Levent Kırca’nın projesi olup 1986 yılında ilk bölümü yayınlanmış ve 2010’a kadar dönem dönem farklı isimlerle yayın hayatına devam etmiş eleştirel güldürü programıdır.
Levent Kırca Türkiye’nin sorunlarını, halkın dertlerini anlatan ve eleştiren bir program yapmak istemişti. Programı oluşturduktan sonra bir isim aramaya başladı. Yazar ekibinde olan Muzaffer Abayhan “Olacak O kadar ismi nasıl diye bir öneri yaptı. Yani bu kadarı da olmasın” diyerek böyle ironik bir isim koymaya karar vermişlerdi.
Sözlerini ve müziğini Grup Gündoğarken yapmıştır. Yapımın her bölümünü başlatan ve bitiren sözler söyledir:
Aç gözünü seyret tekrarı yok bunun
işimiz muhabbet efkarı yok bunun
arada bir dilimiz sürcer ise af ola
susmasını biliriz de kemiği yok bunun
olacak, olacak, olacak o kadar
olacak, olacak, olacak o kadar
niyetimiz kimseyi kırmak değildir
şuradakini buraya koymak değildir
arada bir zülfü yare dokunduk
tam yerine rast geldi manzara koyduk.
Olacak, olacak, olacak o kadar
olacak, olacak, olacak o kadar
niyetimiz kimseyi kırmak değildir
şuradakini buraya koymak değildir
arada bir zülfü yare dokunduk
tam yerine rast geldi manzara koyduk
olacak, olacak, olacak o kadar
olacak, olacak, olacak o kadar.
Ülkeyi yönetenleri eleştirirken, güldürürken düşündürür. Levent Kırca’nın yanında Oya Başar, Ebru Kural, Dost Elver, Sinan Bengier, Metin Serezli, Tekin Siper, Ali Erkazan,ferdi Akarnur Ferdi Atuner, Zeynep Tedü, Ahmet Çevik, Mehmet Güney, Pekcan Türkeş ,Fatma Murat, Ali Demirel’de yer aldı.
12 Eylül’ün şekillendirdiği bir ülkede halkın nefes alabildiği programlardan biriydi. 80 li yıllarda TRT de yayınlanan bölümleri sokaklarda geçer, hükümetle ve hırsızlık üç kağıt yapan vatandaş da tiye alınırdı.
TRT 1 – Star – Atv – Kanal D- Show TV – Fox kanallar kuşağı seyrinde gidip geldi. TRT sansüründen geçmek içinde metinler özenle seçilirdi. Sezonluk programlar da yapıldı. RTÜK’te yayınlayan kanala da geçiçi yayın durdurma cezası verdi. Ardından epeyce bir süre yayınlanmadı.
En son Fox tv’de yayınlandıktan sonra yayından kaldırıldı ve bir daha da program çekilemedi. O anki ekonomik siyasi gündemi de işlerdi. Siyasi dokundurmalar yapardı. Skeçlere bakılırsa, arada geçen yıllara rağmen pek bir şeyin değişmediğini de göstermiştir. Yapılan tespitlerinde günümüzde geçerliliğini korumaktadır.
Sosyal ve siyasal mesaj vermeyi de getirir.Yoksulluğu anlayan, paylaşan komedi yer bulurdu. Anlatılmak istenenleri mimikleriyle de anlatırdı. Siyasi taşlamayı yapan skeçler de yer alırdı.
Toplumsal bunalımları da bir güldürü halinde izleciye anlatırdı. Gerçekleri de dile getirirdi. Levent Kırca’nın ressamlık ve heykeltıraşlık ile ilgelenmesi de makyajları ve tiplemeleri seyirci ile paylaşmasıyla sonuçlandı.
Chaplin, Keaton, Laurel-Hardy’den esintiler yer alıyordu… Nasreddin Hoca’yı, Aziz Nesin’i Nazım Hikmet i Aşık Veyseli’de hatırlatıyordu.Konu bulma zorluğu da çekmezdi. Üstelik eleştirel bir yapıda değişkenlik gösteren skeçler de alttan altta göndermeler de vardı.
Politikaya dokunulmadan mizah yapıldığını söyleyenleri değilliyen bir yapımdır. Mizahi bir dille siyasi muhalefet rolü de üstlenmiştir. Komedi yanında da sosyolojik tespitler yapan, sistemin ve yöneticilerin yetersizliğini mizahi bir dille sunmuştur.
Kara mizahı, güldürüyü de içeresinde barındırır. Gündelik ve politik olaylarla ilgili tepkisini de skeçlerle gösterirdi. Mizahın zayıfın güçlüye karşı bir silah olduğunu da anlatır. Eleştrinin de , demokrasinin gereği olduğunu hatırlatan bir yapımdı.
Özgür Karakaya