Advert Advert
Metin ATEMER
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Kanunsuz Batı

Kanunsuz Batı

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ne kadar ilginçtir bir tarihi var Amerika’nın. Kıta, kimilerine göre Christoph Colomb, yahut keşif edildikten sonra, Avrupa dan bu yeni kıtaya göç, insanlara ilginç gelmişti. Göç eden insanları bindikleri gemiler, yeni kıtanın doğu sahillerine belirli yerleşim bölgelerine bıraktıklarına inanırım. Bütün doğu kıyısına gelen bu göçmenler, bilhassa Boston ve civarı, ilk yerleşim yerleri olarak bilinir. Kimi gemilerin bu insan taşıma işini kayıtlı yapmış, kimi seferler ise kayıtsız yapılmış. Bu seferlerden bazılarında ise, fırtınadan gemiler batmış, insanlar telef olmuşlar.

Yeni kıta ya göç edenler hep bir hayat aramışlar, yeni bir düzen aramışlar, ama kimileri ise macera yaşamak için koşmuşlar. Bunların arasında bazı ülkelerdeki yönetimler, hapislerde bulunan azılı suçluları gemilere bindirip bu yeni kıtaya kayıtsız gönderildiklerini söyler tarihçiler. Bu şekilde mecburi tehcir işlemini İrlanda , İspanya, Portekiz ve bilhassa İngiltere ülkelerindeki hapishanelerde bulunan azılı mahkumları, yeni kıtaya, hürriyetleri için, yolculuk ettirmişler.

Bu arada Osmanlı devletin den de böyle mahkumların gittikleri söylenir. Ancak Osmanlı Devletinin azılı mahkumları gönderdikleri yer ise, Amerika’nın doğu sahilinde Carolina‘nın güneyine yönlendiklerini okumuştum. Amerika’nın güneyinde , Bahama adalarında, bir adanın ismi Grand Turk. Eğer batıdaki yeni dünyaya Türk’ler gelmemişse, nasıl olurda bir adaya Grand Turk ismi verilir ? Kanımca sizde biliyorsunuz bir büyük aile vardır North Carolina da . Bu ailenin ismi ‘ MELUNCAN ‘dır. Soy adı Meluncan olan binlerce insan vardır Kuzey ve Güney Carolina eyaletinde. Bu isim sizde, bir çok konuya çağrışım yaptığına inanırım.

Amerika oluşurken çok konuda sıkıntılar çekilmiş olduğunu kitaplardan okuruz. Her insan kendi hukukunu korumak adına belinde silah taşımış. Şerif adı ile bildiğimiz, hukuku tesis eden bir kurum da geliştirilmiş. Ancak yazı bir hukuk olmadığı için, herkes kendi hakkını ve hukukunu savunmaya başlamış. Zora gelince de, belindeki silahı çekip ‘ ben haklıyım, aksini savunuyorsan çek tabancanı‘ diyerek kaba güçle haklı olduğunu karşısına , haksız olsa da, kabul ettirirlermiş. Çünkü silahlarını daha hızlı çektikleri için, kimse aksini iddia edemezmiş. Böylece kaba dayılar hukuku, tesis ederlermiş.

Vahşi batının bazı simaları Amerika’nın tarihinde kanunsuz insanlar olarak geçer . Bunlardan Billy The Kid, Frank and Jesse James kardeşler, Butch Cassidy, ve Clarke Quantrill bütün kıtaya ün salmışlar. Bu kanun tanımayan insanların yakalanmaları için başlarına ödül verileceğini gösteren afişler bastırılıp dağıtılırmış. En fazla afiş TEXAS ta kanun dışı insanlar için yapılmış. O tarihlerde Texas’da 5000 den fazla kanun kaçağı olduğu söylenir, ve bu afişler her köşede bulunurmuş. ‘OUTLAW’ diye adlandırılan bu kanun dışı insanların başına konan ödül için, silahları ile insan avına çıkan avcılar, ülkenin bir başından diğer köşesine dolaşıp insan avlarlarmış.

Ne kadar ilginç insan avlanmaya insan göndermek? Ancak bütün ülke genelini kapsayan bir hukuk düzeni kurulması pek kolay olmamış.

Bu arada, bu isimlere, BONNİE and CLYDE çifti de eklenmiş. Bunlar sadece banka soyarlarmış. Bir eyaletten bir başka eyalet geçip, araç çalıp yine banka soyarlarmış. Bu soygunlarda engel olanları da öldürmekten çekinmezlermiş. Bunların hepsi kanunsuz işlerin tanımının içine girer.

Tabiidir ki, kimse kanundan sonsuza dek kaçması mümkün değildir. Bu kanun dışı insanların da bir sonu olmakta. Bunların nasıl sonla buluştuklarını hepimiz bilmekteyiz. Hani böyle suçların cezasız kaldığı olaylar olup olmadığını da bilmiyorum. Ancak böyle suçları işlememiş insanlar yanlışlıkla cezaya mahkum olurlar mıydı ? Bunu bilmemekle birlikte, hakimin kaprisi ile ceza almış suçsuzlar belki olabilir. Çünkü henüz daha ülke ve hukuk düzeni tam manasıyla oturmadığı dönemlerde, bazı yanlışlıklarında yapılmış olduğuna inanırım.

4 Temmuz 1976 da Amerika kuruluşunun 200 yılında Washington da yolda yürürken bana uzatılan bir mikrofona, ‘200 üncü yılda ne düşünüyorsunuz’ diye bir muhabir soru sormuştu. ‘Biz daha 100 üncü yıla gelmedik’ demiştim.

Gelelim bizim ülkemize. Cumhuriyetimizin 100 yılında hem de Avrupa Birliği kapısında yarım asırdır bir çok konuda taviz verdiğimiz bir dönemde, AB de uygulanan yasaların kalıplarına uyacağımızı beyan ederken, ülkemin Anayasa Mahkemesinin kararlarına, Cumhur, uymayacağını ifade etmesi kadar abes bir durum içindeyiz. Cumhuriyetin 100 üncü yılında, Anayasa Mahkemesi Başkanı ekranların karşısına geçip‘ Anayasa Mahkemesinin kararları bağlayıcıdır, hem kurumları hem de bireyleri bağlar’demek mecburiyetinde kalan bir Başkan, daha ne desin? Düşünce olarak, Boğazdan harp gemilerini geçirip, Vahdettin köşkünden onları seyretmekle, ülkede adalet sağlamak mümkün olmayacağını düşünmekteyim. Ülkemden, bir İngiliz gemisine binerek kaçan Vahdettin in konutundan 6 harp gemisinin boğazdan geçişini seyretmek sizce bir mana ifade ediyor mu ?

Sarayın bağlaması da, ‘Anayasa Mahkemesi Kapatılsın‘ diyebilecek kadar cesareti nereden almakta diye düşünmek gerekir. Mevcut Anayasa’ya uymayan yönetim başı çıkıp ‘Bu dönem yeni bir anayasa yapalım’demekte, ancak mevcut olana uymayan, yenisine uyması beklenir mi ? diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

Metin Atamer

 

Kanunsuz Batı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin