Bazı karşılaştırmalar çoğu zaman yorucu gelir bana! Neden gerekli bulunur, neden gündemin odağında korunur, neden günlerce tartışma konusu yapılır anlamakta zorlanırım! “O bir dönemdi” dense, “o dönemin” eksiklikleri “neler” görüldüyse çözüm yolları aransa daha iyi olmaz mı? Hem herkesin yapacak işleri var; yaşama tutunabilmek için çalışacak, yeni bilgiler edinmek için araştıracak, ay sonu faturalarını ödeyebilmek için çözüm arayacak, çocuğunun okul masraflarını hazırlayacak, mutfakta kaynayan kazanını dolduracak, yarım kalan yazısını bitirecek…
Yok öyle olmuyor! “Yıkılan güreşçinin oyuna” doymaması gibi, politikada yitiren de konuşacak duracak! Kendi döneminde sanki “ödüllük” eylemler içinde bulunmuş gibi, “gelişi” demokratik anlayışa uymuş gibi, “arkasında duran” yurttaşa “gün yüzü” gösterebilmiş gibi, seçmenini “iktidarın” imlisi yapmamış gibi gündemde “adı konuşulsun” diye didinecek! Daha mı iyi oldu şimdi?
***
Önceki dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyorum… Genel Başkan olduğu süreçte partililer destek vermedi mi, görevi sürecinde “her seçim” yitirmesine karşın arkasında durulmadı mı, “tıpış tıpış oy vereceksiniz” diyecek denli parti çizgisinden uzaklaşmasına karşın birçok seçmen “benim partim” diyerek oy vermedi mi, cemaatçileri/ laiklikle sorunluları parti listesine almasını bile “halı altına süpürüp” sessizliği yeğlemedi mi?
Geçmişi değiştirebilir misiniz; hayır! Ancak geçmişte yaşananları anımsayarak, “aynı yanlışları” yapmazsınız! “Aynı yanlışları” yapmamak için uğraş verirsiniz, uğraş verilmesini sağlarsınız! Öyle olmamış ama, geçmişten yapılan yanlışlardan “ders” alınmamış ki, Kılıçdaroğlu sorularını yanıtladığı televizyon kanalında “Cumhur İttifakı yerinde duruyor kendisini güçlendiriyor, Millet İttifakı ne halde? Darmadağın, bunun sorumlusu CHP” diyor! Diyorum ya, “bu tür” yaklaşımlar yorucu geliyor bana! Beş birbirine benzemezden, “hançer” söylemini politika dağarcığına kazandan, binde bilmem kaçlık oyuyla onca milletvekiline sahip olup/ ardından da “anamızın sütü gibi helal” diyenlerden söz ediyor!
***
Parti kurultaya gitti. Diğer partilerde “pek” görülmeyen biçimde “adaylar” ortaya çıktı, yarıştılar, içlerinden biri kazandı! Kemal Kılıçdaroğlu dönemi bitti, Özgür Özel dönemi başladı! Demokrasiye, seçmenin istencine inanan “sonucu” benimsemesi gerekmez miydi? Sosyal medya üzerinden “adı bilinmedik” birçok hesap olumsuz paylaşımlar yaptı, o günden bugüne dek! Yaralayıcı sözler yayıldı!
Tüm bunlara, tüm bunların “edilgen/ yazgıcı/ karalama” çığlıklarına karşın aradan bir yıldan uzun zaman geçmiş, yeni yönetim yaşadığı “ilk” seçimde “beklemedikleri” bir başarı göstermiş, kendinde olan belediyelerle birlikte, “iktidarın” elinde olan birçok belediyeyi de listesine eklemiş! Biraz olsun yapıcı/ kırıcı olmayan yaklaşımlar gösterilmesi gerekmez miydi? Yok; at çamuru, izi kalsın!
***
Kılıçdaroğlu ya da Özel dönmemi diye karşılaştırmak değil amacım… Ancak Kılıçdaroğlu “dönemini” doldurduğunu artık anlasın, çevresini saranlara hem umut vermesin, hem de onların “çılgın” istemlerinin karşılığı olmadığını kanıksasın! Özel döneminin “eksiği/ yanlışı” varsa aransın/ uyarılsın; partinin danışılanı olsun, seçmenin “yeni” içinden çıkılmaz sorunlar yaşamaması için çaba harcasın!
Yitiren/ kazanan kavgasından ötürü seçmenin çektiği kaygı, yaşadığı acı, içine sürüklendiği çıkmazlara “yenisinin” eklenmesine izin verilmesin; yeter ama, yurttaşı çok yordunuz! 120225