“Her şeyi” bilenlerden oluşan grup, CHP’yi baskı altında tutmak için tüm güçlerini kullanıyor! Önce bir yılı aşkın süre önce yapılan kongrede “eksiklik, kusur, leke, ayıp” var diye izlencelerinde geniş yer vererek tartıştılar, şimdi de cumhurbaşkanlığı adaylığı için yalnız Ekrem İmamoğlu’nun imza sayısını bulmasının “demokrasi anlayışı” ile çeliştiğine ilişkin söylem içinde yer aldılar!
Ülkenin sorunları bitti; Chp tartışılıyor, Chp’nin adayı tartışılıyor! Beklenen kış geldi, Adana bile karşı dağlara yağan karların etkisiyle soğuk günler yaşıyor! İnsanların nasıl ısındıklarını düşünmek, nasıl doyduklarını sorgulamak akıllarından geçmiyor! Bıraksanız da parti içinde durumu çözseler, bıraksanız da özeleştiri yapma fırsatı bulsalar, “iktidar” da yurttaşın temel sorunlarına odaklansa olmaz mı? Ülkede yaşanan yoksulluğu da biliyorsunuz, yurtdışı olaylara da egemensiniz, komşu ülkelerin çıkmazlarını da izliyorsunuz, “on günde çözülecek” denip de geçiştirilen otel yangınını unutmayı da seviyorsunuz, yılın ilk ayında küçülen asgari ücretle emekli aylıklarının alım gücünün erimesini de içinize sindiriyorsunuz; ülkenin sorunu Chp’nin kongresi ile İmamoğlu’nun adaylığı…
***
Yıllardır her seçim öncesinde yaşadığımız “hızlanan hizmetler”, gidilmeyen yere gidilip seçmenin gözünü doyurmalar, elektriksiz köylere elektrikle çalışan ürünler dağıtmalar, sözler vermeler… Diğerlerini bir yana bırakın, köylerde muhtarlık için bile çeşitli hediyeler dağıtıldığı dilden dile dolaşır! Chp kongresinde olup/ olmadığına ilişkin bir şey söyleyemem; ancak “eksiklik, kusur, leke, ayıp” varsa herkes için ayıptır! Oyunun yönünü “çeyrek” karşılığında değiştirmek de, “hediye” karşılığı yanında durmak da, “çocuğuna iş sözü” alarak çalışmak da, aday olmaması için “paraya” boğmak da ayıptır!
Chp’nin ilerleyen günlerde yapacağı önseçimde neden “tek aday” Ekrem İmamoğlu? Ülkenin yapı taşının oluşmasına öncülük yapan bir partiyi böylesine “sığ” düşüncelerle eleştirmeye kalkışanlar “önce” gönül verdiklerini söyledikleri partilere bakmalılar! Genel başkandan tutun, il örgütünün başına gelecek isme değin “tek adaylı” değil midir? İmamoğlu’nun karşısında bir aday olması elbette iyi olurdu; ancak olmadı diye, ikinci bir isim “aday olma” sayısını bulamadı diye “demokrasi anlayışı” ile çeliştiğini söylemek asıl “demokrasi anlayışından” uzak olmaktır!
***
Ekrem İmamoğlu’nun önseçime “tek aday” olarak girmesinden yalnız “iktidar” savunucuları değil, parti içerisinde kendilerini “muhalif” olarak isimlendirenler de tedirgin! “İktidarı” anlıyorum; yirmiüç yıldır girdiği tüm seçimlerden utkuyla çıkmasına karşın, bir İmamoğlu karşısında “seçim” alamamanın sancısını yaşıyor! Çok umutlu olmasına karşın Muharrem İnce’yi, beş birbirine benzemezle oluşturduğu birliktelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nu geride bırakırken, İstanbul’da İmamoğlu’nun karşısına “iktidarın” güçlü isimleriyle çıkmasına karşın başarılı olamadı! Bu yönüyle İmamoğlu’nun önüne engeller çıkarmasını anlıyorum!
Peki, parti içindeki “muhaliflere” ne oluyor? İmamoğlu, Chp’nin iki dönemdir İstanbul Anakent Belediye Başkanı… Bir çocuğun söylediği “her şey çok güzel olacak” sözünü sloganlaştıran bir isim, üstelik “iktidarın” korkusu… Her şeyden önemlisi de Kılıçdaroğlu’nun “bugüne” taşıdığı bir isim…
***
“Her şeyi” bilenler daha çok konuşacak, İmamoğlu’nun önüne çok dikenli çalılar, cam kırıkları, betondan kalın duvarlar çıkaracaklar biliyorum; ancak yararı olmayacak! Genel Başkan Özgür Özel’in “İmamoğlu’nu yenmek için beş siyasi yasak soruşturması açtılar, altıncıyı da diplomayla açtılar ama altı ok kazanacak, Ekrem İmamoğlu kazanacak, Türkiye kazanacak” sözünü de anlamlı buluyorum… 220225