Dünyaya geldiğimizde şükür denerek söze başlandı. Yoksullukla geçen yıllara; soğuk odalara ve sıkıntılar içeresinde büyüdüğümüz yıllara şükür dendi. O söylendi, devam etti. Yıllar sonra şükretme sırası bizde idi.
Bizden istenen şükretmeyi bilmemizdir. Şükretmemek ayıp olarak karşılanır toplumumuzda. Çünkü şükür etmek “sosyal” bir kabuldür.
Okulun yoksa öğretmenin olduğuna, öğretmenin yoksa okulun varsa şükür diyeceksin. Ailen defter parasını bulamayabilir kalemin varsa şükür edeceksin…
Eğer , yoksa sıra arkadaşından, komşudan isteyeceksin, sende yoksa eğer komşuda olduğuna şükür diyeceksin. Türkçe Öğretmenin olmazsa üzülmeyeceksin Resim öğretmenin varsa onla sevinebilirsin. Medya okur yazarlığı dersini müfredata alıp başka branş verirse olsun ders boş geçmiyor ya ,İletişim mezunları vermese de olur. Elimizdeki ile idare edelim diyeceksin.
Okul, defter, kalem para. Eğer elinde yoksa zorunlu olarak okulu bırakacaksın. Tamircinin yanında çırak olacaksın. Bu sistem sana çırak hakkını verdiğini için az veren candan çok veren maldan diyeceksin ve haline şükür edeceksin.
Yoksulluk işsizlikte neymiş. Cepler para, sofralar et, bal, sütten geçilmiyor. Ne acıdır ki, halkın temel gıda maddesi olan ekmeğin de gramajı düşürülmektedir. Bu durumda yapılan ise alınan ekmek sayısını artırmaktır. Bir dolmuş şoförüne sorun işler nasıl dediğinizde? Şükür ağbi çorba parası çıkıyor diyecektir. Şuna da şaşırmamalıyız ki, kocasından dayak yiyen bir kadın “başımızı sokacak bir evimiz var” buna da şükür diyebilir.
Sağlıktaki durumumuz ise, kanserin son haftasındaki bir kişiye sorun hasta yatağında iyi bakıyorlar bana bunu da şükür diyecektir. İlaç paran da olmasa olur. Nefesi kuvvetli hocalar ne güne durmakta.
Eğer kolun koparsa ayağının yerinde durduğuna kötürüm olursan gözlerinin gördüğüne veremden kansere yakalanmadığına; gözlerin görmeden yürüyebildiğine şükür diyeceksin.
Gezmek ,görmek eğlenmek insanın en doğal hakkıdır. Eğer bu hakkı kullanmıyorsan suçu başka yerlerde aramamalısın. Parası olanları kıskanmayacaksın. Bir gün sana da gezmek kısmet olur diyeceksin ve bekleyeceksin. Tatile gidemezsen üzülmeyeceksin fotoğraflarına bakıp kendini orda farz edeceksin.
Emekçiysen işin değerini bilmelisin para yetmiyor diye sızlanmayacaksın. Gece yarıları ek işte çalışmayı deneyeceksin. İşten çıkarılmışsan iyi tarafından bakacaksın olaya. Örneğin hapiste olmadığına şükür diyeceksin. Daha da önemlisi yemesen de, içmesen de, çile çekeceksin güzel ülkemde.
Yazımızı A Kadir’in Çile şiirini anımsayarak bitirelim:
Çile
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
ben burda en büyük çileyi doldurayım,
ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım
Özgür Karakaya