Yeni bir seçime giderken görüyoruz ki, hiç te adil olmayan koşullarda bir seçim dönemine girmiş bulunuyoruz.
Bu adaletsizlik tamamen seçim kanununun boşluklarından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Mesela; en adaletsiz kısım, seçime girme koşullarını taşıyan tüm siyasi partilere eşit maddi destek sağlanmıyor olması. Oysa ki seçime girmeye hak kazanan tüm siyasi partilere eşit oranda devlet hazinesinden yardım sağlanmalıdır.
Hatta ben biraz daha farklı düşünüyorum ve diyorum ki; hiçbir siyasi partiye hazine yardımı yapılmamalıdır. Tüm siyasi örgütler kendi öz kaynaklarıyla seçime girmeliler.
İkinci bir karşı olduğum konu ise, seçim dönemlerinde siyasi partilerin astıkları bayrak, resim ve dağıtılan ama hiç okunmadan direk çöp kutularına giden broşür ve kitapçıklar. Bunların da yasaklanması gerekir diye düşünüyorum.
Bir başka yanlış gördüğüm konu ise, mesela devlet memuru bir vatandaş siyasette aday olmak istiyorsa aylar öncesinden istifa ediyor. Bana göre çok doğru bir durum. Yani devletin ya da kamunun gücünü kullanması engelleniyor. İyi de peki, yeniden belediye başkanı adayı olanlar mevcut belediye başkanı neden istifa etmezler? Neden bulunduğu kurumun maddi ve manevi gücünü kullanır?
Mesela, milletvekillerinin belediye başkan adaylıkları. Milletvekilleri aday olduklarında neden yasamanın gücünü arkalarına alarak adaletsiz bir seçim maratonuna girmiş olurlar? Neden istifa etmeden ikinci bir alan açılır kendilerine?
Mesela, bakanlar neden seçimlere müdahale ederler? Seçim süreçlerinde neden makamlarında kalarak millete olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyi sürdürmezler de il il dolaşıp dururlar? Hatta partisiz oldukları söylense de partilere oy toplamaya çalışırlar.
Özellikle seçim süreçlerinde TRT başta olmak üzere tüm özel TV’ler de seçime girmeye hak kazanan tüm siyasi parti genel başkanlarına eşit sürelerle fırsat verilmelidir.
Yerel seçim bölgelerinde bizzat ilgili siyasetçiler vatandaşla direkt temas sağlayarak, mitingler vb. yöntemlerle kendilerini ve partilerini anlatmalıdırlar.
Yine seçim kanununda değişiklik yapılarak partinin hangi kademesinde olursa olsun, hangi biriminde yetkili olarak çalışırsa çalışsın en fazla iki dönem görev almaları iki dönemi bitenlerin artık farklı yetkili yerler olsa da seçilmelerinin engellenmesi sağlanmalıdır.
Özellikle aile ilişkilerinin etkili olduğu siyaset sistemine son verilmelidir. Devlette olduğu gibi siyasette de liyakate önem verilmelidir. Asgari üniversite mezunu olmayan hiçbir kimseye yönetme yetkisi verilmemelidir. Buna dayalı nitelikli bir siyaset kurumu oluşturulmalıdır. Buna dayalı olarak da ileriye dönük siyaset yapmak isteyen tüm yurttaşlar kendisini siyasete hazırlayacak eğitimlerden geçmiş ve nitelikli bir siyasetçi olarak siyaset kurumlarına katılmış olacaklardır.
Son söz; Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi milletvekili maaşları öğretmen maaşlarına eşitlendiği gün siyaset belki daha nitelikli olacaktır. Milletvekilleri sadece yasama görevini yaptıklarında siyaset kurumu daha nitelikli hale gelecektir diye düşünüyorum.