“Muhalefet”, yirmiüç yıldır süren “iktidar” gücünün artık sona ermesini, bunun için “muhalefet” olarak çalışmalar yaptıklarını, yurttaşı “çok iyi” dinlediklerini, yurttaşın “doyumsuzluklarını” bildiklerini, en önemlisi de “tüm bunları” kendilerinin çözeceklerini ileri sürüyorlar ya; peki, bunca “şeyleri” söylemelerine karşın bana neden inandırıcı gelmiyor, neden içimden “bu kez başaracaklar” sesi yükselmiyor, neden?
Geçmişte olduğu gibi “eksiklerini” görmek istemeyen, eleştirileri göz önünde tutmayan, “kral çıplak” diyeni azarlayan, bilmediği konuları biliyormuş gibi yapan, bu yurdun “kurtuluş savaşı” izlerini taşıması gereken söylevlerden uzak duran, Türkçe’nin arasına Osmanlıca sözcükleri karıştırmayı ayrıcalık sayan, “iktidarı” kırmamak için çalıyı dolanan “politikayla” özlemlere ulaşılmaz böyle!
***
Geçtiğimiz yıllarda Kemal Kılıçdaroğlu’lu yıllar yaşadık biliyorsunuz! Dediklerini “bilgiye” dayalı olmadan konuşan, gideceği yurtdışı gezilerine hazırlıksız çıkan, ne olduğunu şimdi bile anlamakta zorlandığım “helalleşme” adı altında “geçmişi” yadsıyan davranış sergileyen, “iktidardan” kopan/ birbirine benzemez “sistem atıklarıyla” oluşturduğu birlikteliği “başlarda” bir şans olarak düşünmüş olsam da ilerleyen aylarda içini “kirli paylaşımla” doldurduğu ortaya çıkan bir Chp genel Başkanıydı!
Şimdi kimi çığırtkanları “geri dön, bizi yalnız bırakma” çığlığı atıyor biliyorsunuz! Kim, nereye, neden “yeniden” gelecek anlamıyorum! Bir süreç Kılıçdaroğlu’na verildi, her ne denli eskiyle “helalleşme” adı altında söylev vermesine karşın, günün politikasından/ politikacılarından/ olaylarından uzaktı! “Ben iktidarla konuşmam” dediğini bilmeyen var mı? Neden konuşmuyor, biri anlatsın. Anlaşılmaz, güvenilmez bir “iktidar” olabilir karşınızdaki; ancak bu ülkeyi yöneten de o, onun için bu yurdun yurttaşının sorunları için buluşup konuşulmalı, “iktidarın” ne dediği halkla paylaşılmalı ki “kimin” ne yaptığı bilinsin! Ne oldu? Koca yıllar, “birbirinin arkasından” söyledikleri sözlerle eridi gitti! Yurttaş, yurttaşın sorunları, yoksulluğu tek elden “iktidara” bırakıldı! Bunu Kılıçdaroğlu yaptı!
***
Özgür Özel genel başkan olduğunda “daha çok” söz hakkı, “daha çok” bilgi, “daha çok” hak/ insan/ yurttaş/ örgüt sözlerine yer verdi! Denilenlere “inanmak” değildi o süreçte yaptığımız, “dinlemek” zorundaydık! Dönemin işlenen “kucaklayıcı dil” Chp’ye başarı getirdi! Yıllar sonra ilk kez “iktidar” kendini sorgulamaya, “nerede yanlış yaptık” demeye başladı! Yurttaşın yoksullaşmasını görmediklerinin, gereksinmelerini karşılamakta zorlandıklarının, iyi yaşayamadıklarının, tüm bunların nedeni “kendileri” olduklarının bilincinde olmadıkları belli oldu! Sözde; günler süren toplantılar düzenliyorlardı, aralarındaki “günah keçisini” arıyorlardı! Chp ise başarıdan hoşnut!
***
Yerel Seçim öncesi bir yandan emeklinin “açlık sınırı” altında bırakılan aylıkları, bir yandan ücretlilerin yazgılarına terk edilmişliği seçimin sonucunu etkiledi! Bir de elbette Chp’de “ayrı bir ses” yükselmesi de seçim sonucunda etkili oldu! Chp’nin bu başarısı sürecek miydi, yıllardır böyle bir çizgi tutturamayan Chp “elde ettiği gücün” üzerine koyarak büyümek için yeni “yol haritası” çizecek miydi? Tüm yurtta Anıl Tanburoğlu/ Zeydan Karalar eşgüdümünü sağlayabilecek miydi?
Sürecek