Oktay EROL
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yüzyılın yıkımından iki yıl sonra…

Yüzyılın yıkımından iki yıl sonra…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

Söylemesi kolay; aradan iki yıl geçti! Yapılan açıklamalara göre, ellibin insanımızın yaşamını yitirdiği yüzyılın yıkımı depremin acıları unutulmadı! Koca kentlerin, yüksek betondan yapılarının altında can verenlerin çığlıkları günlerce anlatıldı, dinleyenlerin gözleri doldu, yürekleri acılandı! Kıştı, hava soğuktu, kimi kentlerde kar/ kimi kentlerde sağanak yağış altında yakınlarını arayanların bekleyişleri “dün gibi” gözlerimizin önünde…

Bir televizyon muhabirini anımsıyorum… Yıkımın ikinci günü, araçlarını bir kilometre geriye bırakmışlardı, kalacakları yerin bir kilometre ileride olduğunu söylüyordu! Yollar çöken apartmanların molozlarıyla kapanmıştı! Araç geçecek gibi değildi! Moloz yığınlarının altından seslerin geldiğini, “kimse yok mu” diye sorulduğunu, “ben buradayım, sesini duyuyorum” diyemediğini anlatırken arkasını dönmüştü televizyon muhabiri gözyaşlarını gizlemek için! Ekran başında izleyenler kıştan/ soğuktan/ kardan değil “yaşananlar karşısında” dona kalmıştı!

***

Günlerce süren arama/ kurtarma çalışmaları sürecinde “yaralar sarılacak” denildi, “dayanıklı konutlar yapılacak” denildi, “bir yıl içinde yıkılanların yenisi sağlanacak” denildi… Daha çok şeyler de söylendi, anımsayın… Evleri yerle bir olanların kimine çadırlar, kimine konteynırlar verildi… Yardıma koşanlar vardı, aracının bagajını temel gıdalarla doldurup yıkım alanında dağıtanlar vardı, gönüllü arama/ kurtarma ekiplerine katılanlar vardı, yaraları sarmak için koşanlar vardı…

Her olayda, her sorunda, her çıkmazda olduğu gibi yüzyılın yıkımı deprem sürecinde de “suçlu” olanları aklama yarışı başlamıştı! “İmar affını” kim çıkarmıştı, depremin hemen öncesinde televizyonlarda gösterilen “kaçak yapılara imar affı” denilen sapkınlık neydi? İşin o boyutunu tartacına alan olmadı, alanlar da sözlerini dinletemedi…

***

Evet, iki yıl geçti aradan… Yıkım, süreç öncesi/ yaşanan an/ sonrası diye üç aşamada değerlendiriliyordu. Öncesinde oturulan konutun yaşı hangi malzemelerden yapıldığı, depreme dayanıklılığı bilinmeliydi. Yapının bulunduğu zeminin özellikleri, sarsıntıya göstereceği tepki, daha önceden kolonlarda çatlaklar olmamalıydı. Ayrıca, yapının var olan deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı kontrol edilmeliydi.

Deprem anında “bilinçli” davranmak, “telaş” yapmamak yaşam kurtarabilir! Bunların “bir anda” öğrenilmesi/ uygulanmasının istenmesi o denli kolay değildi! Ülkemizin “deprem kuşağında” olduğunu unutmamak gerekiyordu! Onun için de ilkokul sıralarından başlayan bir “eğitim” yöntemi izlenmesi gerekirdi! Sarsıntı anında kapalı alanda ya da açık alanda neler yapılması gerektiği uygulamalı biçimde öğrencilere gösterilmeliydi!

Deprem sonrasında yapılacak ilk “iş”, hasarlı yapılardan uzaklaşılmalıydı. Eğer yapı güvenli görülüyorsa elektrik, doğalgaz, su vanaları kapatılmalıydı. Asansör kullanılmamalıydı merdiven yeğlenmeliydi. Daha önceden belirlenen toplanma alanlarına gidilmeliydi. Yetkililerin uyarılarına uyulmalıydı…

***

Geçen iki yıl boyunca bunları bolca duyduk! Bir yapının “nasıl” olması, “nereye” yapılması, hangi “malzemelerin” kullanılması gerektiğini denetleyecek “kurum” yok muydu? Ne diye “konut alacak” olan bunu araştırmaya zorlanır? Bir betondan yapı varsa, bunun sıkı “denetimi” yapılmamışsa, “malzeme” kullanımında uyulmamışsa “neden” yaptırımlar ortaya konmak yerine yurttaş üzerinde durulur? Yapıların alt katlarında alan genişletmek için kolon/ direkler kesilmesine izin verenler/ göz yumanlar yaptıklarının bedeli ödetilmesi yerine “neden” yurttaşın kaygılanması istenir? Tüm bunlar “kimseye güvenmeyin” demenin bir başka anlatılış şekliydi!

Sabah öğrendim! “Bir yılda konut sorununu çözeceğiz” denilmesine karşın, daha yüzde otuzbeşi verilebilmiş! Şu an bile kentlerde yaşayanların yarısından çoğu ya konteynırlarda ya da kentlerinden uzakta yaşamlarını sürdürüyormuş! Bunları düşünebiliyor musunuz, öyleyse acıyı unutamazsınız! 050225

 

 

 

 

Yüzyılın yıkımından iki yıl sonra…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin