Güne savaşla açıyoruz gözümüzü,
Rüyalarımızda da yaşıyoruz savaşın vahşetini.
Ateşin altında can derdine düşen masum insanların…
Çocukların, kadınların yaşadıklarını izlemek bile,
Acıdan da öte yürek yakıcı.
Hastaneye bile bomba atabilecek kadar insanlığını yitirmiş,
Canavar ruhlu yaratıkların yarattığı bu vahşeti ruhunda hissedebilenler,
Ben insanım diyebilenler durdurabilecekler.
*
Üzüntü, kızgınlık ve öfkeyle izlerken,
Aynı coğrafyada bulunduğumuz bu ülkelerin hallerini düşündüm.
Ortadoğu’da İsrail’in dışında kalan 14 ülke,
Bahreyn, BAE, Filistin, Katar, Kuveyt, Irak, İran,
Lübnan, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Umman, Ürdün, Yemen.
Hepsi Arap ve Müslüman,
Petrol fışkırıyor hepsinin topraklarından.
Bu zenginlik dolu toprağın üstünde yaşayan insanlarsa,
Cehaletin ve yoksulluğun karanlığında yaşıyorlar,
Mezhep ve etnik kimlikleri ile ayrışıyorlar ve birbirlerini öldürüyorlar.
6 ülkenin adında Cumhuriyet yazıyor ama bu ülkelerin hepsinde otoriter yönetimler,
Yönetenler krallar, sultanlar, emirler, aileler…
Dünyanın en zenginleri listesindeler,
Neredeyse tamamı ya İngiltere’de ya ABD’de eğitim görmüşler.
Bu ülkeler birbirleriyle hiç geçinemezler ve hep bir savaşın içindedirler.
*
Soralım ve düşünelim;
- Ortadoğu’da neden barış yaşanmaz?
- Bu ülkeler neden çağdaş dünyanın bir parçası olamazlar?
- Petrol zengini bu ülkelerin halkları neden cehaleti ve yoksulluğu yaşarlar?
Soruları çok ama burada bırakalım ve Ortadoğu gerçeğini,
İlk olarak 24 yaşında bu coğrafyada görev yapan,
Sonrasında Trablusgarp’ta İtalyanlara ve Filistin cephesinde İngilizlere karşı savaşan Atatürk’ün söyleminde görelim.
“…Arapların, Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip, bu sözde ‘istiklâl’ kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa Emperyalizmine esir kıldıkları, çok şayan-ı teessüftür. Atatürk, Filistin’in, Arabistan’da vuku bulacak harekâtın merkezini teşkil ettiği takdirde, bura Araplarına yapılacak herhangi bir fenalığa, Türklerin de tahammül edemeyeceğini söylemektedir:
…Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu, kimse bizim kadar bilemez; biz, vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık, fakat şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için, İslâmiyet’in ‘Mukaddes Yerleri’nin, Museviler’in ve Hıristiyanlar’ın nüfuzu altına girmesine mâni olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa Emperyalizmi’nin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz’…”
(“Filistin’e el sürülemez. Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor.” Bombay Chronicle gazetesi, 27.09.1937)
Bugün Filistin’de yaşananlara ve yaşanan vahşet karşısında,
Ortadoğu’daki diğer ülkelerin duruşlarına bakınca,
100 yıl sonra da bu coğrafyada hiçbir şeyin değişmediğini,
Manda ve himayeyi çare gören yönetimleri,
Emperyalistlerin egemenliğini,
Bu kadim coğrafyanın insanlarının da,
Yokluğu, yoksulluğu, savaşı ve ölümü yaşadığını görüyoruz.
*
100 yıl önce benzer koşullarda yaşamış olsak da,
Biz farklıyız bu ülkelerin hepsinden.
Türkiye’yi Ortadoğu ülkelerinden farklı kılan;
- 100’üncü yılını kutladığımız Cumhuriyet’tir,
- Türkiye Cumhuriyeti’nin, Demokratik Laik, Sosyal, Hukuk Devleti niteliğidir.
*
Şimdi gelelim kendimizi sorgulamaya;
- Cumhuriyetin ne demek olduğunu biliyor muyuz?
- Cumhuriyetin bizler için anlamını ve değerini biliyor muyuz?
- Cumhuriyetin kazanımlarının ayırdında mıyız?
Türkiye’yi bir İslam devleti yapmayı amaçlayan iktidarı,
Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi olarak tanımlayanları,
Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi yapmanın çabası içinde olanları gördükçe,
Yanıtım kocaman bir HAYIR’dır.
*
24 yıl önce bugün Demokratik Laik Cumhuriyet düşmanlarınca katledilen Ahmet Taner Kışlalı Cumhuriyetin ne demek olduğunu anlatmıştı bizlere;
“Cumhuriyetçilik, katılımcı, sivil toplumcu bir demokrasi demektir.”
Ve cumhuriyetçiyim, demokratım, aydınım diyenlere seslenmişti;
“İnananlar-inanmayanlar diye toplumu bölecekler, susacaksınız,
Atatürk’ü ve laikliği yıkmak için en adi yalanlardan bile medet umacaklar, susacaksınız,
Devleti adım adım işgal edecekler, devlet eliyle, demokrasiye düşman kuşaklar yetiştirecekler, seyirci kalacaksınız,
Bunun adı da demokratik olacak!
Cehaletin ya da ihanetin adı ne zamandır demokratik oldu ki?”
*
Cumhuriyet;
- Demokrasi’dir, hukukun üstünlüğüdür,
- İnsan hak ve özgürlükleridir,
- İnsanın aydınlanması, ülkenin kalkınmasıdır,
- Kadınıyla erkeğiyle insan ve yurttaş olmaktır
- Çağdaş yaşam biçimidir,
- Yurtta Barış Dünyada Barış demektir,
Yaşamak istiyorsak Cumhuriyetle,
Cumhuriyetinizin 100’üncü yılını bir günlük sıradan törenlerle geçiştirmeye çalışan iktidarın karşısında,
Halk olarak sahip çıkalım Cumhuriyetimize,
Bugünden asalım evlerinize, iş yerlerinize bayraklarınızı,
Coşkuyla kutlayalım Cumhuriyetimizin 100. Yılını.
*
100’üncü yılında,
Ya Demokratik Laik Cumhuriyet’e sahip çıkacağız,
Ya da bir Ortadoğu ülkesi olacağız.
*
Cumhuriyet Devrimi şehidi Ahmet Taner Kışlalı’yı saygıyla ve özlemle selamlıyorum.