Geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Adanalı şarkıcı- söz yazarı Ferdi Tayfur, çevresinde yaşananlara tepki gösterirken “bir yanım cehennem bir yanım cennet/ bir yanda yokluklar bir yanım hasret/ yaralı gönlümde koptu kıyamet/ durdurun dünyayı başım dönüyor” diyor! Gemisini kurtarana “kaptan” anlayışından, bal tutana “parmak” yalatılmasından, kaz gelecek yerde “tavuğun” harcatılmasından yorgun düşmüş olmalı ki “durdurun dünyayı başım dönüyor” diyor.
Bizim kuşak “durdurun dünyayı inecek var” diye yorumlardı! Baş döndürüyor olaylar, hangisine kafa yormak zorunda olduğuna karar veremiyorsun! Hepsini birden yok saymak, “birbirinizi yiyin/ bitirin” demek de gelmiyor değil içinizden; onbinler ödeyerek aldığınız televizyonu her açmanızda ekranınızda beliriyor, sizin için çaba harcıyormuş gibi yapsalar da hep zarar veriyor/ hep ekmeğinizi azaltıyor/ hep değerlerinizi bozuyor/ hep yaşamınıza hançer saplıyorlar! “Durdurun dünyayı” demeyi zorluyorlar!
***
Günlerdir konuşuluyor; konuşanlar öyle olmasa, her işleri demokratik koşullarda yürüse “tamam, doğru söylüyorlar” diyeceğim de, böyle yapmış olursam salt kendimi kandırmış olurum! Tüm yaşananlara karşın ülkenin “en açık” partilerinin önünde yer alır Chp! Yurdun kurucu partisidir, kuruculuğun tarihidir… Şimdi deniyor ki, Chp “eksikli, kusurlu, lekeli, ayıplı…” Ortaya koydukları “çıkar kazandırma” gerekçelerini kendileri açıktan yapıyor, seçmenleri/ delegeleri ödüle boğuyor, başka partilerden transferlere yönetimde yer veriliyor… Bunlar “eksik, kusur, leke, ayıp” değil sanki…
“Eksikliyi, kusurluyu, lekeliyi, ayıplıyı” savunuyor değilim! Kuruluş süreçlerinde gittikleri her yerde verdikleri sözleri unutup, “eksikli, kusurlu, lekeli, ayıplı” olduklarını unutanlara tepki gösteriyorum! Chp’de, ileri sürülen “suçlar” oluşmuş mudur, denildiği gibi anti-demokratik girişimler gerçekleşmiş midir bilmiyorum; varsa böyle bir durum hesabını vermeliler! “Bir yanım cehennem bir yanım cennet/ durdurun dünyayı başım dönüyor…”
***
Bir de Ekrem İmamoğlu konusu var! Üniversite diplomasının “sahte” olduğu yönünde, özellikle “iktidara” yakın olan medyada akıl almaz biçimde yayınlar yapılıyor! Birçoğunun geçmişlerine bakın… Okul yıllarında cemaatle iş birliği içinde olduğunu, sosyal medya üzerinden cemaate övgüler yağdırdığını, Ergenekon yargılamalarında ağızlarından ballar damladığını göreceksiniz!
Bugün, o dönemde üniversite ya da KPSS ya da diğer sınavlarda başarılı gösterilenlerin aslında “hak etmeden” kazandı gösterildiklerini söylemeyen yok! İmamoğlu’nun diploması “sahte” mi? Tamam, gereken yapılsın da, sınavlarda “başarılı” olmamalarına karşın kazanan kim varsa “onlar” için de gereken yapılsın! Örneğin, Kpss’de yüksek not alıp da kazanamayanların yerine işe alınan “düşük” puanlılar için de gerekenler yapılsın! Örneğin, haksız yere “kazanç” sağlayan kim varsa, kim “yakınım” diyerek derece almasını sağlıyorsa, kim kendine yakın firmaları koruyor/ destekliyorsa “onlar” için de ne gerekiyorsa yapılsın! “Bir yanım cehennem bir yanım cennet/ durdurun dünyayı başım dönüyor…”
***
Herhangi bir konunun, özellikle toplumu etkileme gücü olanların konuşulmasında sakınca görmüyorum! Ancak bir şey var ki, konunun işlenmesi kadar, konuyu işleyenlerin taşıdıkları özellikleri de önemsiyorum! Televizyon ekranlarında saatler boyu konuştuklarını izleseniz, “can sıkıcılığından” başka bir iz taşımadığını görüyorsunuz! Son günlerde “kardeş Suriye lideri” dediklerini rafa kaldırdılar nedense! Üstelik “kardeş Tramp” demeyi de bıraktılar! Geriye bir Chp kalıyor, bir de İmamoğlu; son bir yılda yurttaşın içine sürüklendiği çıkmazı değil de yaşadıklarını unutamıyorlar! “Bir yanım cehennem bir yanım cennet/ durdurun dünyayı başım dönüyor…” 260225