Konfüçyüs ” kadın aşktır ve aşkı yaratanda odur. İki ayrı dünyayı birleştiren
Kadındır” diyor. Biz tertemiz aşkı hediye eden yaşatan kadını sokak ortasında hunharca öldürüyoruz. Kadın annedir, kutsallığın adını bile bilmeyenlerin adını koyamadıkları sevgidir. Bildikleri tek şey kadına işkencedir. Acı çektirme duygusu ve narsist duygulara bürünmüş öfkedir. Benim ülkemde bile kadının adının tüm güzelliklerden silindiğini görmek acı veriyor insana. Sürtük tanımıyla anılan kadınların suskunluğuna bakınca, gösterdikleri asaletin büyüklüğü karşısında insanın duygulanmaması mümkün mü? Kadında saflığın adı beyazdır, umudun adı yeşildir, asalet haysiyet ve saygıda mordur. İşte kadını bu dünyanın içinde yaşamak bana göre ona verdiğimiz en kutsal değer bu değil mi? Ama cehaletin tümüyle hâkim olduğu bir toplumsal yapıda bu değerleri görmek mümkün değil. Bu memlekette kadın tümüyle yok hükmünde bırakıldı. Dövüldü, hırpalandı, sokaklarda süründürüldü, öldürüldü, yakıldı. Sokakta özgürlük istediği anda engellendi, sokakta sesini duyurmaya kalkınca kovalandı. Konuşmak istediği anda sesi kısıldı konuşamadı. Bugün siyaset sahnesinde olan kaç kadın milletvekili var? Tüm zamanların yönetiminde idare oluşumlarında kaç girişimci kadın var? oysa dünyada bunun örneklerine bakacak olursak biz sınıfta kalmadık mı? Neden bir kadın cumhurbaşkanı olmasın bu ülkede. Biz hala kadına hakkettiği sevgiyi saygıyı değeri gösteremiyoruz. Belli bir zamanın objesi olarak baktığımız sürece bu asla gerçekleşmeyecektir. Öncelikle kadının adını geri vermeliyiz. Cehaletle körüklenmiş toplumsal yalpının aydınlığa bakışını sağlamalıyız.
Networkta bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin kadın işçi, daha iyi şartlarda yaşamak adına tepki gösterdi polis kadın işçileri bir fabrikaya kilitleyerek 129 kadın işçiyi diri diri yaktı. 8.mart.1857 birleşmiş milletler 8 martı dünya kadınlar günü olarak her yıl kutlanmaya başladı. Ogün orada diri diri yanan kadınların istedikleri sadece insanca yaşamak ve sosyal haklarının sağlanmasıydı. Âmâ bugün dünyaya ayar vermeye çalışan ABD. insan haklarının resmini sadece ben çizerim diyerek yaşananlarda bir kez daha sınıfta kalmadı mı?
Bugün keşke her yılda bir defa değil her gün kadınlarımızın önünde saygıyla eğilebilsek, bunu beceremiyoruz bu gidişle de asla beceremeyeceğiz.
Kadına verilen değer geleceğe yapılan en ciddi yatırımdır. Ama bugün biz kadına sen sus diyoruz ona konuşma hakkı bile tanımıyoruz. Kadın erkek eşitliği konusunda bile kadına tanınan hakları yok sayıyoruz. Yaratılmışlığın en üstün olanı kadındır. Din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, sağlık ve eğitim eşitliği, fikir hürriyetine sahip bir resmin içinde kalmalı kadın. Oysa 2002 yılından 2011 yılına gelinceye kadar 5147 kadın katledilmiş ama biz bunu önleyememişiz.2023- 2024 bu ülkede öldürülen kadın sayısı 1043 kadını koruyamamışız. Sadece verilen sözlerin lafta kaldığı bir anlayışla. Âmâ onun asalet, saygı, haysiyet, saflık, umut, sevgi olan adını biz utancımızdan konuşamayacağız.
PROF. DR. LEVENT SEÇER