Emek, bir bebeği büyütmek kadar zor, ama bir o kadar da güzeldir. sabretmektir, beklemektir. İnsanın dünya için gösterdiği saygı duyulacak çabadır. Dünya’yı kuran söz ve sevginin en güzel sunumudur. İnsanın tekrar sevme sebebidir.
Akşam eve sıcacık bir ekmek götürmenin, sevdiğinin yanaklarına sıcak bir öpücük kondurmanın bedelidir. İnsanın doğayı değiştirmek ve kendi yararına kullanmak için oluşturduğu bilinçli çalışmadır.
İş için uğruna verilen alın terinin her damlasıdır. Çevrendekilere çıkarsızca yaptığın iyilik ve özveridir. Emeğin en yüce değer oluşu, ona bu niteliği veren insanın erdemli olmasıdır. Elle yapılmış ayakkabı daha değerlidir. Elle açılan börek daha lezzetlidir. Emek verilerek elde edilen vergisi ödenmiş servetse daha makbuldür.
Anamalcı sistem sürekli bir kaos içindedir. Sömürüye dayanan çalışma insani niteliklerin yitirildiği bir noktadır. Bunun değiştirilmesi ancak sömürüyü ortadan kaldırmakla mümkündür.
Emeğin en yüce değer oluşu da sol düşüncenin temel kaynağını oluşturur. Solun bir amacı da emeğin insanca yaşamasını sağlamaktır. Bu koşulları örgütlenerek ve toplu sözleşmeyle ekonomik hakları yükseltmeyle mümkündür. Kararlı mücadele de meyvesi olan ağaç gibi ürün verir.
Emek insana özgüdür. İnsanı insan yapar. Emekten yana olmak, özgürlükten ve insandan yana olmaktır. Şennur Sezer’in Sabah Türküsü şiirinden bir dörtlüğü anımsayarak emeğe ses verelim:
Sabah Türküsü
Bir sabahın üç kapısı var göğe
Biri emek Ellerinde ışıyan
Işıt gitsin Yol boyu Yürüsün.
Özgür Karakaya