Sevgili arkadaşlarım!
Ben de “bazı konuları tekrarlatma yarar vardır, diye düşünenlerden” biriyim.
23 Şubat 2025 tarihli Almanya Federal Parlamento seçimleri biz yabancılar için hayati önem taşımaktadır.
AfD (Almanya İçin Alternatif) denen aşırı sağçı, d.d. ırkçı parti, halen ikinci parti durumunda görünüyor.
Tanıdığım bazı Türk seçmenler arasında AfD’ye oy vereceklerini söyleyenler de var.
Bu düşünceyi dahi çok tehlikeli bulduğumu söyleyebilirim.
Böyle düşünen birini hiç ikna edemedim.
Güya, Suriyeli ve Afgan göçmenlere kazıyormuş da, onları AfD’nin geri göndereceğine inanıyormuş.
AfD iktidar olursa, o yabancıları göndereceğine ben de inanıyorum.
Ama sonra! Ya sonra!
Unutnayalım. Almanya’da yaşayan her yabancının da bildiğine inanıyorum.
Bu topraklardan Hltler denen bir canavar, bir faşist de gelip geçti ve tarihe büyük bir iz bıraktı.
Hitler faşizmi önce halkının da nefret ettiği, kendinden kabul etmediği yabancıyı, kültürünü, sonra zararsız dahi olan her yabancının da canına okudu, izlerini sildi.
Alırı sağcı, ırkçı hareket – ırkçı düşünce her yabancıya ve kendinden olmayan herkese ve her yabancı kültüre düşmandır.
Ne yazık ki bu topraklarda faşizmin izleri halen silinemedi.
Halen utanmadan, çekinmeden ve de cesaretle Hitler’in Nazi selamını verenlerin olduğunu ve o düşüncenin özlemi içinde olanların, sayılarının az olmadığını da biliyoruz.
Her “aşırı sağ” kurum – parti, faşizan bir siyaset uygulamanın hayalini kurar ve o fırsatı bulduğunda bunu uygulamaya geçer.
Oy hakkı kutsaldır.
Oy hakkı, vatandaş olmanın, vatandaşlık haklarına sahip olmanın ayrıcalığıdır.
Oy hakkına sahip herkes sandığa gidip oyunu kullanmalıdır.
Biz yabancıların hukukuna saygı duyan ve istediğimiz ölçüde olmasa da, yabancıların hukukunu koruyan siyasi partiler, genellikle sol partilerdir.
Ne yazık ki benim oy hakkım yok.
Nedenini de; yakın tanıyanlarımız, TÜRGEM’de yaptığımız çalışmalarımızdan bilirler.
Ben, Alman vatandaşlığına geçildikten sonra, yasal olmayan şekilde, arka kapıdan verilen pasaport ile elde edilecek çifte vatandaşlığı doğru bulmadığımdan, savunmadım.
TÜRGEM’in düzenlediği her konferans ve toplantısında biz Türklere de; AB (Avrupa Birliği) üyesi ve de AB ülkeleri dışından gelen “bazı” yabancılara da verilmiş olan çifte vatandaşlık hakkının, biz Türk vatandaşlarına da verilmesini savundum.
Çifte Vatandaşlığı savunduğumuz, TÜRGEM’in 1989 yılında kurulduğu “kuruluş bildirgesinde” de ver aldığından, savunduğumuz tezlerimize, sembolik olarak da olsa, inandırıcı olmaya ve ilkeli davranmaya özen gösterdim.
Böyle düşünüp davranmama rağmen, özellikle gençlerimizin Alman vatandaşlığına geçmelerini, öğrenim ve mesleki gelecekleri yönünden, teşvik ettim.
Kendi kızımın bile Alman vatandaşlığına geçmesini teşvik etmeme rağmen, kızım beş yıl karar veremediği gibi, bazen hatırlattığımda da; bana: “Baba sen kendin neden geçmiyorsun?” diye sorduğunda, ben de yukarıda açıkladığım nedeni tekrarlıyordum.
Oy hakkına sahip arkadaşlarımızın
23 Şubat – Pazar günü yapılacak Federal Parlamento seçimlerinde oylarını kullanmalarını gönlüm arzu ediyor ve bunu kalben diliyorum.
Benim oy hakkım olsa idi, şüphe yok ki ben de sandığa gider ve oyumu SPD’ye (Alman Sosyaldemokrat Parti) verirdim.
Geçmiş yıllarda, Lübeck’te biz yabancıların, özellikle Türk arkadaşlarımızın pek çok sorununu SPD’li arkadaşlarımzın, SPD’li siyasetçilerin yardımı ile çözebildiğimize, Lübeck’te yaşayan pek çok arkadaşımız tanığımızdır.
Lütfen oyunuzu kullanınız !!!
23 Şubat günü, saat 18.00 de sandıklar kapandığında, seçim sonuçlarını izlemek için, Lübeck Belediye Sarayı’nın Büyük Bosra Salonu’nda hep birlikte ekranlardan seçim sonuçlarını izlemek için buluşalım.
İçten sevgi ve selamlarımla
Remzi Uysal
Lübeck, 21.02.2025