Şimdi diyeceksiniz ki buda nerden çıktı?
Evet, haklısınız. Bu öyle durup dururken çıkmadı.
Ülkede adil yaşam koşulları olmadığını hepimiz biliyoruz.
Eşit ve hakkaniyetli bir gelir dağılımımız yok.
İnsanlar neredeyse birbirinin cebini çalacak, malına çökecek.
Bir kişi milyonlar kazanırken diğer bir kişi açlık ve sefalete mahkûm olacak.
Yedi bin beş yüz lira verip, dünyada en çok kazanan bizim emeklilerdir, diyeceksiniz.
Yedi bin beş yüz liraya yüzde yirmi beş zam yapıp tekrardan adamın eline zamlı maaş olarak yedi bin beş yüz lira verip, yüzde yirmi beş zam yaptık daha ne istiyorsunuz diyeceksiniz.
Bir kısım insanlar manda sütü ve ballı kaymaklı kahvaltılarla beslenip diğer bir kısım insanlar peynire ve zeytine sadece seyredecek.
Aynı işi yapmış olan devlet memurlarına yüzde elliler, altmışlar zam yapıp bunların emeklilerine yüzde yirmi beş yeter deyip açlığa ve sefalete mahkûm edeceksiniz. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş uçurumu yaratacaksınız.
Rahmetli İsmail hakkı Tonguç’un dediği; “Elimden gelse bütün dünya okullarının programlarına insanın insanı sömürmemesi adlı bir ders koyardım.” Söylemini haklı çıkarırcasına, insanlarımızın emeğini sömüreceksiniz.
Daha onlarca şey sıralanabilir bu konu için ama ben şimdi kargalara dönmek istiyorum. Hatta bu kargaların yanında kediler de var.
Kadıköy Esin Işık Parkı’nın müdavimleri kargalar ve kedileri gözlemliyorum uzun zamandır. Yukarıda resimlerini de çektim. Parkta bulan bir ceviz ağacı var. Kargalar gelir o ceviz ağacında kalmış olan bir cevizi kargalar ve yüksekten yere atar kırmak için. Kırdıktan sonra yemeğe başlar. Bazen dikkat ediyorum kenarda duran kargaya bile seslenir ve o cevizi bölüşürler. Ayrı ayrı yeseler de kimse kimsenin malına saldırmaz. O kadar adil ve hakça bir bölüşüm yaparlar ki insan gıpta ediyor onları görünce.
Bir kenarda ise kediler vardır. Onlarda karga misali, çevrede duyarlı insanların verdikleri mamaları kendi alanlarında yer ve çekilirler. Dikkat ediyorum, asla birisi diğerinin mamasına saldırmaz. Onu rahatsız edecek bir davranışta bulunmaz. Hatta yemeklerini yedikten sonra birlikte sosyalleşirler, oyun oynarlar. Kargalar ise, birlikte uçar giderler.
Arkaya dönüp baktığımda şöyle bir düşünce geçiyor beynimden: “Kargalar kadar olamıyoruz.” Neden her kötülük aynı canlı grubu içerisindeki biz insanlardan çıkıyor. Biz ne yapıyoruz? Hem birbirimize zarar veriyoruz hem de diğer canlılara hayvanlara zarar veriyoruz.
Biz insanlar neden hakça, adilane bir paylaşımı beceremiyoruz?
Neden kargalar, kediler kadar olamıyoruz?
Bu çok mu zor?
İyi eğitim almamış olduğumuzdan olabilir mi?
Yaşar GELER
Selam ve sevgiler…