Dr. Öğr. Üyesi Girayalp Karakuş
Rıza Nur kimdir? İlk defa duyanlar için açıklayayım. Türk siyaset adamı, hekim ve yazardır. 2. Meşrutiyetin ilanı ve TBMM’nin kuruluşlarında milletvekilliği yapmış biridir. Onu asıl önemli kılan özelliği ise Atatürk hakkında ileri sürdüğü iddialar ve kişisel hezayanlarını gerçekmiş gibi kitaplarında anlatmasıdır. Bu makalede Rıza Nur’ın Lozan Görüşmeleri sırasında yaşadığı gerçekdışı olaylara değinilecektir. Rıza Nur görüşmeler sırasında hayatın olağan akışına aykırı birtakım iddialar ileri sürmüştür. Örneğin; Rıza Nur, Lozan Görüşmelerine İstanbul hükümetinin davet edilmesi üzerine saltanatın kaldırılmasını sağlayan kişinin kendisi olduğunu ileri sürmektedir. Hatta bu konuda takririn adını da kendisinin koyduğunu iddia etmektedir. Padişahlığın kaldırılması olayında Rauf Orbay’ın da destek verdiğini söylemektedir. Oysa tarih farklı söylemektedir. Rıza Nur bulunduğu mevki itibariyle saltanatı kaldırmaya gücü yetecek kudrette değildir. Sıradan bir milletvekilidir. Bakanlık yapmamıştır. Rauf Orbay’ın da saltanat hakkında olumlu şeyler düşündüğünü tarafsız tarihçilerin hepsi bilmektedir. Bu süreçte İngiltere eski başbakanı Boris Johnson’un Milli Mücadele düşmanı dedesi Ali Kemal’in linç edilerek öldürülmesine de karşı çıktığını ifade etmektedir. Ona göre; mahkemede Ali Kemal yargılanmalıydı. Milletin sinesi diye bir kavramdan habersiz kendisi. Savunduğu Ali Kemal Milli Mücadele döneminde Atatürk ve silah arkadaşlarına her türlü hakareti ve engellemeleri yapmış biridir. Bu konuyla ilgili Atatürk’ün Bursa Nutku okunmalıdır. Konumuza gelirsek Lozan’da Ali Kemal sürekli olarak İsmet Paşa’yı aciz biri olarak göstermiştir. Ona göre; İsmet Paşa korkak ama kendisi en büyük Türkçü. Rıza Nur’un kitabı okunduğunda Kadir Mısıroğlu’nun iddialarını Rıza Nur’dan aldığını görüyoruz. Oysa Rıza Nur ruh sağlığı yerinde olmayan biridir. Nihal Atsız’da Rıza Nur’un öğrencilerinden. Rıza Nur Lozan Görüşmelerinde İsmet Paşa’nın 12 adalardan bazıları için mücadele etmediği için suçluyor oysa Osmanlı Devleti 12 Adaları Trablusgarp Savaşı Uşi Antlaşması ile kaybetmiştir. Kaybedilen bir şey için nasıl savunma yapılacak? sorusu akıllara gelmektedir. Eleştirmek kolay. Devam edelim… Rıza Nur İsmet Paşa’nın Lord Curzon karşısında ezildiğini iddia etmektedir. Oysa Curzon anılarından İsmet Paşa’dan övgü ile bahsetmektedir. Rıza Nur hezeyanlarından birisi de Lozan’dan sonra kendisi Londra’ya gönderilseydi Musul’u kurtarabileceğini iddia ediyor. Zaten İngilizler’de Rıza Nur’u bekliyordu gelse de Musul’u bizden alsa diye. Deli saçması işte. Güya Rıza Nur sürekli olarak İngiliz temsilci Curzon’a Musul için baskı yaptığını ama onun kendisine Suriye’yi alsanıza diye cevap verdiğini de ekliyor. Peki sonra ne oluyor? Türkiye Suriye’yi de alamıyor. Suçlu belli: İsmet Paşa. Ona göre; İsmet Paşa korkak davranmakta ve tekrar bir savaş çıkmasını istememektedir. İsmet Paşa’nın bu endişesi de yerinde zira Türkiye’nin gücü dönem itibariyle belli. O halde İsmet Paşa ve Atatürk’ü eleştirenler Musul ve Kerkük’ü şimdi alsınlar ve biz de alkışlayalım. Nitekim İHA ve SİHA’larımız var artık. Rıza Nur’un saçmalıkları burada da bitmiyor ona göre; Ermenilerin Milli Yurt kurma meselesine de kendisi engel olmuş. Bunun için Batılılarla sonuna kadar mücadele vermiş. Hatta Amerikalılar bu yüzden kendilerini tehdit bile etmiş.
Son kertede Rıza Nur bazı İslamcıların kendilerine kaynak edindiği birisi. Oysa kendisinin ruh sağlığı yerinde değildir. Araştırılabilir bu iddiam. Atatürk’e siyaseten getirdiği eleştirilerin yanında özel hayatı ile ilgili belden aşağı vurduğu iftiralar mevcuttur. Vülger siyasal İslamcıların tarihi kaynak olarak gösterdikleri adam böyle bir şizofrenik hezeyanları olan birisi işte!
