Geçen hafta Netanyahu ailesine ilişkin haberleri okuyunca, arşivimde birikmiş farklı yazılara da baktım. İsrail’in mevcut otoriter, savaşsever ve pervasız başbakanı Binyamin Netanyahu’nun eşi Sara hakkında yazmaya karar verdim. İçlerinden Anadolu Ajansı kaynaklı olan haber şöyleydi:
“İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara’nın ofisinden yapılan açıklamada, Sara Netanyahu hakkında eşinin yolsuzluk davasındaki bir tanığa baskı yaptığı ve adaletin tecelli etmesini engellediği iddialarıyla soruşturma açılmasının talep edildiği belirtildi.
Sara Netanyahu hakkındaki söz konusu iddialar, İsrail’de yayın yapan Kanal 12’nin Netanyahu’nun eski yardımcısı Hanni Bleiweiss’ın yazışmalarına dayanarak yaptığı haberle gündeme gelmişti.
Kanal 12’nin haberinde; Sara Netanyahu’nun yaşamını yitirmiş İsrailli bir savaş pilotunun ailesinin evinin önünde düzenlenen gösterileri organize ettiği, hükümet karşıtı protestoculara güç kullanan polisleri cesaretlendirdiği, Başbakan Netanyahu’nun yolsuzluk davasındaki önemli bir tanığı ve savcıları sindirmeye çalıştığı öne sürülmüştü.
Netanyahu yayınladığı video mesajda, eşi Sara Netanyahu hakkında basında çıkan iddialara sert tepki göstererek, basın kuruluşlarının karısına ‘kan iftirası’ (Yahudi din adamlarının başka inançtan olanların çocuklarını kaçırıp kanlarını akıtıp içtikleri veya yemeklerine kattıkları yolundaki yaygın iftira) attığını öne sürmüştü.”
Söz konusu soruşturmada, Sara Netanyahu’nun eski bir yardımcısına siyasi muhaliflere karşı protestolar düzenlemesi ve davanın kilit tanıklarından Hadas Klein’a gözdağı vermesi yönünde talimat verdiğini ortaya seren bir dizi WhatsApp mesajı da ortaya çıkarılmıştı. Öte yandan Sara Netanyahu’dan ismen bahsetmeyen Adalet Bakanlığı daha fazla yorum yapmayı reddetti.
Sara Netanyahu ile geçen yıl kanserden ölen eski başbakan yardımcısı Hanni Bleiweiss arasındaki yazışmaların ele geçirilmesi de soruşturma raporunda yer alıyor. Sara Netanyahu’nun mesajlarında Bleiweiss’a kocasını eleştirenlere karşı protestolar düzenlemesi için talimat verdiği de belirtiliyor. Ayrıca Bleiweiss’dan Netanyahu’nun Likud partisindeki aktivistlerinin tanık Klein’a yönelik saldırıları yayınlamalarını sağlamasını istediğine dair mesajlar açığa çıkıyor.
- Klein, milyarder Hollywood kralı Arnon Milchan’dan patronu adına Netanyahu’ya on binlerce dolar değerinde şampanya, puro ve hediye götürülmesindeki rolü hakkında yolsuzluk davasında ifade verdi.
Rapora göre Bleiweiss, yolsuzluk davasının başsavcısı Liat Ben-Ari ile iddianameleri hazırlayan Başsavcı Avichai Mandelblit’in evleri önündeki gösterileri organize etmesine ilaveten siyasi muhalifleri karalayan protestolar ve sosyal medya kampanyaları düzenlenmesi talimatını da Sara Netanyahu’dan almıştı.
Esasen Bleiweiss onlarca yıldır Netanyahu’nun sadık bir yardımcısıydı. Ancak hastayken Sara Netanyahu’nun kendisine kötü davranmasının ölümünden kısa bir süre önce bu mesajları bir muhabirle paylaşmasına neden olduğu belirtiliyor.
Sara Netanyahu daha önce de personeline kötü davranmakla suçlanmıştı. Bu durum, aşırı harcama ve kamu parasını kendi abartılı kişisel zevkleri için kullanma suçlamalarıyla birlikte, ona sıradan İsraillilerle ilgisi olmayan bir kişi imajı kazandırdı.
- Sara, 2019 yılında devlet fonlarını kötüye kullandığı gerekçesiyle para cezasına çarptırıldı.
Geçen hafta yayımlanan bir videoda Binyamin Netanyahu, eşinin yaptığı pek çok iyilik ve hayırseverliği sıraladı; savcılığa sunulan UVDA raporunu “yalan” olarak nitelendirerek “Soldaki ve medyadaki rakiplerim hem yeni hem eski bir hedef buldular. Eşim Sara’ya acımasızca saldırıyorlar” dedi.
Netanyahu, güçlü medya patronları ve zengin iş ortaklarıyla çıkar alışverişinde bulunduğu iddiasıyla bir dizi davada dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve rüşvet almakla suçlanıyor. Kendisi suçlamaları reddediyor ve aşırı hevesli savcılar, polis ve medya tarafından yürütülen bir “cadı avının” kurbanı olduğunu söylüyor.
Görevdeyken yargılanan ilk İsrail Başbakanı olarak tarihe geçen Netanyahu’nun ilk duruşması 24 Mayıs 2020’de Kudüs Bölge Mahkemesi’nde görülmüştü.
Bir otokrat kadının vitrindeki yüzü
Peki, kimdir Sara Netanyahu?
Vikipedi ansiklopedisinin “Sara Netanyahu” maddesinin İngilizce çevirisinden hareketle yanıtlayalım:
“96 yaşında vefat eden Polonya doğumlu babası Shmuel Simuel Ben Artzi Yahudi eğitimci, yazar, şair ve İncil bilgini diye biliniyor.
Kızı Sara; Kiryat Tiv’on’daki Greenberg Lisesi’ne gitti. Başarılı bir öğrenciydi. Daha sonra İsrailli gençlere yönelik haftalık bir dergi olan Maariv LaNoar için muhabir olarak çalıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri’nde, Askerî İstihbarat Müdürlüğü (AMAN) Davranış Bilimleri Bölümü’nde psikoteknik değerlendirici olarak görevlendirildi.
Sara Netanyahu, 1984’te Tel Aviv Üniversitesinde psikoloji alanında lisans derecesini ve 1996’da Kudüs İbrani Üniversitesinde yüksek lisans derecesini tamamladı.
Dr. Erika Landau başkanlığındaki Gençlik Yaratıcılığını ve Mükemmelliğini Teşvik Enstitüsü’nde ve Çalışma Bakanlığı’na bağlı bir rehabilitasyon merkezinde yetenekli çocukların psikoteknik değerlendiricisi olarak çalıştı. Ayrıca El Al havayolları uçuş görevlisiydi.
Sara, 1980’de Doron Neuberger ile evlendi. Çift 1987 yılında boşandı. 1991’de Binyamin Netanyahu ile evlendi.
Başbakan eşi olarak Sara, istismara uğramış çocuklar için bir yardım örgütü olan Yad b’Yad’a ve serebral palsili çocuklar için Tza’ad Kadima’ya başkanlık etti. 2001’de Kudüs Belediyesi’nin psikolojik servisinde eğitim psikoloğu olarak çalışmaya başladı.”
Melek yüzlü Demir Leydi
Sara Netanyahu, genellikle olumsuz bir tonda konuşması ve bireyler arasındaki kötü ilişkilere odaklanmasından ötürü medyada çok fazla ilgi gördü. Kendisini karaladıkları gerekçesiyle Schocken yayıncılarına karşı 2022 yılında açılan üç farklı iftira davasını kazandı.
Channel 10 TV kanalının 2008 tarihli bir haberine göre Sara, 2006 Lübnan Savaşı sırasında kocasıyla birlikte kamu diplomasisi kampanyası için Londra’ya gittiğinde, şehirdeki bir bağışçı tarafından ödenen lüks eşyalara büyük miktarda para harcadı. Sara Netanyahu bunun üzerine kanala karşı bir iftira davası açtı. Ancak Knesset Ahlak Komisyonu, sözü edilen gezinin parlamento tarafından onaylamadığını açıklayınca, dava kendiliğinden düştü.
Ocak 2010’da aile hizmetçisi ücretlerinin verilmediği, adil olmayan çalışma koşulları ve sözlü tacize maruz kaldığı için bir iş mahkemesinde Sara Netanyahu aleyhine dava açtı. Benzer bir dava da ailenin bir başka bakıcısı ve eski koruması tarafından açıldı. Mart 2014’teki bu davanın konusu “çalışan iki elemanına kötü davranmak” idi. Hizmetçinin Sara Hanım’ın ayağını öpmeye mecbur edildiği yolundaki basın haberi ise şiddetle inkar edilip yalanlandı.
- Başbakan konutunun müdürü de kötü muamele ve sözlü şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle Netanyahu ailesi aleyhinde dava açmıştı. Mahkeme kendisine 43 bin 735 şekel değerinde manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
İsrail medyası mobbing ve kötü muamele edildiğine dair yaklaşık 10 farklı hadiseyi haber yapıp, baskılara dayanamayan hizmetlilerin/hizmetçilerin istifa ettiklerini ileri sürüyordu.
Şubat 2016’da Kudüs İş Mahkemesi, Sara Netanyahu’nun düşmanca bir çalışma ortamı yarattığını iddia eden davacı Meni Naftali lehine karar verdi ve kendisine 170 bin NIS (İsrail para birimi) tazminat ödenmesini hükme bağladı.
2015 yılında, Başbakanlık Ofisi zaten bir aşçı istihdam ederken kendisinin yemek siparişi verdiği ve hükümete yaklaşık 100 bin dolar masraf fatura ettiği yönündeki raporlar ortaya çıktı.
Polis, 2016 yılında Sara aleyhinde dava açmayı önerdi. 8 Eylül 2017’de Başsavcı Avichai Mandelblit, Netanyahu’nun yetkisiz bir şekilde devlet kesesinden yemek siparişi vermekle suçlanacağını duyurdu.
- 16 Haziran 2019’da Sara devlet fonlarını kötüye kullanmaktan suçlu bulundu; devlete 55 bin NIS (15 bin 275 dolar) ödemesi emredildi.
Aralık 2024’te ise kocasına karşı açılan yolsuzluk davasında tanıkları taciz etmekle suçlandı.
Arap basınında Sara
Başbakan’ın eşi olmasını istismar ederek kocasıyla birlikte “yolsuzluk ve organize suç ortağı” görüntüsü veren Sara ülkesinde, yurt dışında ve bilhassa Arap basınında fazlasıyla (kimi zaman abartılı kimi zaman da hasım ruhuyla) ele alınıp dile dolanmış vaziyette.
Çeşitli yayın organlarından izleyip okuyabildiğim 16 farklı Arapça makalenin başlıkları bile ilginç. Birkaç örnek sunayım:
- Bizi Sara Netanyahu’dan kim kurtaracak?
- Sara Netanyahu, oğluyla ziyaret ettiği Trump’tan zor durumdaki eşi Binyamin’e el uzatmasını rica etmiş.
- İsrail merkezli Walla News haber sitesine göre Başbakan Netanyahu, ailesiyle birlikte Kudüs’teki sağlam bir tepenin altına yapılmış sığınakta kalacak. Eşi Sara ile oğlu Yair, muhtemel bir İran füze saldırısında bu sığınağı tercih etmiş. Tehlike geçinceye kadar oradan ayrılmayacakmış. Millî Krizleri Yönetme Merkezi adıyla bilinen bu sığınak üst düzey devlet adamlarının kalmaları için yapılmış.
- Sara, bir cerrahi ameliyat için neden ortadan kaybolup eşi Netanyahu’dan gizlendi?
- Sara, eşinin müsteşarına dava açarak onu terbiye edip hizaya getirmeyi planlıyor.
- Sara’nın oturduğu villaya Hamas saldırısı.
- Sara, resmî sözcüsünün azledilmesi kararından caymış olan eşi Netanyahu’ya baskı yapıyor.
- Sara: Eşim ile bana suikast için bir İHA kaldığımız yerin üzerinden uçuruldu.
- Kirli çamaşırlarını yıkayıp aklamaya çalışan Sara ile Binyamin Netanyahu Amerika’da büyük gürültü kopardı.
- Yolsuzluğun merkezindeki kadın: Sara Netanyahu!
- Sara Netanyahu: Ordu darbe peşinde! Kocamı devirecekler!
Sara Netanyahu hakkındaki birçok makaleden bir tanesi, İsrail’de İbranice yayımlanan Yedinci Göz sitesinde çıktı. “Baskıcı diktatörlük mekanizmasının mengenesi” tanımının ardından şöyle bir tespit yapılıyor:
“İsrail devleti söz konusu olunca seçilmişler için sandık başlarına gidenlerin, seçimde adaylıklarını koyanların veya kamu hizmetinde çalışanların yahut devlet katında aday gösterilenlerin ya da terfi tayinler sürecinde karar verenlerin tümü sadece resmî ölçütlerle değil, sırf Sara’nın gönlü olsun diye resmî olmayan ölçütlerin var olduğunu bilmeliler ve buna göre hareket etmeliler.”
Gölge diktatör
Bir diğer örneği ise Independent Arabia internet gazetesinin 30 Ekim 2024 tarihli başlığında görebiliyoruz: “İsrail’in gizli diktatörü Sara Netanyahu!”
Makale sahibi deneyimli gazeteci, aynı zamanda Independent Arabia gazetesi muhabirlerinin baş sorumlusu olan Muhammed Gandur, kültürel ve siyasal alandaki araştırmalarıyla da tanınıyor. Özetini birlikte okuyalım:
Sara ile başbakan eşinin ortak fotoğraflarını görenler, aralarında ideal bir aşk varmış izlenimine kapılabilirler. Gelgelelim kamuoyuna açık müsamere kabilinden görüntülerdeki Sara’nın gerçek yüzü bu değil. Bir de onun kapı arkasındaki yüzü var.
Misal 1991 tarihli evliliğinin üzerinden iki yıl geçtikten sonra Netanyahu kamuoyu önünde eşi Sara’nın kendisini nasıl arkadan hançerlediğini (gazete muhabirinin deyimiyle “ihanet ettiğini”) açıkladı. Olaya el atan New York Times’a göre, Sara ile eşi Netanyahu arasında gizli bir evlilik ahdinin (ahitnamesi veya sözleşmesi) imzalandığı yolunda dedikodu ve söylentiler ortalığı kaplayınca İsrail basını bu mesele hakkında birçok haber yaptı.
Söylentiler ayyuka çıkınca medya, Netanyahu’yu köşeye sıkıştırıp adeta sorguya almıştı. Bunun üzerine Netanyahu, olayın doğruluğunu itiraf ederek ayrıntısını anlatmak zorunda kaldı. Meğer Sara ona demiş ki:
“Benim haberim olmadan herhangi bir kadınla ilişki veya irtibat kurmayacaksın, herhangi bir mekana (muhtemelen eğlence yerleri dahil) bensiz gitmeyeceksin. Mesleğim ve faaliyetlerim süresince bana alan açacaksın, önümü kesmeyeceksin! Siyasi karar alma sırasında etkili olmam için hem yetki hem de güvence vereceksin! Aksi takdirde seninle kalamam, birlikteliğimiz biter!”
Söz konusu gizli ahde ne kadar bağlı kaldığı ayrı bir konu ama Netanyahu’nun eşi Sara’ya karşı yükümlülüğünü fazlasıyla yerine getirdiğinden hiç kuşku yok. New York Times, Netanyahu’nun biyografisini kaleme alan Maariv HaŞavua ile Al-Monitor gibi medya organlarında siyasi yorumculuk yapan İsrailli gazeteci Ben Caspit’ten bir alıntı yapıyor:
“Sara, İsrail’de en çok nefret edilen kadındır. Eğer Netanyahu kendisini boşasaydı büyük ihtimalle popülaritesi çok daha yüksek olurdu. Ne var ki Netanyahu gerçekten eşini seviyor, ona tutkun biri.
Esasen Sara, birçok bakımdan problemli biridir. Gelgelelim Netanyahu, sırtını ona dayamış. Var gücüyle arkasında duruyor; karısının karalanmış ismini aklamaya çalışıyor.
Ona hak ettiğini düşündüğü iyilikler sunuyor ve iltifatlar ediyor. Binyamin’in bu gayretkeşlikleri onun derin bir yolsuzluk batağına sürüklenip batmasına yol açıyor.”
Eşinin canlı kalkanı
Hamas baskınının başladığı Ekim 2023’den bugüne kendisini amansız bir savaşa adayan Netanyahu, pervasızlığı ve gözükaralığı nedeniyle İsrail kamuoyunda, bilhassa muhalif kesim tarafından eleştiri bombardımanına tabi tutulmakta. Netanyahu’nun yolsuzluk sorunları da eklenince, muhalif kesimler onun istifa edip mahkeme önünde hesap vermesinde ısrar ediyorlar. Bu noktada çıkmaz sokakta sıkışmış Netanyahu’nun imdadına eşi Sara yetişiyor.
“Demir Leydi” sıfatıyla Sara bir yandan muhalifleri birçok görünür/görünmez yöntemle sıkıştırıp susturmaya çalışıyor, diğer yandan “Bibi” diye hitap ettiği eşine moral vermek için çaba sarf ediyor.
İsrailli muhalifler, Sara için “İsrail’i gizlice yöneten bu hanım ağa ülke tarihinde en fazla tartışılan isimdir; eşinin başkanlık ettiği hükümetin kararlar almasında ve yönlendirilmesinde büyük rolü vardır. Adı birçok yolsuzluğu karışmış olup, kurallara aykırı olarak hediyeler alabiliyor. Çalışan hizmetlilerin haklarını ihlal edebiliyor…” diyorlar.
Ülke medyasında dolaşıma sokulan iddialara göre Sara, bakanlıklarda istihdam edilecek olanların belirlenmesine ve memurların tayinlerine karışıyor. İş o dereceye varmış ki, ülkenin dış istihbarat şefinin belirlenmesinde söz sahibi olduğu biliniyor. İlaveten Dışişleri Bakanlığı’na atama yapan hükümete engel oluyor. Kendisinin belirlediği kişileri tartışma konusu bile yapmıyor.
İsrail Hava Kuvvetleri eski sorumlusu David Artzi, Netanyahu çifti arasında imzalanan yukarıdaki gizli ahitname gereği “Hükümetin gizli oturumlarına katılabilen Sara’nın üst düzey görevlilerin belirlenmesinde ve bilhassa tayin işlerinde kararını dayatabildiğini” vurguluyor.
Askerî Havacılık Sanayisi bünyesinde 40 yıl üst düzey görevli sıfatıyla çalışmış olan Artzi, Dan Rafif isimli gazeteciyle yaptığı görüntülü söyleşisinde tanık olduğu bir olayı örnek veriyor:
“Görevim sırasında bahsi geçen gizli evlilik ahitnamesini gördüm. Avukat David Şimron’un hazırlamış olduğu bu sözleşme, gerçekten Sara’nın eşi Binyamin üzerindeki mutlak bir tahakkümünü gösteriyor.”
Ünlü gazeteci Ben Caspit de Netanyahu Yılları isimli kitabında şöyle bir saptama yapıyor:
“Sara her cenaze merasiminde istenmeyen biricik kişidir. Çünkü ordu karargahlarını ziyareti sırasında askerlerin silahlarıyla birlikte karşılama törenine katılmasını yasaklayabilmektedir.”
Bu iddiaları reddeden Binyamin Netanyahu, eşinin sosyal faaliyetlerinin “Kansere yakalanmış çocuklara, evladını yitirenlere ve holokost (Nazi soykırımı) felaketinden kurtulmuş ve benzeri muhtaç insanlara yardım etmekle sınırlı olduğunu” ileri sürüyor.
Aynı çerçevede yurtdışı ziyaretlerinde onu da yanında götürmesinin gerekçesini “ikili ilişkilerinin harika ve ideal olmasına” bağlıyor.
Usulsüzlükler
Netanyahu ailesinin yapıp ettiklerini yine Maariv gazetesi muhabiri Ben Caspit’in eleştirel kaleminden izleyebiliriz:
“2012 yılındaki Gazze savaşı sırasında acilen Netanyahu ile görüşmek üzere çağrılan Yarbay Gay Tsur, Başbakanlık bünyesinde bir askerî sekreterin tayini meselesini görüşmekteydi. Aniden odaya giren Sara, eşinin kulağına bir şeyler fısıldayınca Netanyahu dışarı çıktı.
Yerini alan Sara sohbete devam ederek eski Başbakan Ariel Şaron’un 2025 yılında Gazze’yi İsrail topraklarından ayırıp askeri geri çekme planı hakkında ne düşündüğünü sordu.
Verdiği olumlu cevap üzerine, ‘Bunu nasıl yaparsın?’ diyerek Yarbay Tsur’u azarladı. Derken Netanyahu tekrar makama geldi. Görüşme bittiğinde Tsur, zaten görevinden azledilmişti.
Bu senaryo, görevli yüksek rütbeli subaylarla dört kez tekrar etti. Her seferinde Netanyahu görüştüğü asker veya emniyetin üst düzey sorumlularının tayinine onay verecekken, Sara’nın telefonla müdahaleleri sonucu tayin meselesi ertelenebiliyordu.
Benzer bir hadise İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eizinkot’un başından da geçmişti. Beklediği atama olmayınca dönemin Savunma Bakanı Moşe Yaalon ile konuşmuş; Yaalon ona ‘Ben tayin meselesine Başbakan Netanyahu ile değil, eşiyle konuşarak karar verdim’ demişti.
Bunun üzerine Yaalon, subayların üniformalarıyla Başbakanlık konutuna gidip Netanyahu ile görüşme yapmalarını yasaklamıştı.
Sonradan ortaya çıktı ki Sara, atama ve görevlendirme listelerine önceden bakıp aklına uymayanı dışlıyor ve engelleyebiliyordu.
İstihbarat teşkilatı başkanı seçilmesi sürecinden de bir örnek verelim. Mossad eski şefi Meir Dagan, normalde Başbakan ile istihbarat şefleri arasındaki görüşmelerin gizli ve baş başa olması gerektiğini belirterek başından geçen bir olayı aktarıyor:
‘İstihbarat ve emniyet üst düzey sorumlularının Netanyahu ile toplantı yaptıkları sırada odaya teklifsizce giren Sara da oturuma katıldı. O esnada ben Başbakan ile konuşuyordum. Sara Hanım içeri dalınca, sohbeti kestim.
Netanyahu ‘Devam et konuşmana!’ deyince, yanıtladım: ‘Sara Hanım odadan çıktıktan sonra sohbeti tamamlarım!’ Netanyahu ısrar etti; ‘Şimdi tamamla çünkü Sara ile sırlarımız ortaktır!’
Bunun üzerine ‘Sara Hanım’ın emniyet-istihbarat hususunda yetkili olduğunu hatırlamıyorum’ cevabını verince, Sara asabi bir şekilde kapıyı çarparak çıktı.”
Bu olaydan sonra Dagan, bir daha Başbakanın oturduğu aile konuta çağrılmadı.
İddiaları yalanlama gayreti
Başbakan, bu tür iddiaların çoğunu veya hepsini yalanlama yoluna gitti. Hakkındaki şikayetler üzerine eşiyle birlikte Sulh Ceza Mahkemesi önüne çıkıp, bilhassa devlet işlerinde Sara’nın bir dahlinin olmadığı yönünde ifade verdi. Avukatlarıyla birlikte “Sara-Netanyahu Gizli Ahitnamesi”nin düzenlenmediğini de söyledi.
İngiliz Telegraph gazetesine konuşan İsrailli bir kaynak, “Sara’nın İsrail’in siyaset sahnesinde müstesna bir yeri olduğunu, eşi olan Başbakana müsteşarlık yaptığını” açıkladı.
İsrail medyasında benzer hususta çıkan haberleri destekleyen bu tür saptamalar, rolü ve ismi üzerinde tartışmalar yürütülen Netanyahu çiftini protesto etmek üzere sokaklara dökülen yüz binlerce insanın öfkesine yol açabiliyor.
Yediot Ahronot (Son Haberler) isimli İsrail gazetesi şunları yazmıştı:
“Ülkenin en fazla tartışılan şahsiyeti Sara, devlet aygıtının tahammül edemeyeceği ölçüde ülkenin siyasi işlerine burnunu sokuyor ve kuralsız kararlar verebiliyor.
Misal Gideon Saar’ın (şimdiki Dışişleri Bakanı) Savunma Bakanı Yoav Galant’ın yerine atanmasına karşı çıkan kişi Sara idi. Sara, her ikisi için de ‘hain’ sıfatını kullanmıştı. Çünkü Umut Partisi Başkanı Saar, eşinin muhtemel ve potansiyel siyasi rakibi sayılmaktaydı.
Sara’nın 2015 yılında Yosi (Josef) Kohen’in Mossad şefi olmasında rol oynadığı söyleniyor. 2018’de ise Dışişleri Bakanlığı’na vekaleten Guatemala’ya siyasi bir görevle gitmişti. Şimdilerde farklı ülkelerin diplomatları ve Hamas tarafından rehin alınanların aileleriyle temaslarını sürdürüyor.”
Siyasete bulaşması ve müdahale etmesi bir yana Netanyahu çifti yolsuzluklarıyla ülke kamuoyunda tartışılıp eleştiriliyor. Haklarında mahkemede açılmış davalar söz konusu.
Sara’nın Hazine’nin ödemesini yaptığı su kaplarını (damacana, pet şişeler, su şişeleri vs.) ilgili şirkete iade etmesi karşılığında aldığı 4 bin şekeli kendi cebine attığı için medyanın (Haaretz gazetesi) diline dolanmıştı. Olay ortaya çıkıp şikayet yapılınca hepsinin bedelini Hazine’ye ödemek zorunda kaldı.
Çiftin yolsuzluk ve usulsüzlüklerine dair ayrıntıları yukarıda sunduğumuz için konuyu şöyle bağlayabiliriz: Birçok otokrat, despot ve diktatörün dirayetli ve ihtiraslı kadınları taht kavgasına ortak olup, eşleri adına hüküm sürmeyi pek severler.
