İbrahim Ortaş, iortas@cu.edu.tr
Çukurova Üniversitesinin 2023-2024 eğitim-öğretim yılı açılış törenine Harvard Üniversitesi James Stevens Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü Dr. Gökhan Hotamışlıgil misafir olarak açılış dersini verdi. Dr. Hotamışlıgil son yıllarda Genetik ve Metabolizma konusundaki çalışmaları ile dünyada tanınan Türk akademisyeni, tıp doktoru ve bilim insanıdır. Harvard üniversitesinin bir profesörünün dersini izlemek ve dinlemek beni çok heyecanlandırmıştır. Hocanın görüşlerini zaman zaman “Herkes İçin Bilim ve Teknoloji” dergisinde takip ediyordum. Dr. Hotamışlıgil’in konuşmasından önce Çukurova Üniversitesi Senfoni Orkestrası konser verdi. Fakat açılış töreni başlamadan orkestra ve Dr. Hotamışlıgil hazırlık yaparken sahnede tanışmışlar. Senfoni orkestrası programını tamamlayıp Şef salonu selamladıktan sonra sahneden ayrıldı ancak orkestra yerinde bekledi. Sonrada Dr. Hotamışlıgil’in konuşma yapacağı anons edildi. Hocanın öz geçmişi okunduktan sonra hoca kürsüye davet edildi. Hocada koro şefini tekrar sahneye davet etti ve konser müzik eşliğinde Hoca kendi çalışmasını içeren videoyu gösterdi. Vidodaki akış ile orkestranın müziği arasında oluşan ahenk çok kolay hissedildi. Bilim ile sanat arasındaki ilişki son derece akılcı bir şekilde ortaya kondu. Herkesin bu anı yeniden izlemesinde yarar olduğunu düşünüyorum.
Hoca karaciğerdeki yağ dokuları üzerinde yaptığı çalışmada, obez ve yağlı bir karaciğere yapılan bir müdahale ile iyileştiğini son derece ileri görüntü teknikleri ile anlattı. Sanırım benim gibi Harvard üniversitesi hocalarını dinlemek isteyenler için en büyük mutluluk kısa ve öz olarak bilimin yapısal durumunu sanat yolu ile ilişkilendirerek anlatması oldu. Organların yapısının nasıl sanatsal özelliklere sahip olabileceğini ve ilişkilendirilebileceğini gösterdi. Bilim ve sanat ilişkisi bir kez daha yaratıcılığın önemi olarak beyinlerde yer aldı. Hoca daha sonra konuyu bilim yapma ve özgürlük ilişkisine getirerek, bilimin ilkelerini kendi çalışması üzerinden açıkladı ki konuşmanın bir diğer önemli kısmıydı.
Macar asıllı bilim insanı Albert Szent-Gyorgyi’den güzel ve çarpıcı bir anekdot naklederek bilimin işleyiş mantığını anlattı. Anekdot şöyle: Pasteur mezarından çıkıyor ve öğreniyor ki kansere çare bulunamamış. Bunun üzerine Pasteur ulusal sağlık enstitüsüne (National Institutes of Health) proje ve kaynak için başvurur. NIH proje kapsamında kaynak ayrılması için kendisinden üç yıl içinde tam olarak ne yapılacağını belirten bir proje yazılmasını ister. Pasteur teşekkür ederek tekrar mezara gitmeyi yeğler. Neden diye sorulduğunda, ”bilimsel araştırmada anlaşılmayan ve bilinmeyen araştırılır” diye cevap verir. “Eğer bilimde ne yapacağınızı biliyorsanız o zaman siz bir aptalsınız” der. Dr. Gyorgyi bilimsel araştırmada bilinmeyenin arandığını ve sonuç zaten biliniyorsa araştırmanın bir anlamının olmadığını vurguluyor. Çok sık karşılaştığımız bu durumdan arınmış olmak daha çok yeni bilginin üretilmesine katkı sağlayacaktır. Yoksa Amerika’yı yeniden keşfetmiş olur dururuz.
Dr. Hotamışlıgil bilim ve özerklik vurgusu yaptı. Bilimin dışarıdan müdahaleler ile değil bağımsız olarak çalışılması halinde bilgi üretilebileceğini ifade etti . Konuyu Nietzsche’nin “Tragedyanın Doğuşu” yapıtına atfen Sokrates öncesi Yunan felsefesinin tartıştığı “Apollon ve Dionysos tanrılarının anlamsal açılımları” üzerinden anlatmaya çalıştı. Nietzsche’de Apollon biçimin, uyumun ve muhafazakâr kontrolün, Dionysos ise ileriye yönelik atılım, tutku, risk ve coşkun duyguların simgelendiği iki kavram olup Dr. Hotamışlıgil bilim adamının bazen bir “Apollon” bazen ise bir “Dionsyon” olabileceğini belirtti. Cumhuriyetin kurucu lideri Atatürk’ü çoklu zekâ ve ilgi alanı ile “Apollon ve Dionysos” özelliklerine sahip lider olarak tanımladı.
Bilimin ve üniversite ortamının farklılıklar ile bir arada olabilmeyi, konuşabilmeyi ve araştırma yapmayı sağladığını, bilimin ortak dil oluğunu, bilimin, bilginin peşinde farklılıkları ile devam ettiğin belirtti. Her konuda anlaşmanın bir meziyet olmadığını, asıl yaratıcılığın farklılıkların bir arada yaşamasından kaynaklandığını vurguladı. Bilimsel olarak farklılıklardan yararlanmak bakımında söylemi çok önemsedim. Birey olma, farklı olma, karşılıklı saygı çerçevesinde herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi önemli. Türkiye genç ve dinamik bir toplumda farklı düşünen insanları birbirleri ile olgunluk için kabul edip tartışması ülkenin üretkenliğine ve gelişmişliğine katkı sağlayacaktır.
Hocanın kısa ve özlü konuşmada;
- Bilimsel çalışmanın nasıl yapıldığını ve yapılması gerektiğini,
- Araştırmaların seyrinin önceden kestirilemeyeceğini,
- Araştırmanın tamamlanması için sınırlı bir zaman vermenin doğru olmadığını,
- Bilimin açık fikirlilik, farklılıklara saygı ve özgürlük ortamında yapılabileceğini, bunlara uygun nitelikteki insanların motivasyonu ve coşkusu ile ilerleyeceğini belirtti. Kısa sürede bir bütün olarak bir soruyu nasıl özgünce ele aldığını ve nasıl çalıştıklarını anlattı. Herhalde Harvard üniversitesinde hoca olmanın hakkı da bu olmalı. Şahsen konuşmayı ve anlatış tarzını ve işleyişi çok yararlı buldum. Ayaküstü tanışma fırsatına sahip oldum. Herkese Bilim ve Teknoloji dergisinde yayınlanan çalışmaları ve konferansta verilen mesajı ve bilimsel bilgini yayılması konusunda kısa bir sohbet ettik. Keşke zaman olsa da uzaklardan gelen değerli bilim insanları diğer öğrenci ve öğretim üyeleri ile daha çok buluşsa. Üniversitede Tıp ve Fen Fakültelerinde yapılan çalışmalar daha geniş akademik topluluğa ve araştırma öğrencilerine anlatılabilse daha yararlı olurdu. Ülkemiz üniversitelerinde akademik geleneklerin yaygınlaşması ve bilimin her alanda konuşulmasına daha çok olanak sunmak bilimsel gelişmenin geleceği için yararına olacaktır.
Nice başarılı eğitim ve öğretim yılların olsun Çukurova Üniversitesi! Üniversitemize nice evrensel ölçekte nitelikli bilimsel çalışmalar, konferanslar, seminerler, bilim şenlikleri olsun diyelim.
Not: Prof. Dr. Metin Özdemir ve Prof. Dr. Ulus Çevik hocalarım konferansı izledikleri için konunun ve verilmek istenen mesajlarının bütünlüklü ve doğru olarak yansıtılması konusunda kendilerinden metni okumalarını rica ettim. Görüşleri, düzelteme ve önerilerinden dolayı içtenlikle teşekkür ederim.
Not: Sayın hocam, birçoğunuzun e-posta adresi bir şekilde makinemdeki adres defterime yerleşmiştir. Amacım kimsenin zamanını almak ve rahatsız etmek değildir. Hepimizin ortak sorununu bir şekilde dile getirmektir. E-posta bu bakımdan düşüncelerimizi kolay paylaşabildiğimiz bir ortam. Ancak peşinen eğer istenmeden e-posta aldıysanız özür dilerim. Eğer geri bildirimde bulunursanız listeden adresinizi hemen çıkarırım.