Dr. Öğr. Üyesi Girayalp Karakuş
Türban, 1980 Darbesinden sonra çıkarılan “Kamu Giyimi Yönetmeliği” çerçevesinde cuntacılar tarafından yasaklanmıştır. Siyasal İslamcıların büyük bölümü bu yasağı Cumhuriyet Halk Partisi veya sosyalistlerin getirdiğini düşünmektedir. Bu uygulama her şeyi Atatürkçülük namına yaptığını iddia eden darbeciler tarafından getirilmiştir. Yasağı darbeciler getirdi ama en katı şekilde uygulanması 28 Şubatçılar tarafından olmuştur. Türban yasağından dolayı pek çok Türk vatandaşı mağdur olmuştur. Türban yasağının tarihçesi bu. Asıl konu Siyasal İslamcıların türban yasağı karşısında onların yanında duran sosyalistlerin son dönemdeki eylemlerde dayak yemesini alkışlamasıdır.
Yıl 1997 veya 1998. Grup Yorum eşliğinde solcular türbanlı kadınların yanında eylem yapıyor ve polis tarafından tartaklanıyorlar. Bizim toplumumuz balık hafızalı olsa da arşivler ortada. Sosyalistler her zaman ezilenin yanında yer almıştır. Sosyalistler Bertolt Brecht’in dediği gibi: “Ezilenden yana olmamız kimliğimizdir” ilkesi ile hareket ederler. Çok değil. Arşivleri biraz daha karıştıralım. “SDP Öğrenci Gençliği ve Özgür-Der İstanbul Üniversitesi önünde bir basın açıklaması yaparak türban yasağını protesto ettiler. Kendini solda tanımlayan bir örgüt ile şeriatçı bir örgütün ilk kez bu kadar açık biçimde yan yana geldiği eylemde “Başörtüsü Allah’ın Emri, özgürlüğün simgesidir” gibi dövizler taşındı.” (1)
Peki günümüze gelelim. 28 Şubat’a sebep olan gericiler darbeden sonra ülkeyi terk ederken, hoca dedikleri adam MGK kararlarının altına imza atarken, sosyalistler İslamcıların yanında yer almıştı. Ama tipik Siyasal İslamcı mantığı işte. Gücü eline alınca kendisinden olmayan herkesi ezmeye kalkışır. Ahlaki ilkeleri yoktur bunların. Savcıları hakimleri etki altına alarak insanları hapse attırır, gözaltına aldırır, insanların ekmeği ile oynarlar vs. Sırrı Süreyya Önder’i benimsemem ama ona solcular ile ilgili soruya verdiği cevap tarihseldir. Ne diyor Önder?
“Solcuların dili nasıl acımasın. Solcuların başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Ne etmiş lan sol size! Bu memlekette hakkınızı savunmuş, yanınızda durmuş, canını vermiş, kanını vermiş gık dememiş. Allah için bir gün intizar etmemiş. Ortada kalmadı solcu kardeşim. Sağdan sola soldan sağa say sayımız belli. Bir günde iktidar olmamışız. Nedir lan bütün kötülükleri sola ihale etmeniz? Siz 40-50 senedir bu memleketin her yerine ipotek koymuşsunuz. Her zulmünde imzanız var. Her melanetinde sizden birilerinin sürekliliği var. Dün cuntacı, bugün AKP’li, öbür gün ANAP’lı diğer gün DYP’li. Solcular nerede kardeşim. Kalkmışsınız hepiniz bu insanlara dahl ediyorsunuz!” (2)
Sırrı Süreyya ile aynı politik çizgide değilim ama kendisi de eski bir sosyalist olarak doğruları söylemiş. Son bir hafta içinde başlayan halk hareketlerinde dayak yiyen solcuların hepsine oh olmuş dedi siyasal İslamcılar. Şahsi olarak benim dindar vatandaş ile sorunum yok. Sorunum İslam’ı siyasete alet edenlerledir. Bunların hiçbirinin dinle alakası yoktur. Amiri namaz kılıyor diye ibadet eden insanlardır bunlar!
O halde Kemal Okuyan’ın ifadesiyle sosyalistlerin stratejisi şu olmalıdır: “Böyle bir ortamda solun görevi açıktı: Gücü yettiğince gericiliğe karşı bütünsel bir ideolojik ve siyasal mücadele yürütmek, kendi kavramlarıyla yeni bir aydınlanmacı kültür kurmak ama bu arada sürmekte olan somut tartışmalara hiç ödünsüz bir konumlanışla katılmak.”(3)
Kaynakça
- https://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=29466
- https://www.youtube.com/watch?v=BvJN1NyHfks
- https://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/turban-yasagi-16295