İnsanlık tarihinin en eski çağlarından beri güncelliğini kaybetmemiştir. İnsanlar üzerinde yarattığı etkilerden dolayı da tartışılan bir konudur.
Bağlanma sorununu da beraberinde getirmektedir. Ataerkil toplumlarda kadını elde etmek erkek için kendini kanıtlama ve bir güç olarak algılanmaktadır.
Başka biriyle birlikte olduğunu sevgilini, eşini, kocana haberdar etmemek olarak açıklanmaktadır aldatmak.
Gözden düşüren, sevgi azaltıcı ve kişiyi de sıradanlaştıran bir durumdur. En büyük aşkları da, en uzun ilişkileri de sona erdirebilmektedir.
Ya da yıpratabilmektedir. Herhangi bir ilişki içinde bulunulan kişiyi kandırma hareketidir.
Kendini kandırmayı da getirmektedir. Aldatmanın değer yargılarıyla da ilgisi bulunmaktadır.
Hissedilen güven duygusunu, korku ve stresi yakalanmayı da getirmektedir. Beklenmedik bir davranışla yanıltmaktır. Verilen sözü de tutmamayı ve yalan söyleme eylemini içinde barındırmaktadır.
Ortak özelliği de iç yakmasıdır. Dürüst olmamanın sonucudur. Karşısındakini sıfırlamak, tüketmektir.
Adeta insanlığa cehennem yaratmaktadır aldatmak. Kişiyi de kolay yapmaktadır. Yalnızlıkla da noktalanmayı getirmektedir.
Dik duruş sergilenmediği sürece aldatılma kaçınılmaz olmaktadır. Doğaya göre de, genlerle çelişmemek, dürtüleri de serbest bırakmaktır.
İçten gelen dürtülerinin ve arayışların gizlilik arz etmesidir. Ya da başkalarınca onaylanmamasıdır.
İlişkilerdeki aldatma sahiplenme ve sahiplenilme baskısından kaynaklanmaktadır. İlişki sırasında da mutlu sevgili rolü oynamak da aldatmayı getirmektedir.
Bir çok romana, hikayeye, şiire, tiyatroya filmi de konu olmuştur. Kimi zaman da aldatana pişmanlığı ve vicdan azabına sebep olmaktadır.
Gerçekleşmeyen her söz bir aldatmadır. Bir insan olaylara sadece kendi açısından bakarsa, kendini de sürekli haklı çıkarma yoluna gidiyorsa kişi kendini aldatmaktadır.
Varlığını hiçe sayarak arkasından da iş çevirmektir. Sevdiğini söyleyerek sevmemeyi de anlatır.
Bazen de içten olmayan bir gülüşü getirir. Çürümüşlüğün kokusu çiçeğe sinmiş gibidir.
Aldatmak, kişinin hayattaki rolü için de olumsuzluk doğurmaktadır. Aynada da eskiden gördüğünüz yüzü de göremeyecek olmaktır.
Gerçek manada aldatmak heyecanı, mutluluğu, hüznü, pişmanlığı, sevinci, öfkeyi, cesareti hepsini aynı bünyede yaşatmaktadır.
Günümüzde aldatmak hali hazırda bir ilişkisi olan birinin sevgilisinden başka biriyle ilişki yaşaması anlamına gelmektedir. Aldatma olabilmesi için kişinin ikili oynaması gerekmektedir.
İnsanın aldatma olayına girmesi de kendisine saygısı olmadığını gösterir. İnsanın da kendisini en değersiz düşündüğü anıdır…
Var olanı da örtbas etmektir. İnsanın aldatma olayına girmesi, kendisine saygısı olmadığının göstergesidir.
Bazen de kişi bir anlık heyecan için de yaşayabilir. Yaşanan bir aldatma olayı aldatılanın hissettiği rahatsızlık duygusuyla da paraleldir.
Magazin basının da ki aldatmalar olumsuz örneklerdir ve özendirici yanı da bulunmaktadır.
Genelde aldatanın aldattıktan sonra ki mutlu yasamı sunulmaktadır. Aldatmak, cinsiyet özelliğini içermez. Bir düşünce ve yasayış tarzının göstergesidir.
Cinselliğin de insanlar için fizyolojik bir ihtiyaç olması, ayrıca insanları diğer canlılardan ayıran noktada; insanların cinsel birleşmeyi zevk için de yaşamalarıdır.
İnsan doğasından gelen istekte baskı altına alınabilmektedir. İnsan doğası gereği de tek eşli bir canlı değildir.
Aldatma olarak tanımlanan hareketin ortaya çıkması sonucu da partnerin vereceği tepki de erkek için de baskı unsuru oluşturmaktadır.
Bu baskı bayanların üzerindeki baskıya nazaran daha hafiftir. Bunun sebebi de her iki cinsin toplum içeresinde farklı yere konmasından kaynaklanmaktadır.
Her iki cinside farklı tepkiler gösterilmektedir. Önemli olan kısmı ise bu eylemin kişiden saklanmasıyla gerçekleşmesidir.
Halihazırda romantik ilişkisi bulunan bir kadın ya da erkeğin başka bir erkekle ya da kadınla duygusal bir yakınlaşma yaşamasını duygusal aldatma olarak görülmektedir. Cinsel bir deneyimin paylaşılması ise cinsel aldatma olarak tanımlanır.
Aldatma kelimesi sadece insan ilişkilerinde geçerliymiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılsa da yaşamımızın geneline yansımaktadır. Örneğin ortak bir iş yapıyorsunuz. O kişi sizi kazıklarsa da aldatılmış olursunuz.
Aldatılma insanlar arasında geçen ilişkinin bozulmasına sebep olmaktadır. Güven yitirildiği zaman da eski iyi ilişkileri yakalamak zorlaşmaktadır.
Aldatan kişi bozulmuş çürümüştür. Deforme olmuştur.. Duyguları da paslanmıştır. Karanlığın içinde kalmış siyah bir toz bulutuna benzer. Aldatma, insanın kendi yokluğunda kayboluşudur.
Mevcut birlikteliğin beklenti ve belirlenen sınırların çiğnenmesidir. Aldatma üzüntüyü kırgınlığı da getirmektedir.
Kırılganlığındaki etkense kabul görüldüğünün beğenildiğinin veya hissettirilmemekten geçmektedir. Bu noktada her iki tarafın birbirini anlama gayreti önem kazanmaktadır.
Eylem olarak algılandığında kandırmak, inandırmak, yanıltmak gibi mana olarak ifade ettikleri farklı olsa da bunların hepsi de aldatmak kelimesi ile eşanlamlı sözcüklerdir ve olumsuzluğu ifade etmektedirler.
İşe geç kalma nedeninizi farklı bir nedene bağlarsınız üstünüzü aldatarak yalan da söylemiş olursunuz.
Topluma hitap ederken gerçekleşmesi mümkün olmayan sözlerin söylenmesi aldatmayı getirmektedir.
Aldatma ve aldanmalar siyaset ortamında boy gösterir. Koltuğundan kaydırmak icin birebir oyun tezgahlanmaktadır.
Dinin de aklın önünü kesme aracı olarak kullanılması da kitleyi aldatmayla karşı karşıya bırakacaktır. Aklın devrede olması ve işletilmesi icin de laiklikten vazgeçilmemesi gerekir.
Mutlaka tüm insanlardan bazıları, aldatmanın farkına da varacaktır. Bu sebepten ötürü tüm insanların sürekli olarak aldatılması mümkün olmayacaktır.
J.J.Rousseau nunda dediği gibi “Doğa, hiç bir zaman bizi aldatmaz, birbirlerini aldatan her zaman insanlardır.
Hoş görüldüğü ortam oyunlarda ve sporda olabilir ancak. Yasam gerçeği içinde aldatmanın de yeri olmamaktadır.
Oysa ki; çocukları da kandırmak ne kolaydır bir kutu şekere balona bir kaç liraya onlara yapılmayacak denilen işler yaptırılmaktadır.
Aldatılmak soğuk bir kelime içinde acıyı da barındırır. Tarafların yaşamını kökten olumsuz sekilde değiştirmektedir.
Aldatma bir kadının ya da bir erkeğin birlikte olduğu insan dışında bir başkasıyla beraber olması şeklinde tanımlanmaktadır.
Alışverişte hile yaparak kötü veya ucuz bir malı iyi diye pahalıya satmaktır. İnsanın kendisine saygısının kalmamasını sağlamaktadır.
Karşısında kının dikkatsizliğinden ilgisizliğinden yararlanarak onun zararına kazanç sağlamaktır. Kötü yola sürüklemektir.
Halkları da insanları da bir noktaya kadar aldatmak mümkündür. İletişimin, bilgi paylaşımının sanayilerle ifade edildiği bir dönemde insanları ve toplumları uzun süre aldatmakta olası değildir.
Bunun için de özgürlükleri kısıtlamak, sansür uygulamak ve insanların susacaklarını sanmak çağı anlayamamaktır.
Her insan aldatılmadan, kendine bir yaşam kurabilecek kadar güç sahibidir. Aldatma kendini başkalarından kurnaz sanmayı getirmektedir.
Aldatmadaki en büyük etkense bilgi eksikliğidir. Gizlemek, aldatmanın ilk adımıdır. İnsan öğrendiğinde hareketlerini değiştirmesine sebep olabilecek bilginin söylenmemesi aldatmayı beraberinde getirmektedir.
İkinci aşama ise temel konudan uzaklaşarak ve gündem değiştirerek farklı noktalara işaret etmektir. Bunu engellemenin yolu da olaylara mantıksal açıdan bakmaktan geçmektedir.
Demosthenes in dediği gibi “En basit şey insanın kendisini aldatmasıdır. Çünkü insan istediği şeyin gerçek olduğuna inanır”
Özgür Karakaya
ozgur694@hotmail.com