Oktay EROL
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ne bu şiddet ne bu sokaklar…

Ne bu şiddet ne bu sokaklar…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanlar özlem hastası oldu! Sokaklarda yürünmüyor ki eskisi gibi! Nasıl yürürsünüz ki? Yayalar için ayrılan kaldırımlar işyerlerinin egemenliğinde gibi… Bir ayağınız yolda, diğeri kaldırımda, kimi zaman havada salındığınız bile oluyor! Kime ne diyebileceksiniz ki? Cam vitrinden içeri uzanan bakışlarınıza nasıl karşı koyuluyormuş bir görün! “Kaldırımı neden ele geçirdiniz” mi diyeceksiniz, bırakın kaldırımları işyeri önünde dubalara bile denk geliyorsunuz “aracınızı park edemezsiniz” der gibi!

Yürünebilseydi kaldırımlarda, kısa süreli parklara izin verilebilseydi olmaz mıydı? Olmaz! Herkes burnundan soluyor, üstelik sesleri birkaç oktan yukarıda! Adına “kent yorgunluğu” adı verilmiş; kentler yoruyor gibi insanları! Neler yaşıyorlardı, nasıl bir psikolojiyle güne başlıyorlardı, koşuşturma karşılığında nelere ulaşamıyorlardı, neleri yaşayamıyorlardı, nelere açlıkları vardı; dinletemiyorlardı!

***

Hepiniz görmüşsünüzdür… Trafikte, siparişini zamanında ulaştırmak için araçların arasından kayar gibi giden motor kuryelerin içinde bulundukları kaygı kimler biliyor? Ya da motor kuryenin hızla yanından geçtiği aracın kaygılarını… Küçük bir kaymanın dayanılmazlığını kimler yaşamamıştır! İşte o an içlerinde birikmiş olan tüm “şiddet” kimlikleri gün yüzüne çıkıyor! Biri “neden yanımdan hızla geçtin”, diğeri “neden yolumun önündesin” kavgasına hazır!

Birini gördüm; araçlar birbirine sürtmemek için çabalarken, motor kuryenin zamanında siparişi yerine ulaştırmak için verdiği çaba sonucunda, “aracımın aynasına neden değdin” diye, aracını kuryenin üzerine kırıyor biri… Biraz ileride park etmiş araca dek sürükleyip/ oracıkta sıkıştırıyor! Adına ne derseniz artık… “Ne bu şiddet ne bu sokaklar böyle” dedirtecek olaylara tanık olmamak olanaksız!

***

Özlem hastası oldu insanlar sokaklarda da çalışma alanlarında da! Neden böyle olduk ki? Uzmanlar “kent yorgunluğu” diyor ya adına; işin kolayına kaçarak! Bir de bireyler “kuralları ben belirlerim” anlayışındaymış uzman görüşlerine göre! Özellikle büyük kentlerde bir yandan trafiğin, bir yandan iş stresinin, bir yandan herkesin yarışarak koşuşturmasından dolayı dayanılmazlıklardan kaynaklanıyormuş yaşananlar! Öfke kontrolu zorlaşıyormuş bir de…

Anlaşılmayan şu: uzmanlar, trafikte “öfkesini bastıramayanların belirlenip, gerekli önlemler alınmadıkça, şiddet olaylarının sayısı artar” anlayışında birleşmişler! İnsanlar “neden” öfkeli, “neden” şiddet yanlısı; hiçbir önemi yok gibi…

***

Kış günleri yaşıyoruz! “Kazancı geçimine” yetmeyen yurttaşların bu aylarda evlerine gelen doğalgaz/ elektrik faturalarından, markette alamadığı temel ürünlerden, emeğini vererek çalıştığı işle yaşayamayanlardan kimsenin haberi yok kanımca; olsa da umursamaz! Yaşanan zorluklar akıldan çıkacak gibi değil oysa! Evinde, işinde, yürüdüğü yolda aynı “öfke” içinde! Yokluktan/ yoksulluktan kaynaklanan “öfkenin” nasıl bastırılacağı konusunda bildikleri de olmalı uzmanların!

“Yaşanan olay yalnızca bir trafik tartışması değil, ağır bir suç!” öyle olmalı! Suçun karşılığı “yatar çıkarım” olmamalı ama! “Temel sorun” neyse onun üzerinde yoğunlaşılmalı! “Öfkenin” nedenleri belirlenmeli/ çözülmeli “yatar çıkarım” diyenler “şiddetten” uzaklaşmış olmalı! “Güzel günleri”, sokakta rahatça yürümeyi, yolculuk yapmayı, duygudaşlık kurabilmeyi özleyenlerden olması sağlanmalı! Başka bir yolu da yok bunun!100225

Ne bu şiddet ne bu sokaklar…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin