unutmayalım;
Eşsiz önderimiz Atatürk’ün mesajlarını…
Her konuşmasında, her demecinde doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ulusa “BİRLİK OLUN” çağrısı yaptığını ve gerek silahlı mücadele alanında, gerek çağdaşlaşma savaşında ulusu ayni amaç birliği ile bütünleştirerek, birleştirerek bütün dünyayı hayretlere düşüren zaferler kazandığını…