Advert
Tevfik KIZGINKAYA
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Memleketin Havuzu Neden Tam Takır?

Memleketin Havuzu Neden Tam Takır?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hazineye ve Maliyeye bakan Şimşek’in son açıklamalarını da duyunca aklıma geldi,

Ortaokul yılarımızın bilinen havuz problemi,

Borulardan su gelir, bir delikten de gider, havuz kaç saatte dolar?

Havuza dışardan bulundukça tankerle su taşınırsa,

Ama havuzun altı delik deşik her tarafından su giderse.

Bu havuz dolar mı?

Memleketin ekonomisi de tam bir havuz problemi.

*

Ekonomi düzeldi düzelecek, enflasyon düştü düşecek…

Memleketin havuzu hazineyi dolduruyoruz, dolduracağız diyen “ekonomist” ve de Şimşek,

Ortaokul matematik dersinde sınıfta kalırlar, kaldılar da…

Hesap bilmiyorlar desek, değil.

Çünkü kendi havuzları ağzına kadar dolup taşıyor,

Demek ki hesap yapmasını biliyorlar.

Problem, Milletin havuzu hazine olunca hesap başkalaşıyor.

Vatandaş kovasını bile dolduramıyor, çünkü muslukları kurudu, akmıyor.

*

Problemi bugünün koşullarına çevirelim ve soralım,

Memleketin, Milletin havuzu hazine neden tam takır?

Ekonomist olmasak da önce olması gerekene en sade şekliyle bakalım.

Hazineyi doldurmak için ülkenin kaynakları ile üreteceksin,

Ürettiklerini içeriye ve dışarıya satacaksın,

Kazandığın gelirle de hazineyi dolduracaksın.

*

Biraz daha açalım,

Ekonominin genel prensibi;

Hammaddenin fiyatı düşüktür, tüketim maddesinin fiyatı ise yüksektir.

Bugün için basit bir hesap yapalım,

1 kilo pamuğun tarladaki maliyeti 28 TL, ortalama satışı 22- 25 TL, üretici zararda.

Bir tişört için 250 gram pamuk kullanılıyor, 5,5- 6 TL,

Bir tişörtün maliyeti ortalama 100 TL, satışı 250 TL’den 1250 TL’ye kadar…

1 kilo buğdayın tarladaki maliyeti 10,87 TL, satışı 9,25 TL, üretici zararda.

Bir ekmek (250 gram) için 360 gram buğday (180 gr. un) kullanılıyor, 3,33 TL,

Halk ekmekte 250 gram ekmek 8TL, 200 gram ekmek 10 TL (Fırıncılar Odası) …

Şekerden çaya, meyveden sebzeye, madenlere kadar örnekler çoğaltılabilir…

Üretici zarar ettikçe üretimi bıraktı, tarlasını boşalttı, atölyesini kapattı.

*

Gelelim bugünün asıl sorusuna,

Ülkemizde Milletin havuzu, hazine nasıl boşaldı?

Boşalmaktan da öte neden borç içinde?

Soruların yanıtı belli,

24 Ocak’ta (1980) temelleri atılan, RTE-AKP’nin de uyguladığı ekonomi.

  • Tarıma, çiftçiye destek kaldırılınca…
  • Özelleştirme diye devletin, milletin fabrikaları, üretim tesisleri satılınca…
  • Çiftçi tüccarın eline düşünce, sanayi yabancılara teslim edilince…
  • Tarımda, sanayide üretimi bırakıp inşaata ve hizmet sektörlerine geçilince…
  • Ekonomi üretim yerine para piyasalarına, ticarete ve tüketime bağlanınca…
  • Yediğimizden içtiğimize, giydiğimize, kullandığımız cihazlara, makinelere kadar dışardan satın alınınca…
  • Bu kararları alan devleti yönetenler lüks içinde yaşayıp, milletin hazinesiyle kendileri ve çevreleri zenginleşince…

Fiyatlar yükseldi, işsizlik, yokluk, yoksulluk ve açlık arttı…

Memleketin havuzu hazine boşaldı…

Dışardan faizle borçlanmaya başlandı…

Borcu ve faizini ödemek için yine borçlanıldı…

Ve borç verenler de güvenmemeye ve borç vermemeye başladı…

Şimşek de para bulmak için yana yakıla her kapının ipini çekiyor.

*

Memleketin havuzu nasıl doldurulur?

Yanıt, ülkemizin kaynaklarında ve gerçeğinde.

Cumhuriyetin,

Akla ve Bilime Dayalı Çağdaş Eğitimiyle,

Kendi kaynaklarımıza dayalı Üretim Ekonomisiyle,

  • Tarlada, madende hammaddeyi
  • Üniversitede teknolojiyi
  • Fabrikada tüketim maddelerini

Üreterek ve Hakça Paylaşarak…

Demokratik Laik Cumhuriyete ve Sosyal Hukuk Devletine sahip çıkarak…

*

Tarımda, madende hammadde açısından yeterli kaynağımız vardır.

Hammaddelerimizi işleyecek sanayimiz, girişimcilerimiz vardır.

Sanayimiz için teknoloji üretecek üniversitelerimiz, gençliğimiz vardır.

Tüketim maddelerimizi kendimiz üretip, kendimiz tüketebiliriz, yurt dışına da satabiliriz.

Hammadde ile tüketim maddesi arasındaki, maliyet hariç fark kazançtır, katma değerdir.

Kazananlar üreticilerdir, üretimde çalışan işçilerdir, üretim tesislerinin sahipleri ve üretim ile satış arasındaki aracılardır.

İşçiler hem maaşlarıyla hem de satın aldıkları tüketim maddeleriyle vergi öderler,

Üreticiler, üretim tesisleri sahipleri ve aracılar da kazançlarından vergilerini öderler,

Yurt dışına satılan tüketim maddeleriyle de ülkeye döviz kazandırılır,

Bu vergiler ve dövizler hazineyi doldurur.

Devleti yönetenler de hazineye para bulmak için,

Kapı kapı dolaşıp, el aleme yalvar yakar olmazlar.

Yeter ki, ülkemiz kendi gerçeklerimizle yönetilsin.

*

Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüyle noktalayalım.

“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar,

Evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.”

*

Katliam yasasına HAYIR.

Memleketin Havuzu Neden Tam Takır?
Yorum Yap
Advert

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin