Dr. Öğr. Üyesi Girayalp Karakuş
Kadro Dergisi, Atatürk ve İsmet İnönü’nün izniyle 1932 yılında yayınlanmaya başlamıştır. Dergi eski komünist sonradan olma Kemalist yazarlardan oluşuyordu. Derginin baş sorumlusu Yakup Kadri Karaosmanoğlu, editörü ise Şevket Süreyya Aydemir idi. Eski Marksistlerin yazar olarak (Şevket Süreyya Aydemir gibi) dergide yer alması sonucunda Marksist terminoloji sık sık kullanılmıştır. Bu yüzden Türkiye’deki bazı sağcı akademisyenler Kadro Dergisini komünist sanmışlardır. Oysa Kadro Dergisinin komünizmle uzaktan yakından alakası yoktur. Derginin misyonu Kemalist devrimin ideologluğunu yapmaktı. Dergide çıkan yazılar incelendiğinde Türkiye’de Bolşevik tarzı bir devrimin mümkün olmadığını savundukları görülecektir. Onlara göre; Türkiye’nin kendine özgü koşulları vardı. Türkiye henüz kapitalistleşmiş bir ülke değildi. Dikkate nazara alınacak bir işçi sınıfı da yoktu. Öncelikle Kemalist Devrimin nihayete erdirilmesi gerekiyordu. Türk solunda bu şekilde düşünen hareketlerden birisi de Milli Demokratik Devrim tezini benimseyenlerdir. MDD’cilere göre ise; Ulusal Kurtuluş Savaşı geç kalmış bir burjuva devrimidir. (1)
Bilindiği üzere dünyada bir tane sol fraksiyon yoktur. Solun değişik versiyonları vardır. Kadro Hareketini tasnif etmek gerekirse ulusçu sol olarak nitelendirebiliriz. Özellikle Ekim Devriminin önemli isimlerinden birisi olan Sultangaliyev’in düşüncelerini Kadro Hareketi entelektüellerinde de görebiliriz. Örneğin; Sultangaliyev’in “Sömürgeler Enternasyonali” ve “Sömürgelerin Metropoller Üzerindeki Diktatörlüğü” gibi kavramlar Kadro dergisinde kullanılmıştır. Sultangaliyev’in Türkiye’deki ilk komünistlerden Mustafa Suphi ile dostluğu bilinen bir gerçektir. Hatta Mustafa Suphi katledildiğinde Sovyetler Birliği’nden herhangi bir tepki gelmez iken Sultangaliyev bu katliama karşı çıkmıştır. Şevket Süreyya’nın da Sultangaliyev’i yakından tanıdıkları öngörülebilir.
Kadro hareketi ekonomi-politik açıdan Bolşeviklerden ziyade Menşeviklere yakındır. İktisadi sistem olarak da devletçi bir anlayışı savunmaktadırlar. İnönü’nün dergi üzerinde etkisi vardır. Prof. Dr. Mehmet Saray’ın Celal Bayar’la yaptığı röportajını kitaplaştırdığı eserinde Celal Bayar, İnönü’nün Sovyet tipi devletçiliği savunduğunu iddia etmiştir. Nitekim iktisadi olarak Kadro hareketi de özel sektöre düşman olmasa bile Sovyet tipi devletçiliğe İnönü gibi ılımlı yaklaşmaktadır. Ancak bu durumun böyle olması Kadrocuları Bolşevik yapmaz. Kadrocular daha çok Irak, Mısır ve Suriye gibi Baas tipi rejimi savunmaktadırlar. Çok partili hayata mesafeliler. Kemalist kadrolarla iyi geçinmeye çalışmışlar. Marksizm’deki gibi devletin bir gün sönümleneceği anlayışı da kendilerinde yoktur. Onlar için varsa yoksa Kemalist devrimin ülke çapında tamamlanmasıdır. Onlar için proletarya diktatörlüğü mantıklı değildir. Çoğu sonradan milliyetçi olmuşlardır. Ancak Kemalist hareketin geri kalmış ülkeler nezdinde bir rol model olacağına inanmışlardır.
1932 yılında yayın hayatına başlayan Kadro Dergisi bir süre sonra yayınlarına son vermek zorunda kalmışlardır. Her ne kadar Atatürk ve İnönü bu dergiyi desteklese de yazarlarının büyük bölümün eski Türkiye Komünist Partisi üyesi olması bu yayına şüphe ile yaklaşılmasına neden olmuştur. Kullandıkları sol jargondan dolayı sonuç olarak Ocak 1935 yılında Kadro Dergisi yayın hayatına son vermek zorunda kalmıştır.
Kaynakça
Merdan Yanardağ, Kadro Hareketi (Dünyada ve Türkiye’de Ulusçu Sol ve Üçüncü Yol Arayışının İdeolojik Kaynakları), 4.B., Destek Yayınevi, İstanbul, s