Dr. Girayalp Karakuş
Tam adı Ahmet Tarık Çelenk adlı stratejist-yazar 2017 yılında yayımladığı “Türk Sağının Düşünce Atlası: İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın” adlı kitabında Türk sağının olay ve olgulara bakış açısını anlatırken aynı zamanda kendi mahallesine de bazı eleştiriler getirmiştir. Bu kitabı farklı kılan Erzurum doğumlu bir sağcının sol hareketleri de baz alarak kıyaslamalar yapmasıdır. Bu yazı bir kitap tanıtımı olarak değerlendirilebilir. Türk sağının sosyo-psikolojik yapısı tartışmalı bir konudur. Siyaset arenasında siyasetçilerden tutun da akademisyenlere kadar bu konuda görüş bildirenler olmuştur. Hatta Bülent Ecevit bir keresinde milliyetçi gençler için “lümpen proletarya” tanımını yapmıştı. (1) Tarık Çelenk kendi mahallesi ile ilgili şunları ifade etmiştir:
“Sağ düşüncenin üç temel sorunu vardır: “Belirli bir düşünce metodolojisinin olmaması, Diyalektik düşünce geleneğini kaybetmesi, Tarihi tanımlamada; zaman, mekân ve insan bağlamını kutsal referansları açısından sebep-sonuç ilişkileri içinde kavramsal olarak bir bağlama oturtturulamaması. Birkaç örnek vermek gerekirse; 70’li yıllarda ABD protestolarında, o zamanki iç gerginliklerin dünya ekonomi-politiği bağlamında değerlendirilmesinde, İpekçi cinayeti gibi provokasyonların okunmasında, Özal’ın vizyonunun anlaşılmasında, Kürt sorunu, Şii dünya vb. konularda sağ bakış, yetersiz içe kapanmacı ve komplocu kalmıştır.” (2)
“Muhafazakâr gençlerimizi kışkırtmak kolay, düşündürmek ve çözümleme yapmalarını sağlamak zor olmuştur… Ne dersek diyelim, iktidar ve muhalif düşünce ve yayın hayatımız genellikle Anglosakson liberal ve Troçkist sol gelenekten yetişme insanlarla yürüyebilmektedir. Anadolu burjuvazisi bu kadar sermayeye rağmen, gençlere nasıl düşüneceğini öğreten Galatasaray, Robert gibi geleneği olan okulları kurmanın kaygısını taşımamıştır.” (3)
“… Şehitlere duyulan üzüntünün temelinde mesela insan hayatına verilen değer değil, ortalama bir Türk vatandaşının hayatını üzerine kurduğu Türklük ve Müslümanlık değerlerine saldırıyı gururuna yedirememek var…” (4)
“…Sağ düşüncenin mimarisinde temel başka bir eksiklik de “diyalektik” ve “multidisipliner” bir sistematiğin olmamasıdır. Bu da bugünkü haliyle içinde “öteki”nin barınabilmesini imkânsızlaştırmaktadır.” (5)
“Yıllar önce Anadolu’nun taşrasından gelen gençler sadece sağcı olmadı, bu gençler aynı zamanda solcu da oldu. Solcu gençler kente intibak etti, sosyal ağlarını kurabildi ve birey olabildi. Zaman ilerledikçe bir kısmı liberal veya sağ gruptan yana tercihlerini koydu, ama düşünmesini, sorgulamasını veya kendi olmasını öğrenmişlerdi. Hatta sağda görülmeyen bir biçimde entelektüel boşluğu da doldurmaya çalışmışlardı.” (6)
“Maalesef Türk sağı uzun yıllar taşradan gelen Anadolulu yetenekli gençlere sosyalleşebilecekleri fiziki ve fikri zeminleri oluşturamadı.” (7)
“Türk sağının bugünkü dünyaya verebileceği ve son 200 yılda üretebildiği eserleri oldukça sınırlıdır…” (8)
“Sağ politikalar, çevre, estetik-sanat ve siyaset üretememe sorunlarının çözümünde ne yazık ki bir ilerleme sağlayamamıştır.” (9)
“Ülkücü ve Mücadeleci gruplar tarikatlara, pasif, emekli işi tolere edilebilir mantığıyla yaklaştılar.” (10)
“Sağın ağır ağabeyleri imkân buldukça çocuklarının eğitiminde ABD’yi tercih etmiş, siyasette ise DC lobilerini tavaf etmek adeta kural haline gelmiştir.” (11)
Tarık Çelenk’in eleştirileri bunlarla sınırlı değil ancak okuyucuyu sıkmamak adına derlemelerimi burada kestim. Çelenk’in eleştirileri genel itibariyle sağ kesimin sola göre sosyalleşememesi, düşünme ve sorgulama yetilerinin sınırlı olduğu, teorik birikimlerinin zayıf olarak değerlendirilebileceği, sağcıların ABD ile iyi ilişkileri vs prosesindedir.
Sonuç olarak Çelenk’in tespitlerinin doğruluğu yönünde kanaatimi bildirmek isterim. Ancak asıl değerlendirmeyi okuyuculara bırakıyorum.
Kaynakça
- Tarık Çelenk, Türk Sağının Düşünce Atlası: İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın, Mahfil Yayınları, İstanbul, 2017, s. 15.
- Age, s. 16-17.
- Age, s. 17.
- Age, s. 19.
- Age, s. 27.
- Age, s. 29.
- Age, s. 30.
- Age, s. 63.
- Age, s. 68.
- Age, s. 90.
- Age, s. 121.
“