Evet, son günlerin en çok konuşulan ve irdelenen konusu “Siyasette yumuşama” dönemine girilmesi olmuştur. Mantık ve duygu bağlamında çok iyi gelen bir durum diyebiliriz. Ancak, bizim Anadolu’da bir söz vardır “Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü.”. Bu atasözleri o kadar makul, mantıklı ve deneyimler sonucunda çıkmıştı ki yüz yıllardır değişmeden süregeliyor.
Neyse biz konumuza dönelim.
· Oyunuz yüzde ellilerin üzerinde seyrederken,
· Yaklaşık çeyrek asırdır siyaseti yönlendireceksiniz,
· Her dediğinizi yapacaksınız ya bitaraf ol ya bertaraf ol diyeceksiniz,
· Ülkeyi kutuplaştırıp, bir kesimi ötekileştireceksiniz,
· Ülkenin tüm ayarlarıyla oynayıp kendinize uygun hale getireceksiniz,
· Cemaat, tarikat, vakıf, dernek vb kişi ve kurumlarla çalışmayı tercih edeceksiniz,
· Ülkenin demokratik, laik, sosyal devlet ilkelerini yok sayacaksınız,
· Yakın çevrelerinize kıyak gelirler elde etme fırsatı sunacaksınız, birisi on bin lirayla geçinmeye mecbur bırakıp diğerine bir milyon liralık gelir sağlayacaksınız,
· Mevcut anayasayı çiğneyerek uygulamayacaksınız, hukuku tanımayacak ve Anayasanın ilk dört maddesine operasyon yapmaya kalkacaksınız,
· Kurum tabelalarından Türkiye Cumhuriyeti ibarelerini sökeceksiniz,
· Laik ve bilimsel eğitimden hızla uzaklaşıp, çağdışı, dinsel temalı eğitim sistemine geçmeye çalışacaksınız,
· Ülkenin her metrekare arazisini özel mülkler dahil rezerv alanı ilan edeceksiniz,
· Vatandaşınızı bir ton altın uğruna otuz dokuz altını yurt dışına göndereceksiniz ve geriye işe yaramaz milyonlarca metre kare siyanürlü toprakla yaşamaya mecbur edeceksiniz,
· Emekliyi, işçiyi, köylüyü, küçük esnafı ekmeğe muhtaç edeceksiniz,
· Yokluktan, insanları ahlak dışı, taciz, tecavüz, hırsızlık vb gayri meşru yaşama mahkûm edeceksiniz ve bunlara bağlı olarak da son genel seçimlerde zar zor iktidarı elde tutacaksınız,
· Yerel seçimlerde ise yüzde otuzlar civarına gerileyeceksiniz ve bakacaksınız ki her şey elden gidiyor bari kendimize farklı alanlar açalım ve destek bulalım diyeceksiniz. Bunun adına da “siyaseten yumuşama” diyeceksiniz.
Makul ve mantıklı düşünebilen hiçbir akıl bunun yumuşama olmadığını, bunun bir yumuşatma operasyonu olduğunu anlamış olması gerekir.
Şimdi yumuşama ve yumuşatma terimlerinin anlamlarına bir göz atalım:
Yumuşama, özellikle siyasi ilişkilerin sözlü iletişim yoluyla gerilimlerin azaltılması anlamına gelen bir diplomasi terimidir.
Yumuşatma tavlaması, malzemelerin istenilen yapısal, mekanik ve fiziksel özellikleri elde etmek, talaşlı imalat veya plastik şekil vermeyi kolaylaştırmak için belirli sıcaklıklara kadar ısıtılıp bu sıcaklıklarda bekletilip sonradan yavaşça soğutulması işlemine yumuşatma tavı denilmektedir.
Şimdi bu yumuşama döneminden benim anladığım; siyasette yumuşama değil, siyaseten yumuşatma eylemleri gerçekleşiyor diye düşünüyorum. Çünkü bu vakayı rahmetli Deniz Baykal zamanında da görmüştük. İkinci bir Özgür Özel Vakası olarak da yaşamak istemiyoruz. Ancak, buna bağlı olarak ta saraya çıkan muhalefet liderinin yumuşama eğiliminde olduğunu hatta bayağı bir yumuşadığını da hissediyorum.
Yumuşama istiyorsak eğer;
· Önce eğitimin bilimsel ve laik sisteminin ayarlarıyla oynamaktan vazgeçmeniz,
· Hukukun üstünlüğünü tanımanız,
· Anayasaya; yemin ettiğiniz üzere sadık kalmanız,
· Ülkenin tüm dinamiklerine eşit yaklaşmanız,
· Adaletsiz kamu alımlarını sadece yazılı sınav başarı notuna göre yapmanız,
· Siyanürlü altın arama işini tüm ülkede sonlandırmanız,
· Ülkenin, özellikle de cumhuriyet döneminde kurulan fabrikalarını peşkeş çektiğiniz kişilerden geri almanız gerekiyor ki sonrasında diğer konuları da tartışabilesiniz.
Yumuşama ve yumuşatma taraflarının da bu ilkelere bağlı yön ve yöntem geliştirmelerini bekliyoruz. Yoksa bu ülkeyi kimin yönettiğinin hiçbir önemi kalmayacaktır.
Vaat değil, icraat bekliyoruz. Atın adımlarınızı, görelim samimiyetinizi.
Yaşar GELER