İnsanlar düşünceleriyle, yaptıklarıyla ve bıraktıkları eserlerle anılırlar.
Mustafa Kemal Atatürk 57 yıllık kısa yaşamına sığdırdıklarını yapabilmek için;
“Çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.” diyerek başarısının sırrını söylüyor.
Yaşamına sığdırdığı okuduğu kitap sayısı (bilinen) 3997’dir.
Dergi, harita, atlas ve nota albümleri dışında satır altları çizilmiş, kenarlarına notlar düşülmüş, altı ayrı dilde okunmuş kitaplar…
- 1233 Tarih, Coğrafya ve Biyografi,
- 121 Felsefe,
- 161 Dini,
- 387 Dil Bilim,
- 261 Askerlik,
- 204 Siyasal Bilimler,
- 150 Hukuk…
Asıl düşünmemiz gereken, bu kitapları ne zaman ve nasıl topladığı ve okuduğudur.
1900’lerin başında kitabevleri ve kütüphaneler mi vardı?
Savaş yılları, yokluk yılları…
Çankaya Köşkünün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun gözlemi ve bir anısı Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısını görmek için önemlidir.
“Kitap okurken altını muhakkak kırmızı kalemle çizerdi. Önemli olmayan yerleri ise ya mavi ya da kurşun kalemle çizerdi. Ama müthiş bir hızlı okuma tekniğine sahipti.
Nuri Ulusu, Atatürk’ün her çıktığı yolculukta okuyacağı kitapları hazırlıyor. Yine bir yolculuk öncesi Kütüphanede hazırlık yaparken;
“…iki tane cephane sandığını, muhafız alayı erleri getirip kütüphaneye koyuverdiler ve gittiler. …Atatürk içeri geldi, benim şaşkın şaşkın baktığımı görünce, ‘Ne o Nuri oğlum, şaşırdın değil mi? Şaşırma, şaşırma savaşta bunlarla cephane taşırdık, …bu sandıklar benim için önemlidir. Şimdi o savaş bitti, yeni bir savaşımız başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve okumakla, kitapla olur. İşte şimdi cephane taşıdığımız o sandıklara kitaplarımı koy, bu sandıklarla taşınsın, cephanenin yerini artık kitaplar alsın’ dedi.”
*
Önce kendi aydınlandı sonra Milleti aydınlattı…
Okumakla kalmadı, kitaplar da yazdı.
Askerlik mesleği ile ilgili 2’si çeviri 6 kitap ile Nutuk, Medeni Bilgiler ve Geometri kitabı.
Nutuk (1927); Bir liderin belgeleri ile Kurtuluş Savaşını anlattığı bir benzeri olmayan belgesel bir tarih kitabıdır.
Medeni Bilgiler (1930); Devletin kurucusu, gelecek kuşakların öğrenmesi için “millet ne demek, devlet ne demek, kurumları nedir, yönetim şekilleri nelerdir, devletin vatandaşa, vatandaşın devlete karşı görevleri nelerdir, seçim, siyaset, belediye, vergi nedir…” diye kitap yazıyor ama kitabı kendi adıyla bastırmıyor.
Geometri (1937): Terimlerin Türkçe karşılıklarını bulan Mustafa Kemal Atatürk, geometri öğretenlere ve geometri kitabı yazmak isteyenlere kılavuz olması düşüncesiyle geometrinin temel bilgilerini içeren 43 sayfalık bu kitabı hazırlıyor. Bu kitaba da adını yazdırmıyor.
*
Lider, başkomutan, devlet adamı gibi nitelemeler kolay kazanılmıyor.
Söylemlerinde “Ben” demeyen Mustafa Kemal Atatürk’ün 10’uncu yıl nutkundaki “Ben” nitelemesi Ulus’una karşı hesap vermenin huzuru ve mutluluğunun bir ifadesidir.
“…Bu anda büyük Türk Ulusunun bir bireyi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve coşkunluğu içindeyim.
…On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde başarı vaat eden çok sözlerimi işittin. Mutluyum ki, bu sözlerimin, hiçbirinde, ulusumun, hakkımdaki güvenini sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.”
“Ben” duygusundan uzak, Ulus’u ile bu kadar özdeşleşmiş ve bütünleşmiş bir liderin halkın içindeki duruşu ve davranışlarından bugünün “liderlerinin” ve yöneticilerinin alması gereken dersler vardır.
Mustafa Kemal Atatürk ne omuzlarda taşınmıştır ne el etek öptürmüştür ne de Halkla arasına asker ya da polis korumalar koymuştur. Halkı ile barışık, halkın içinde halktan birisi olmanın doğallığını yaşayan bir lider, bir devlet adamı…
Bugünün “liderlerinin” neden zırhlı arabalar içinde ve yüzlerce korumalarla geziyor sorusunun yanıtı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Halkına güvenen ve halkın güvendiği liderle, halkına güvenemeyen ve halkın güvenmediği liderler arasındaki farkı görüyoruz.
*
Mustafa Kemal Atatürk bir insandı.
Doğdu, yaşadı ve bedenen öldü.
Bugün düşünceleriyle, yaptıklarıyla ve eserleriyle Demokratik Laik Türkiye’nin ve çağdaş yaşamın simgesi olarak yaşamaya devam ediyor…
- Düşünceleri Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluş İlkelerindedir,
- Yaptıkları kalkınan ve gelişen, bağımsız demokratik laik bir devlet, çağdaş bir ülke, eğitimli ve bilinçli yurttaşların oluşturduğu modern bir toplum yaratmanın atılımlarıdır.
- Kendi söylemiyle en büyük iki eseri Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
Düşüncelerini, yaptıklarını ve eserlerini yok etmek isteyenlerin hedefinde Cumhuriyet vardır.
Cumhuriyet’i korumak ve yaşatmak görevi ve sorumluluğu ise Cumhuriyeti ilan eden Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Cumhuriyetin temel öznesi olan yurttaşlara, Halk’a aittir.
Bu görevi yerine getirmenin yolu da Mustafa Kemal Atatürk’ü kişi olarak sevmenin ve toplantılarda adını anmanın ötesinde düşüncelerini, devrimci ve halkçı kimliğini ve yaptıklarını anlamak, özümsemek, eserlerine sözle değil özüyle sahip çıkmaktır.
*
Halk 29 Ekim’lerde ve 10 Kasım’larda Mustafa Kemal Atatürk’e ve en büyük eserim dediği Cumhuriyete bağlılığını göstermiştir ve göstermektedir.
Sıra en büyük ikinci eseri olan Cumhuriyet Halk Partisindedir.
Söylemlerin ötesinde düşüncesi ve ilkeleri temelindeki politikalarla Halkın yanında olmalıdır. O’nu bir kişi olarak görmek, tabulaştırmak ya da karalamak Cumhuriyeti yıkmak isteyenlere hizmet etmek demektir.
Atatürkçülük söylem değil, eylemdir.
Mustafa Kemal Atatürk düşünceleriyle, yaptıklarıyla ve eserleriyle yaşayacaktır…
Saygıyla…
Not. Bu yazı her 10 Kasım’da yayınlanacaktır