Lümpenlik, Marksist literatürden çıkmış en popüler ve aynı zamanda en sorunlu kavramlardan biridir. Bir davranış biçimi olarak; Eğitim ve sınıf bilincinden yoksunluktur. Yaşamın grevini kırmaktadır. Her türlü kökten değişim hareketinin bertaraf edilmesine alet olmadır. Sınıf gerçeğinden kopmayı getirmektedir.
Hiçbir duruşu, tavrı, projesi olmama durumudur. İktidar nezdinde de zararsızdır ve çabuk manipule edilmektedir. Eşitlikçi yanları bulunmamaktadır. Kadını ikinci sınıf olarak görme özelliği bulunmaktadır. İşçi olup liberal ekonomiyi, küreselleşmeyi, özelleştirmeyi savunmadır kapitalizme oy satmaktır.
Kendisi başlı başına bir yozluk olup yozlaşmaya çanak tutmaktadır, içinde bulunduğu toplumun kültürüne yabancı düşmektedir .Genel kültür düzeyinin düşük olmasını getirmektedir… Kendine has bir dünya görüşü ve duruşu olmayış, fast food kültür tüketicisi eğitimsiz, toplum içerisinde nereye koyarsan koy eğreti durmaktadır.
“Gücü” ele geçirdiği zaman “ezer”, karşısına daha büyük bir güç çıkarsa da “boyun eğmeyi racon bilir lümpenlik…Kendi varlığıyla hiçbir anlam ifade etmemektir. Hiçbir ilkeli duruşu bulunmayan kitleleri tanımlamaktadır. İlkesiz, derinliksiz, seviyesiz, gerçek kimliği, aidiyeti, ve sınıf kategorisi belirsizdir. Bulanıklığı, kural tanımazlığı getirmektedir. Kültür ve estetik gibi değerlerden uzaklaşmadır…
Ahlaki seviye kaybı da önemli göstergelerinden biridir. Kuru kalabalığın parcası olmadır. Her türlü değerin dejenere ederek değersizleşmesidir. Kişisel birikimden mahrum olmayı getirmektedir. Gerçeklik karşısında kimlik parçalanmışlığını yaşatmaktadır. Gücü sadece bireysel çıkarı için kullanmaktadır . İnsanlarla ilişkilerinde herhangi bir ilke gözetmemektir.
Sanattan anlamayarak gücü ele geçirdiğinde, kurumları yozlaştırarak dejenere etmedir… Taklitçiliğin, yüzeyselliğin gün yüzüne çıkışıdır. Çalışanın makine veya insan olması arasında bir fark görmemeyi getirmektedir. Üniversitedeki öğretim görevlilerini meslek okulu öğretmeni gibi görmedir.
Üniversiteleri bir şirket gibi yönetmeyi tasarlamadır. Hukuksal yapıyı bozan anlayışın ortaya çıkışıdır. Sosyal bilimlerden bihaber olmadır. İnsani duyarlıktan da yoksun kalışı ortaya çıkarmaktadır . Geçmiş ile gelecek arasında bağlantı kur-a-mayarak , neden sonuç ilişkisinden uzak bir savrulmadır.
“Üretmemek ve yaratmamak“ üzerine kurgulanmış, bir yapının toplumsal çürümüşlüğüne işaret etmektedir. Kolay provokasyona gelen, kolay saptırılabilmedir. Ülke bağımsızlığı gibi, bilinçlenme, risk alma gerektiren konularla ilgilenmeyiştir. Çünkü –sözde- populist günü kurtarma işidir lümpenlik. Dünün hamasi söylemini pekiştirip geleceği umursamamak, hayal dünyasında yol almaktır.
Nitelikten uzak durmayı getirir. Anlık ve günlük yaşamı savunmadır popüler kültürün esiri olan ve ince zevk, estetik, sanat, kültür, medeniyetten yoksunluktur. Hiçbir değere sahip olmayan kuru kalabalığın bir parçası olmadır. Yeme, içme, eğlenme, süslenme ve güçlenme gibi içgüdüsel istekleri dışında davası ve iddiası olmamayı getirmektedir.
Kapitalizm –kendi geleceğini sağlama almak için adeta özellikle- lümpenleri üretmektedir. Senin fiyatın kaç, kaç paralık adamsın?’ gibi ifadeler, olayın belleklere nasıl kazandığının önemli bir göstergesidir . Lümpenlik “herkesin ve her şeyin bir fiyatı vardır”ı dayatmaktadır.
Lümpenlik, kolaya kaçıştır, emek vermeden hazıra konmadır. Toplumdan yana olan programdan, onur, şereften etkilenmeyiştir. Anamalcı sistem tarafından kullanıma açık oluşu ve işlenmemiş ham bilgiyi getirmektedir . Pop yıldızı” dürtüsü içeresinde olmaktır… Ün, şöhret ve kısa yoldan bunu paraya çevirme arayışında olmaktadır
Etiket meraklılığını içine katmaktadır. Günü birlik yaşantının vazgeçilmezidir. Köksüzdür stratejisi bulunmamaktadır. Lümpenlik kendine has bir dil tarzı da yaratmaktadır Kendi kültürüne yabancılaşanların doğal olarak dili de halk kültürüne yabancılaşmaktadır . Amerikan vari bir dil yaşamımızda yer bulmaktadır.
Özellikle filmlerde geçen onların “modern yaşam kültürü” zannettikleri eklektik bir dili maalesef çok görmekteyiz. Üstelik neredeyse hiç biri yabancı dil bilmediği halde Toplumları lümpenleştirmenin en etkili yolu nitelikli eğitimden ve üretimden koparmaktan geçmektedir.Tehdit haline gelmesini engellemenin kalıcı yolu bilinçli örgütlenmekten geçmektedir. Sabırla, yakınımızdaki çocuk ve gençleri bu yola sapmaktan koruyarak, kendimizdeki bulaşmışlıkları da ayıklayarak bu kötü hastalıkla mücadele edebiliriz…
Özgür KARAKAYA
ozgur694@hotmail.com