Advert
Nafiz ŞAHİN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Siz Hala Kasabalılaştıramadıklarımızdan mısınız?

Siz Hala Kasabalılaştıramadıklarımızdan mısınız?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Muhafazakar yazar, dindar görünümlü kapitalistleri eleştiriyor.

Mücahitlikten müteahhitliğe dönüşenlerin yağı bol bulunca nerelerine sürdüklerini anlatıyor.

Bir yaşındaki çocuğa pırlanta yüzükler, tahtırevanlı düğünler, beş yıldızlı İslami oteller, yatlarda helal şampanyalı doğum günü partileri, daha neler neler…

‘’Sonradan görmenin hızına jeep bile yetişemez’’ sözünün şekille anlatımı…

Yeşil sermayenin hamisi, vasatların iktidarı kendi kültürünü yarattı: Kasabalı kültürü…

O kültür, kasabada yaşayanı değil; köylü saflığını yitirmiş, kültürel arafta kalmışı anlatır.

İçinden ışıklar süzülen yapma çiçektir kasabalı kültürü; yapay, aslından uzak, estetikten yoksun, abartılı…

Üretmeyen, okumayan, yazmayan, gezmeyen, araştırmayan, hurafelerden beslenen, çağdaş değerlerden nasiplenmemiş bir kültür…

Kasabalı kültüründe değer yargıları iflas etmiştir.

Kızının evden çıkmasına izin vermez ama kahvede otururken oradan geçen komşu kızının kıçına bakar, sohbete malzeme yapar…

Zaten kızı da o anda şehre kaçmanın hayallerini kurarken, perde aralığından fingirdeşir.

Kasabalı kültürü, şehrin ışıltısından etkilenip evden kaçtıktan sonra kötü yola düşmüştür.

Günah diye saçını göstermeyenlerin botokslu dudaklarını, pırlantalı gözlük ardındaki makyajlı gözlerini gösterme çabasıdır o kültür…

Kendilerine göre sosyal platform bile buldular: Tik tok…

Orada kurtlarını döküyorlar.

Onlar siyasetçileri keşfetti; siyasetçiler onları… Oy oldular, yağdılar…

Siyaset dili kasabalılaştı; kahve sohbeti kıvamında…

Lacivert takım elbise – beyaz çorap ekürisi gümüş imameli tespih, meclis berberinin saçta bıraktığı tarak izidir kasabalı kültürü…

Cahil görüntüsünden kurtulmak için ciltli kitapları metreyle alıp, salondaki kütüphanede sergilemektir.

Altın yaldızlı mobilyaları, pahalı arabaları; konvoyla gezmeyi itibar zanneder kasabalı kültür…

İşçi devrimini, köylü devrimini bilirdik; çeyrek asır önce kasabalı devrimi yaşadı memleket…

Çeyrek asırdır ülkeyi o zihniyet yönetiyor!

Öyle bir kök saldı, öyle hasar verdi ki; onarıma çeyrek asır yetmez!

Siyasetçi o, bürokrat o, işadamı o; hakim o, savcı o, diplomat o; dekan o, rektör o; seçen o, seçilen o…

Her gördüğünü ister, gözü de doymaz.

Ulaşamadığı olursa aşağılar, murdar ilan eder. Mesela ‘’Elit bunlar, elit’’ der…

Vasatın iktidarında eğitim kasabalılaştı.

Ara eleman yetiştiren teknik liseleri, bilim adamı yetiştiren fen liselerini yok ettiler; imam hatiplere dönüştürdüler.

Üniversiteler de kasabalılaştırdılar.

Mahalle mektebi kıvamındaki üniversitelerin ilkokuldan farkı; fiyakalı çerçeveyle duvara asılacak diploma ve kep giyme töreni…(Ne kepmiş ama muhtarlar bile kep giydi memlekette…)

Vasatın iktidarı demokrasiyi bilmez; özgürlüğün, insan haklarının, adaletin yanından hiç geçmez.

En iyi bildikleri bölüp, yönetmek… Mevcut kutuplaşmalar yetmediğinde yapay kutuplaşma malzemesi üretmek…

Siz Hala Kasabalılaştıramadıklarımızdan mısınız?
Yorum Yap
Advert

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin