Kendilerini şakacı bulan, sözlerinin yanlış anlaşılmasını istemeyen, aslında bir “kötü” düşünce taşımadığını söyleyenlerin bırakamadıkları bir davranışları vardır… Evlerine konuk oldukları ya da evlerine konuk ettikleri tanıdıklarının çocuklarını köşeye çekerek, “haydi söyle bakalım, anneni mi çok seviyorsun, yoksa babanı mı” diye sorarlar! Çocuklar, bu ayrımın neden yapıldığını, neden birilerinin buna merak sardığını anlamazlar başta… Ancak soru birkaç kez gelince de “ikisini de” diyerek uzaklaşırlar!
Bu kendilerini şakacı bulanlar yalnız çocukları değil, kimi zaman büyüleri de köşeye sıkıştırırlar… “Söyle bakalım, kızını mı daha çok seviyorsun, yoksa oğlunu mu” sormaktan uzak durmazlar. Bir de çoğu zaman kendilerini örnek göstererek, “kızımı” ya da “oğlumu” ya da “beş çocuktan” diyerek birinin adını vermekten de çekinmezler! Ancak kimi zaman, beklemedikleri bir yerde “olur mu, onlar benim canlarım, nasıl birini diğerinden ayırırım, saçmalık bu” diye tepki gösterenler de olur!
***
Medyada koca koca adamlar çıkmış Chp’li seçmene soruyor… “Ekrem İmamoğlu mu, Mansur Yavaş mı?” Soruyu komik bulanlardanım! Nelerini tartıya koyacaksın? Partili olup olmadıklarını mı, iyi çalışıp çalışmadıklarını mı, cumhurbaşkanlığı koltuğuna layık olup olmadıklarını mı, ülkeyi rahatlatıp rahatlatmayacaklarını mı, bugüne değin ortaya koyduklarını mı, “ikna” etme güçlerini mi?
Parti bir karar aldı, çıkacak adaylar arasından kayıtlı üyeler seçsin denildi, Ekrem İmamoğlu adaylığını açıklamasına karşın Mansur Yavaş yeri/ zamanı/ günü değil diyerek aday olmadı! Özgür istençlerine kelepçe takıp, olacaksın/ olmayacaksın deme hakkı olmamalı hiçbir kimsenin; bu gelişmelerden sonra “İmamoğlu mu, Yavaş mı” sorusu kendini şakacı bulanların “onu mu, bunu mu seviyorsun” demesine benzedi! Uzatmasanız mı artık, başak işlere mi yoğunlaşsanız, mevsim kış/ ısınamayan insanlar var oraya mı yoğunlaşsanız…
***
İmamoğlu ile Yavaş’ın Chp tabanından geldiğini hiç kimse düşünmüyor kanımca… Partiye yıllarını vermiş/ bir çok alanında “ses vereni” olmuş Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar’dan, önceki dönem İzmir Anakent Belediye Başkanı Tunç Soyer’den, Mersin Anakent Belediye Başkanı Vahap Seçer’den söz etmiyoruz… “Benim memurum işini bilir” diyen Anap içinde pişen İmamoğlu’ndan, altmışsekiz kuşağına ilişkin iyi düşünceler taşımayan Yavaş’tan söz ediyoruz!
Bugünkü politik ortamda ne İmamoğlu ile Yavaş Chp’siz seçim alabilirdi, ne de Chp İmamoğlu ile yavaş dışında İstanbul’la Ankara’da bu başarıyı yakalayabilirdi! Şimdi Chp’li seçmene sorun, “İmamoğlu mu, Yavaş mı?” Ne demesini bekliyorsunuz? Bu sorunun yanıtını arama telaşına düşen, kendini Chp’li olarak tanımlayan kim varsa “politik düşüncesini” gözden geçirmesi gerektiği kanısındayım!
***
Dün dediğim yerdeyim: Ekrem İmamoğlu’nun aday olması yerinde bir karar olacaktır; eğer izin verilir de, soruşturmalar son bulur da, adaylığının önündeki dikenli çalılar/ cam kırıkları/ kalın duvarlar örülmezse bu gelişmelerden dolayı ülke rahatlayacaktır!
Medyada, sosyal platformlar da “İmamoğlu mu, Yavaş mı” sorusunu kaşıyarak alanı bulandırmaya çalışanların “algı” kurguladıklarını da unutmayalım! Aslında böyle bir soru kimsenin “gündem sorusu” değil! İmamoğlu uzun bir süredir “aday” konumunda! Bir yandan İstanbul’un sorunları üzerine projeler geliştirirken, bir yandan da ülke sorunlarına ilişkin açıklamalar yapıyor! Şakaya gelecek bir konu değil bu; anlayın artık! 240225
