1. CİHAN Harbinde, Osmanlı devletinin müttefiki olduğu Alman imparatorluk orduları, doğu cephesinde Rus çarlık ordularına karşı savaşıyordu.
Harbiye devre arkadaşları yarbay rütbesinde iken, Saray damadı olduğundan, genç yaşta generalliğe yükseltilen Enver paşa, İttihatçı yönetiminde bulunan Cemal paşanın da; tıpkı Sofya Militer Ataşesi yarbay Mustafa Kemal gibi, Osmanlı’nın 1. Cihan harbine girmesine karşı iken, Enver paşa, Dahiliye Nazırı Talat paşa ile Cemal paşaya rağmen, Osmanlı devletini Alman imparatorluğunun saflarında savaşa koyarlar.
Enver paşa, Berlin Militer Ataşeliği döneminde, Alman imparatorluk politikasının etkisinde kalır.
Öyle ki; Berlin’de caddelere Enver paşanın adının verildiği gibi, gelecekte Osmanlı imparatorluk yönetiminin başında Enver paşayı görmek isteyen Berlin, Osmanlı devletini; “Enverland / Enver’in ülkesi” diye anmaya başlar.
Enver, büyük bir yurt sever olmasına rağmen, duygu dolu bir askerdir.
Ve de yakışıklı, romantik oluşu ile Saray kızlarının beğendiği bir zabit delikanlıdır, Enver.
Enver’in Makedonyalı oluşu, Saray damadı olsa da; yine de Saray yönetimine göre taşralıdır.
Şevket Süreyya Aydemir, “Enver Paşa” kitabında, bir Saray sofrasında, yemekten sonra, II. Abdülhamit, Enver paşa ile ilgili:’: “Bamya yerken su içti” diye alay eder.
Enver paşanın aşırı Alman hayranlığı ve de Osmanlı ordularının kurmay heyetinde bulunması sonucunda, Osmanlı devleti 1. Cihan harbine girmiştir.
Ve Alman imparatorluk yönetimi Enver paşadan, savaşta Alman ordularının yükünü hafifletmesini isterler.
Enver paşanın önüne konan plan; Alman imparatorluğunun sahip olmak istediği
zengin petrol havzalarına sahip, Kafkasya’dır.
Enver paşanın, Alman imparatorluğun gizli hedefinin Kafkasya petrollerinin olduğunu bilip bilmediği konusu, tartışmalıdır.
Akıldan ziyade duygu yüklü de bir asker olan Enver paşa, Avrupa’nın doğusunda Ruslarla savaşan Alman ordularının yükünü hafifletmek için, İmparatorluğun da isteği üzre, Sarıkamış üzerinden Rusya’ya bir sefer düzenlemeye karar verir.
Osmanlı Kurmay Heyetinde pek çok paşanın buna itirazı olsa da, Enver ülkeyi yöneten İttihatçıların önde gideni ve de Saray damadı oluşundan, ona söz geçirmek zordur.
Ve işte Sarıkamış faciası da böyle başlar.
25 Aralık 1914 günü 90 bin askerimizin donarak şehit olduğu yazılıp, söylenen Osmanlı ordusuna, Kafkasya kışının soğuğuna uygun olmayan kıyafetlerle, hareket emrini verip, Bab-ı Ali basının bu hareketi yazmasına yasak getirip, kendisi İstanbul’a döner.
Osmanlı ordusu, Kafkasya düzlüklerine geldiğinde ikmalde bulunmak için, İstanbul’dan yola çıkan ve orduya kışlık giysi ile erzak getiren üç gemi, Batum’a ulaşamadan, Ruslar tarafından Karadeniz’de batırılır.
Duyguları aklın önünde olan bir Paşa, Saray damadı olan bir Osmanlı paşası, tarihimize bir Sarıkamış faciası yazdırır.
Sayıları; değişik tarihçi ve tarihi makaleler yazanların kaleminde 90 bin, 40 bin diye anılan, eksi 30 derecelere düştüğü bilinen Kafkasya soğuğunda, hareket halindeki giysiler içinde donarak şehit olan, aramızda bazılarımızın dedesi de olabilen, bu şehitlerimize de Tanrı’dan rahmet diliyorum.
Sarıkamış şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Osmanlı devletini 1. Cihan harbine koyan İttihatçı paşalar, savaş kaybedildiğinde, Osmanlı topraklarının galip devletler tarafından paylaşılacağını bilen Alman imparatorluk heyeti tarafından, Enver, Cemal ve Talat paşalar, İstanbul da işgal edildiğinde, büyük harbin, ittifak sırlarını konuşmasınlar diye olmalı, İstanbul’dan denizaltı ile kaçırılırlar.
Almanya’da güvenli olmadıklarını bilen bu İttihatçı paşalardan asker kökenli ve komitacı olan Enver ile Cemal, Almanya’dan kaçarlar.
Eski posta müdürü olup, sivil hayattan gelen Talat paşa Berlin’de kalır ve bir Ermeni genci tarafından gündüzün sokak ortasında öldürülür.
Yayılmacı ve petrol bölgelerinde koloni sahibi olmak isteyen Alman imparatorluğu için Osmanlı devletini 1. Cihan harbine koyan ve Osmanlı devletini batıran üçlü Paşa’dan biri olan Talat paşa, kendisini katleden Ermeni gencine, Alman yargıçlar ceza vermezler.
Cemal paşa da Tiflis’te Ermeniler tarafından katledilir.
Kendini gelecekte bir Türk hakanı gören Enver paşa ise; Kızıl Elma peşinde Orta Asya’da bir çatışmada Ruslar tarafından öldürülür.
Bu üç İttihatçı paşanın 1. Cihan harbi sonrasındaki yaşamlarını da irdeleyen ve 2005 yılında yazdığım “Tarih Ayağa Kalk” başlıklı yazım konu ile ilgili oldukça ses getirmişti.
Kaiserlautern’den Dr. Mete Soytürk, kısa olsada bir katkı yapıp, yazıma güzel de bir anlam kazandırmıştı.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün: “Vatan savunması söz konusu olmayınca, savaş cinayettir”, Winston CHURCHILL’in: “Savaşı deliler ile çocuklar ister” sözleri günümüzde de geçerliliğini ve doğruluğunu korumaktadır.
Savaşlarda; ordu yöneten komutanların duyguları aklın önünde olduğunda, tıpkı bazı ülke yöneten sivillerin de aynı durumda olmaları halinde, günümüzde tanık olduğumuz gibi, ülkelerinde felaket ve yıkımlara sebebiyet vermekteler!
Saygı ve selâmlarımla
Remzi Uysal, 24.12.2023