CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, sokak hayvanlarının uyutulmasına ilişkin yasa öneresine tepki gösterirken “burada sokak hayvanlarının katliamını değil yaşamı, yarını, çiftçiyi konuşmalıydık” dedi. Aslında yirmiiki yıl sonra gündeme getirilen “sokak hayvanlarına ötenazi” konusunun “algı” mı olduğunu sormuştum, birkaç gün önce! Sokak hayvanları geçtiğimiz yıllardan daha da mı hırçınlaşmıştı, daha da mı saldırganlaşmıştı, daha da mı zarar verir duruma gelmişti; hayır!
Bugün olduğu gibi “sokak hayvanlarını” desteklemeye çalışan havan sevenler dernekleri geçtiğimiz yıllarda barınaklarını, kısırlaştırılmalarını, doyurulmalarını istiyordu! Sokaklarda, kırsal bölgelerde yaşam alanı bırakılmayan köpeklerin başı/ boş gezmelerine, insanların tekmelerle/ sopalarla saldırmalarına, aç bırakılmalarına, ilgisiz kalışlarına tepkilerini geçmişte de “hep” gösterdiler! Peki, ne oldu da bugün “bizi merhametsizlikle suçlayamazsınız” denilerek “ötenazi/ uyutma” ile katledilmeleri konuşuluyor; hem de emeklilerin aylıklarından, asgari ücretten, açlık sınırından, üreticinin sıkıntısından, kevgire dönmüş eğitimden, yaşam zorluğundan daha çok?
***
Elbette “sokak hayvanları” da konuşulur, “kadınların soyadı kullanma” tasarısı da konuşulur; ancak bundan daha çok yurttaşlar için “daha yaşamsal” olan doymaları, üretmeleri, yaşama tutunmaları, eğitimi, gelecekleri konuşulması gerekirdi! İnsanlar birbirini anlamakta zorlanıyorsa, sokak hayvanlarına karşı tekmeler savuruyorsa, erinç tartışılıyorsa, toplumsal psikoloji bozulmuşsa, isteklerine ulaşamıyorlarsa, yaşayamıyorlarsa “asıl” konuşulması gerekenler bunlar olmalı!
Sokağa çıkıyorsunuz, kasapta beşyüz liranın altında olan etin ederinin markette bin lira olduğunu görüyorsunuz! Bundan birbuçuk iki yıl önce market raflarında iki/ üç liraya satılan çikolataların otuzbeş/ lirayı zorladığına tanık oluyorsunuz! Özellikle yüzyılın yıkımı şubat depreminden bu yana insafın/ hakkın/ insanlığın/ hoşgörünün/ duygudaşlığın ne denli yıpratıldığına yaşıyorsunuz! Toplum dinamiklerinin korunması için bunlar da konuşulmalıydı!
***
Firmalarından boy boy “tarımsal üretimde Avrupa birincisiyiz, birçok üründe dışsatımı artırdık” sevinçleri geliyor! “İktidarın” attığı her adımı övmekle “ödevli” yapılardan başka sevinen yok! Demek ki, “onların” dışsatımı artmış, demek ki “onların” kazançları katlanmış! Tarım sektörünün gerek Adana yöresinde, gerekse yurdun diğer bölgelerinde üreticilere yaşatılan zorluklar anlatmakla bitmiyor!
Hububat ya da diğer ürün ekimi yapanlar belirlenen taban ederinden, narenciye ile uğraşanlar döneminde satamadıkları ürünlerinin bugün “bedeli” ölçüşemez duruma gelmesinden, çiftçinin toprağını ekmekle/ ekmemek arasında bocalamasından kimsenin “kaygısı” yok sanki!
***
Dargelirlilerin geçimi, Tüik’in yaşanan enflasyonu yansıtmayan verileri, tarımın/ hayvancılığın dışa bağımlı duruma gelmesi, son müfredatla yetişecek öğrencilerin “yaşam bilgisi”, sorgulanması gereken toplumsal “ahlak yapısı” üzerinde durulmasından çok, “sokak hayvanları” gündemde tutulacak, mecliste günlerce “sokak hayvanları” konuşulacak!
Şunun altını çizeyim: bu “iktidarın” yirmiiki yıllık sürecini düşündüğümde, “hiçbir konuda” güven vermiyor bana; hep tuzak, hep kumpas… Buna karşın “iletişimi” kendileri bırakmak isteseler bile, “muhalefetin” yurttaşa “iktidar yüzünü” gösterebilmek için bırakmaması, özenle üzerine gitmesi gerekiyor! Ayrıca bu yerel yönetimlerin CHP’ye geçmesinin ardından, “iktidarın” yurttaşla belediyeleri karşı karşıya getirme kumpasından başka bir şey değil! Barut haklı! Sokak hayvanlarının katliamını değil yaşamı, yarını, çiftçiyi, eğitimi, suyu konuşmalıydılar; ancak “iktidar” bu, olması gerekeni değil/ algı yapılacaklara önem veriyor her zaman olduğu gibi! 250724