Günler öncesinden yurdu etkisi altına alan soğuk havalar, Adana’da etkili olmaya başlıyor! Daha geçen hafta bir pantolon bir gömlekle sokağa çıkanlar, artık gömlek üzerine bir şey almak zorundalar! Eğer varsa köşede/ bucakta geçen yıldan onunla, eğer yoksa da “aşım gücü” varsa pazardan/ giyimciden almak zorunda; ısınmanın/ korunmanın/ tutunmanın başka da yolu yok ki!
Kış ayları yaklaşırken “dert” bir değil ki; saymakla da bitmiyor! Yoksulun/ yoksulun düşmanı! Pencerenin kırk camı değişecek, sobaya odun/ kömür alınacak, kalın giysiler sağlanacak, yatakta battaniye olması zorunlu… Hangisine yetebilecekse, hangisine alım gücü olabilecekse artık…
***
Adana “yoksul kentidir” demiş biri! Soğuk kış ayları az, sıcak/ ılık olan aylar uzun ya; sanki yoksulun karnını doyuracağı olanaklar varmışçasına! Herkes medya fenomenlerinin “kolay kazancı” gibi sanıyor yaşamı! Sanki her şey o denli kolay! Adana’nın verimli toprakları var, üretimi var, çalışacak insan gücü/ becerisi var; ancak yurdun en yoksul kentlerinin başında geliyor!
“İktidarı” baştan, ardından “muhalefet” sözcüleri bağırır durur, Adana’nın sorunlarını çözeceklerini gırtlakları yırtılırcasına anlatırlar; sonuç ortada! Adana’nın en önemli tarımsal ürünlerinden narenciye üreticileri bahçelerindeki ağaçları söküyor ürünü satamadıkları, yeni yıl için de masraflarını karşılayamayacakları için! “İktidardan”, yakınlarında olanlardan gelen yanıt belli; bu yıl üretim bolmuş, dışarıya satılamıyormuş, var olan istemle de ancak fiyat böyle oluyormuş! Bir ürünün elde ediliş masrafları göz önünde bulundurulmadan, çok altında bir fiyatlandırma yapılabilir mi?
***
Bizde böyle! Yurttaşın, üreticinin, tüketicinin canı isterse; bu sistem böyle işliyor! Çok düşük harcamalarla elde edilen bir ürün üç/ beş/ on katına satılabilir, demek bu! Yeter ki alıcısı olsun, yeter ki pazarda etkilisi olsun! Biliyorsunuz, en çok kar payını bankacı kadın önermiş “futbolcu doymazlara”, bire üç demiş, sonra da biri bile vermemiş! Birinin dolandırmaya, diğerlerinin dolandırılmaya uygun olduğu tüm koşullar oluşturulmuş; geçinemeyen asgari ücretlinin, emeklinin, dargelirlinin, kış aylarının zorlulukları aşmaya çalışanların gözüne sokarcasına, en anlaşılır bir dille/ üstelik çok elden “dolandırıcılığın” incelikleri her yerde şimdi!
Öyle değil işte! Bu yurdun insanının birçoğunun önüne tüm “varlığınızı” koysanız dönüp bakmayacak öyle çokları var ki! Bu toplumda “neden” bazı değerler ayakta, sürdürülmesi engellenemiyor, deniyor ya; eli kazancından başkasına değmeyen, sineği bile öldürmemek için konan yerini örten bir kitlenin var olduğundan! Onlar ne bire beş almayı bilirler, ne de kazançlarını saçlarına lüle yaparak ortalık yerde hava atmaya kalkışırlar; hem yapmazlar, hem de yapamazlar!
***
Daha önce şunu yazdım: politika cambazları, sözünü yerine getirmeyen yöneticiler, yurttaşın tek gücü olan “oyunu” alırken her yöne evrilen “politika Zennübeleri” olmasa, “inanın”; her şey şu an olandan daha iyi ilerler, her şey daha güzel olur! İnsanların yaşadığı sıkıntıların da, anlaşmazlıkların da, şiddetlerin de, yoksullukların da “tek nedeni”, var olan sistemi yönettiklerini ileri sürenler!
Birkaç ay sonra bir seçim yapılacak! Yerel yönetimler harır harır sokakları temizliyor! Asfalt kapladıkları yolları, döşedikleri taşları billboardlara taşıyorlar sanki başkasının göreviymiş gibi bunlar! Yeniden kış ayları geldi, sobasını yakamayanlar var, ısınamayanlar var, geçinemeyenler var haykırın istediğinizce; duymuyorlar! Yine tabandan uzak listeye girme yarışındalar! Adana bu saatlerde güneşli, gölgesi soğuk, evlerin için ısınak olmadan oturulacak gibi değil; emekliyi düşünüyor musunuz?
