’Zorba nasıl olunur’’ isimli belgesel, gelmiş geçmiş bazı diktatörlerin özelliklerini anlatıyor.
Temel yöntemleri aynıdır:
Gücü ele geçir, rakiplerini bastır, korku rejimi kur, gerçekleri manipüle et!
Zorbaların sahip oldukları becerilerine megaloman bir öz güvenleri vardır. Kendilerini kurtarıcı olarak görürler. Dünyayı kendilerinin kurtaracağına inanırlar.
Kendileri buna inandıklarında kitleleri de inandırabilecek, arkalarını kollayacak, mesajlarını yayacak iyi bir ekip kurarlar.
O ekip; vasat bir insan olan o zorbanın, ilahi güçleri olduğuna halkı inandırırlar.
Her dediğini alkışlayanlarla; zorba, öz güven patlaması yaşar.
O patlamış özgüvenleriyle ‘’Ben bu işi tek başıma çözerim’’ diyen zorbalar, halka cazip gelir.
Cahil, korkar ve özgüvensiz kitleler, kendilerini bu özgüvene bırakırlar.
Zorba, gücü ele geçirdiğinde; iktidarının devamı için halkın öfkesini yönlendirebileceği bir düşman yaratmak zorundadır.
Birilerine ‘’Hain’’ demek zorundadır ki o düşmana karşı mevziler oluşsun. O ‘’hain’’e karşı olanlar zorbanın gücü altında birleşsinler.
Görünen o ki; bu diktatör milleti hiç yaratıcı değil.
Her defasında aynı yöntemleri uyguluyorlar…
Bundan daha kötüsü de her defasında bu klasik yöntemlerle ikna edecek kitleler buluyorlar.
KUTLU SOYUM HAFTASI
Bugün, Devlet Bahçeli tarafından ilan edilen ‘’ 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Haftası’’ nın yıldönümü…
O haftada, FETÖ tarafından, masum yavruların evlerine, çantalarına, ayakkabı kutularına sinsice ve haince dolarlar yerleştirilmişti de o pırlanta gibi çocuklar suçlanmıştı
Neyse ki çektikleri üzüntünün karşılığı olarak, o paralar faiziyle o çocuklara hediye edilmişti de kırılan kalpleri onarılmak istenmişti.
Bahçeli bile o paraların rüşvet ve yolsuzluktan geldiğini zannetmiş; Allah affetsin, sonradan gerçeği öğrenerek, yüreğini sızlatan o pişmanlıkla 17-25 Aralık’ın FETÖ ihanetinin miladı olduğunu kabul etmişti .
İşte, bugün milattan önceki, o yavrucakları hırsız, rüşvetçi zannetmenin seneyi devriyesi…