Çıraklar ustalarından gördüklerini yaparlar anlamına gelen Anadolu’nun “görgülü kuşlar gördüğünü işler” özdeyişi tamda CHP genel başkanlarını tanımlıyor sanki.
Sayın Baykal döneminde tüzük değişiklikleriyle başlayan ve sonrası genel başkanlarıyla da devam eden uygulamalar; sosyal demokrasiyle çelişen “hemşericilik, inanç, etnik anlayışının getirdiği nepotizm(hısım akraba kayırmacığı), kronizm(yakınlarını kayırma)” uygulamalarının öne çıkmasını sağladı.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, genel başkan seçildiği ilk kurultayda verdiği parti içi demokrasi sözünü yok sayıp tüzüğü çok daha antidemokratik bir yapıya dönüştürmesiyle oluşan oligarşik yapı, her seçim döneminde yapılan keyfi atamalar bugünkü yaşanan sorunların alt yapısını oluşturdu.
Son kurultayda Sayın Özel’in genel başkan seçilirken yelkenini doldurduğu değişim rüzgârıyla ön seçim sözü de, kendisini destekleyen belediye başkanlarının eleneceği kaygısıyla, Kılıçdaroğlu’nu çırak çıkaracak bir şekilde unutuluverdi.
O nedenle de gelinen bu süreçte, atanan adaylar beğenilmeyip eleştirilirken, atanamayalar da istifa ederek ne kadar da başarılı bir seçim sürecinin yaşandığını gözler önüne seriverdiler!
Hâlbuki kurultay da verilen ön seçim sözü tüm kurullarda uygulanmış olsaydı sorun, bugüne kadar hem en kısa süreçte çözülmüş olacak hem de bu günkü sorunlara zemin hazırlanmamış olacaktı. Gerçi bazı illerde belediye meclis üyelikleri için uygulanan örgüt denetimindeki ön seçimlerde de (eğilim yoklaması mı demek gerekir?) katılımların %15’lerde kalması, hem üye yapısının hem de örgütlerin belediye başkanlarının kontrolünde sandıklara müdahale etmesi, bu yöntemin ne kadarda sağlıksız bir yöntem olduğu ortaya koyulmuş oldu.
Sonuç olarak “değişmeyen değişimciler, ne ülke nede parti “umurumda mı?” anlayışı içinde aylardır kim nereye atanacak diye uğraşırken, atanamayan (1)”Ayağı Kireçliler” ise tek tek istifa ederek partiyi yıpratma derdine düşmüşlerdir.
Kısaca yüz yıl sonra CHP kurucu felsefeden uzaklaşmış, “iğdiş edilmiş” hibrit bir parti olarak askıya alınmış anayasa ile AKP adaylarına karşı değil de Erdoğan’a karşı 31 Mart seçimlerinde başarılı olmaya çalışmaktadır.
Ne diyelim? “Görgülü kuşlar gördüğünü işler” diyerek her olumsuzluğa karşın bizde bu güne kadar yaptığımız gibi partimize sahip çıkarak, parti içi sorunlarını 1 Nisan sonrasına bırakmak zorundayız. Sorun ne de olsa ülke sorunu.
(1)Ayağı Kireçli; Leylekler göç vakti geldiğinde dışkılarını bacaklarına yaptıklarından kireçle sıvanmış gibi beyaza boyanır. O nedenle bizim ayağı kireçlilerde yıllardır oturdukları koltuklarına atanamayıp göç vakti gelince de ilk işleri ya partiyi karalamak ya da partiden istifa etmek durumunda kalıyorlar.
Ersin Ertürk 14. Şubat 2024
