Memlekette ve çevremizde değişen bir şey yok.
7/24 yaşadığımız sorunlardan, dertlerden ve yasaklardan biraz olsun uzaklaşmak,
Hiç olmazsa sporcularımızın başarıları ile heyecanlanmak,
Özlediğimiz sevinci ve mutluluğu yaşayabilmek umuduyla döndük olimpiyatlara.
Ama RTE-AKP’nin yaşamın her alanında yarattığı çöküntüyü,
Spor dünyamızda da yarattığı gerçeğini göz ardı etmişiz.
*
Türkiye ilk defa 1936 yılında 2 kadın 57 erkek, toplam 59 sporcuyla katıldığı Olimpiyatta güreşte Yaşar Erkan altın, Ahmet Kireççi bronz madalya aldı. Halet Çembel ve Suat Fetgeri Aşeni eskrimde olimpiyata katılan ilk kadın sporcularımız oldular.
1948 olimpiyatları ise 6 altın, 4 gümüş, 2 bronz madalya ile en çok madalya kazandığımız olimpiyat olmuştur.
66 yıl sonra ise 18 dalda, 54 kadın ve 48 erkek toplam 102 sporcuyla katıldığımız Olimpiyatta
3’ü gümüş ve 5’i bronz toplam 8 madalya almanın hayal kırıklığını yaşadık.
Olimpiyatlardaki bu halimiz, pür melalimiz iki gündür çokça yazıldı, konuşuldu,
Daha da çok konuşulacak…
Ama birinci derecede sorumlu olan ne bir federasyon başkanından ne spora bakandan ne de RTE’den çıt yok.
Biz olimpiyatta bizleri heyecanlandıran ve umutlandıran sporcularımıza teşekkür edelim,
Ve bu sonucun nedenlerine yönelelim,
*
- Atıcılıkta Şevval İlayda Tarhan ve Yusuf Dikeç‘in gümüşmadalyası,
Yusuf Dikeç’in atış duruşunun dünyada başarının simgesi haline gelmesi,
Dikeç’in madalyayı “elinden silahını alanlara” ithaf etmesi,
- Boksta Hatice Akbaş’ın, Buse Naz Çakıroğlu’nun gümüşmadalyaları,
Buse Naz’ın bu noktaya gelinceye kadar, yokluklara karşı babasıyla verdiği mücadele,
- Yine boksta Esra Yıldız Kahraman’nın Bronzmadalyası,
- Okçulukta takım olarak ilk defa kürsüye çıkan Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer, Abdullah Yıldırım’ın Bronzmadalyası,
- Güreşte Buse Tosun Çavuşoğlu’nun Bronzmadalyası,
- Güreşte Taha Akgül’ün Bronzmadalyası,
- Tekvandoda Nafia Kuş’un Bronzmadalyası,
Bizleri heyecanlandırdı ve sevindirdi.
*
- Kadın Voleybol Takımımız’ın kadrosunda son anda yaşanan değişikliğe, gelen oyuncunun Melisa Vargas ile ilgili takım ruhunu zedeleyen sözlerine, 4 oyuncumuzun sakat olarak oynamasına rağmen kazanılan 4’üncülük,
- 16 yaşındaki Kuzey Tunçelli’nin yüzmede (1500m) finallere kalması ve dünya gençler rekorunu kırarak 5’inci olması,
- Atletizmde Ersu Şaşma’nın sırıkla yüksek atlamada 5’inciliği,
- Halterde Muhamed Furkan Özbek 4’üncülüğü, Jimnastikte Adem Asil ile Ferhat Arıcan’ın, tekvandoda Merve Dinçel Kavurat’un 5’inciliği,
- Atletizmde Buse Savaşkan ve Berke Akçam’ın, modern pentatlonda İlke Özyüksel Mihrioğlu’nun, boksta Buse Naz Sürmeneli’nin mücadeleleri…
Gelecek adına umut oldu.
*
Bu tabloda;
- Başarılı sporcularımızın çoğunluğunun kadın sporcularımız olması,
- Atletizm, yüzme, okçuluk ve jimnastik gibi teknik branşlarda genç sporcularımızın başarıları,
- Bugüne kadar 41 altın madalyanın çoğunu kazandığımız güreşte (29) ve halterde (8) varlık gösterememiş olunması,
- Olimpiyata giden 101 sporcudan 27’sinin Fenerbahçe Spor Kulübünün sporcuları olması,
Önemli ve dikkat çekici sonuçlardır.
Paris Olimpiyatlarında başarının adı, kadınlardır, gençlerdir.
*
Sporda başarı, bilimsel temelde yapıldığı sürece elde edilecek bir sonuçtur.
- Erken yaşlarda yapılarına ve ilgi alanlarına göre yönlendirmeden,
- Spor alanındaki bilimsel gelişmelere ve çağın teknolojilerine göre eğitmeden,
- Bilimsel temel eğitim ve öğretimle bilinçlenmelerini ve yetişmelerini sağlamadan,
- Gerekli tesisleri yapmadan,
- Eğitmenleri yetiştirmeden, dünyadaki gelişmeleri takip etmelerini sağlamadan,
- Spor kulüplerini bu yönde teşvik etmeden ve desteklemeden,
- Özet olarak, Devlet olarak uzun vadeli bir spor politikası yapmadan, sporcu ve tesis olarak alt yapısını oluşturmadan,
Başarılı olmayı beklemek, saf bir hayalden öte değildir.
Başka ülkelerden gelen sporcularla elde edilen başarılar geçicidir ve dönemseldir. Halterde olduğu gibi.
Görevi, böylesi uluslararası organizasyonlarda başarılı olmaları için sporcularımızı her açıdan desteklemek olan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın son on üç yılda hangi dernek ve vakıflara 3 milyar liranın üstünde para aktardığı, Olimpiyatlara giden sporcularımıza destek verip vermediği ise yanıtı bilinmeyen bir sorudur.
*
Bu tabloyu yaratan nedenlerin temelinde;
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” anlayışı ile,
“Kindar ve dindar nesiller” yetiştirmeyi amaçlayan anlayış arasındaki fark vardır.
Özgürlük ve bağımsızlık yolunda attığı ilk adımı gençliğin karakteri ile özdeşleştirerek,
Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlayan liderle,
19 Mayıs’ı bayram olarak kutlamayan, törenleri kaldıran, hatta bayram olarak bile kabul etmeyenler arasındaki fark vardır.
*
Bu koşullara rağmen Olimpiyatlarda ülkemizi temsil eden ve ter döken tüm sporcularımızı,
Sporcularımızı yetiştiren ailelerini, eğitmenlerini ve kulüplerini kutluyorum.
Gençlik gelecektir,
Gençliğimize sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmak demektir.