Bir güneş doğdu 29 Ekim 1923’te Anadolu’ya, adı‘’ Cumhuriyet.’’ Barışın, uygarlığın, çağdaşlığın ve de özgürlüğün tohumu atıldı bu topraklara. Fidana, ağaca, çınara dönüştü yüzüncü yılında cumhuriyet. O cumhuriyetin doğuşunu müjdeleyen:
Mustafa Kemal Paşa’nın emperyalistlere karşı kazandığı Çanakkale zaferidir, İstanbul’un işgaline başkaldırıdır. 19 Mayıs’ta Samsun’a atılan ilk adımdır, Erzurum Kongresi’dir, Sivas Kongresi’dir. Ve…
Kurucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin emperyalizme meydan okuduğu İnönü Savaşlarıdır, savaş tarihine altın harflerle yazılmış Sakarya Meydan Muharebesidir, ölüm fermanının yazıldığı Sevr Antlaşması ile yok oluşun engellenişidir. Kurtuluşun ilk fişeğinin atıldığı Kocatepe’dir,
Bitti denen Türk Milleti’nin yeniden dirilişidir, Lozan Antlaşması ile çizilen sınırlardır.
Emperyalistler ve onların işbirlikçilerine karşı, Mustafa Kemal Paşa’nın, ‘’Efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz’’ diye haykırışıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 29 Ekim 1923’te adı konan, “Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir”.
Dünyadaki ilk Halk Devrimi’dir, Hatay’dır, Kıbrıs’tır, Ege’dir, “Ülkede Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle 2. Dünya Savaşı’ndaki tarafsızlığın adıdır.
Ve de tüm dünya mazlum halklarına örnek olan Türkiye Cumhuriyeti:
Ümmetten millete geçişin, eşit yurttaşlığın sembolüdür, uygarlıktır, özgürlüktür, çağdaşlıktır, demokrasidir, laikliktir, halkın egemenliğidir, dayanışmadır, özgürce düşünüp, inançların özgürce yerine getirebilmenin adıdır.
Gerçekleştirilmek istenen‘’Kültür Devrimi’nin, Türk Kadını’nın var oluşunun, Türk Dili’nin yeniden dirilişinin, Türk Tarihi’nin geleceğinin adıdır; Afife Jale’dir, Âşık Veysel’dir, Dünya Kadın Voleybol Takımı şampiyonu olan kızların adıdır.
‘Ulusallaşmış’ bir ‘endüstri’ toplumuna dönüştürmek istenen Anadolu’nun; Şeker Fabrikalarıdır, Sümerbank’larıdır, Tayyare Fabrikalarıdır, Demir Yollarının devletleştirmesidir, ‘’Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir’’ yolundaki Cahit Arf’lerin, Oktay Sinanoğlu’ların, Aziz Sancar’ların adıdır.
Toplumsal ve ekonomik devrimle, kapitülasyonların kaldırılmasıdır, Duyunu Umumiye’nin Merkez Bankası’na dönüştürülmesinin adıdır. İş Bankası’dır, Çiftçiyi kalkındırmak için kurulan Ziraat Bankası’dır. Köylünün sabandan pulluğa geçiş öyküsüdür, işçinin sendika hakkıdır.
Eğitimde Anadolu Aydınlanmasının öncülüğünü yapan Köy Enstitüleri’dir, İsmail Hakkı Tonguç’lardır, Halk Evleridir, Üniversitelerdir, kendi kendine yeten ve gençliğe emanet edilen yüzüncü yılını kutlayan ülkenin adıdır, cumhuriyet.
İşte o nedenle, Mustafa Kemal Atatürk uygar bir ülke yaratabilmek adına, çağdaş siyasal bir örgütlenmeye dayalı cumhuriyet rejimini halkçılık esasına göre yapılandırarak; Türk halkına devrimleri koruma, sürekli ilerleme ve gelişmesini sağlama görevini vermiştir.
Bu nedenle de bugünkü gençliğe ve aydınlara tarihi bir görev düşmektedir, ancak:
Cumhuriyet’in 100. Yılında görülmektedir ki, Atatürk ve devrimleri emperyalistlerin ve onların işbirlikçileri karşı devrimcilerin hedefi durumundadır. O nedenle: Atatürk Devrimcileri olarak; Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk Devrimlerine sahip çıkarak nice yüz yıllara taşımayı tarihi bir görev olarak görmekteyiz.
Türk Gençliği emperyalistler ve onun işbirlikçilerinin ülke üzerindeki oynadıkları oyunları, Atatürk İdeolojisiyle örgütlenerek Tam Bağımsızlık ülküsünü, halkıyla beraber aşacaktır. Bunun yolu Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmak ve onun çağdaş ve uygar bir Türkiye hedefine ulaştırmakla gerçekleştirecektir, ancak:
Bu gelecek, ‘oturarak değil çalışarak’, ‘eleştirerek değil üreterek’ eşitlik ve dayanışma içinde gerçekleşebilir.
O halde haydi, yenilmez Türk Gençliği; sonsuza dek nice yüz yılları kutlamak üzere var mısınız hep beraber yürümeye?
HER ZAMANKİNDEN DAHA GÜÇLÜ HAYKIRALIM: SONSUZA DEK CUMHURİYET
Ersin ERTÜRK – Eskişehir – 29 Ekim 2023