Konukları benim davet ettiğim yemek sofralarımı ben sosyal medyada paylaşmam. Bu prensiplerimin dışındadır.
Ama grup içinde, iznim olmasa da paylaşıldığım oluyor.
Dün akşam, Akçay kordonunda gün batımında bir rıhtım gezintisi yaptık.
Kazdağları’nın üzerinde, onbinlerce çam ağacının kesilip, topraktan altını ayrıştıran altın madeninin zehirli siyanür dolu havuzların üzerinden batan güneşi, hüzünle seyrediyoruz.
Akçay meydanındaki büyük görüntülü ekranda yarınki 101. Cumhuriyet Bayramımız ve kutlama programı ile ilgili görüntüleri, dikilip izledik, fotoğrafladım.
Sonra da barakadaki balıkçımıza, akşam yemeğimiz için geçiyoruz.
Kılçıksız sardalya balığım tabağımda önüme geldiğinde, sevimli bir anaç kedi, patilerini: „Ben de buradayım” der gibi sol dizime dayadı.
Eeeee; Tanrı konuğu, ne edersin!
İki kendime, bir konuğuma uzatarak, yemeğimizi yedik.
Kedi konuğum ilk lokmasında, dilini lokmasına değdiriyor ve yüzüme ters ters bakıyor.
Diyor ki: “Ben sen miyim? Benin minik ağzım var. Ben sıcak balık yiyemem.”
Mesaj derhal alınmıştır!
Konuğumun balığını masa altına, günlük gazetemin ortalarından kopardığım bir sayfa parçası üzerine uzatıp b ırakıyorum.
Balık soğuyunca, konuğum kedi payını afiyetle yiyor.
Yemeğimiz, iki kendime bir konuğuma devam ediyor.
Bazen lokmasını erken bitirdiğinde, iki ayağının üzerine dikiliyor ve ön patileri ile dayandığı dizime, bir patisi ile vurup, uyarıyor!
Kılçıkları alınmış sardalyaları, pek sevmişse benziyor, konuğum kedi.
Konuğum benim kadar obur değilmiş ki; karnı
benden önce doydu.
Ve sonunda, patilerini yine dizime koyup, çözülmesi ve anlatılması güç, anlamlı bakışlarla gözlerime baktı, baktı.
Her halde bu bir teşekkür idi ve sessizce uzaklaştı.
Kim bilir!
Belki de yavrularını emzirmeye gitti.
Siz de yarın sofranızdaki bir parça yiyeceği bir sokak hayvanı ile paylaşınız!
Yarın “Lâik” Cumhuriyetimizin 101’inci yılı.
Kutlu olsun!
Remzi Uysal
Edremit / Akçay, 28.10.2024