Pınar, güzeller güzeli, genç bir kadındı. Mesleğini yapmaya yeni başlamıştı ve yeni evliydi. Umutları ve hayalleri vardı. Ailesi, onu zor şartlarda büyütmüş ve okutmuştu. Pınar, vatana ve millete hayırlı bir evlat olmuştu. Bu genç kadın, şüpheli bir şekilde öldü. Daha önce sizlerle paylaştığım gibi, evli olduğu erkeğe göre intihar etmiş; ancak yakınlarına göre kocası tarafından katledilmişti.
Bu dosyayı yaklaşık 5 aydır takip ediyorum ve aile ile iletişim halindeyim. Anlatılanları dinleyip olayı analiz ettiğimde, Pınar’ın intihar etmiş olabileceği ihtimali yok gibi görünüyordu. Son yıllarda, şüpheli kadın ölümleri hep “intihar etti” denilerek kapatılmaya çalışılıyordu. Failler, hep aynı ifadeyi veriyordu: “Psikolojisi bozuktu, intihar etti!”
Pınar’ın kocası Rıdvan Bulunmaz’ın çelişkili ifadesi, ailenin çabası ve kamuoyu baskısı sonucu, kasten öldürme suçundan yargılanmanın ilk duruşması 12 Şubat 2025 tarihinde gerçekleşti. Siverek 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayı takip etmek ve ailenin yanında olmak için Siverek’teydim. Duruşmanın detaylarını an be an kamuoyuyla paylaşmak için X hesabımdan her detayı yazmaya çalıştım.
Rıdvan Bulunmaz, ifadesinde kendini ideal bir eş olarak tasvir ediyordu. Pınar’ı ise psikolojisi bozuk, intihara meyilli, takıntılı ve kıskanç bir kadın olarak anlatıyordu. Masal dinler gibi dinledim; çünkü şüpheli kadın cinayetlerinde senaryo hep aynıydı. Rıdvan, olay anını anlatırken, “Pınarım, silahım sende ne arıyor?” dediğini söyledi. Olayları anlatırken sürekli “Pınarım” diyordu. İfadesini bitirirken son sözleri: “Ben eşimi öldürmedim, eşim intihar etti. Ben onu kurtarmaya çalıştım.” oldu. Bu anlatım tarzı, aklıma “Pınarım” derse iyi hal alacağını mı düşünüyor? sorusunu getirdi.
İlerleyen dakikalarda Pınar’ın babası dinlendi. Olay günü Pınar’ı hastaneye bıraktıklarını ve hastanede beklemediklerini anlattı. Babası, “Ne kayın babası, ne de Rıdvan’ın abileri hastanede kızımın başında durmamışlar. Benim gelinim vurulsa, onun başında beklerim. Bunlar kızımın başında bile beklememişler.” dedi. Daha sonra Pınar’ın annesi Zeycan Anne dinlendi. Anne, “Pınar’ı hastanede bırakıp gitmişler. Kızımı oraya atmışlar. Hiç kimsesi yok. Seven adam, eşini vurulunca hastanede bırakıp gider mi? Ben ne yoklukla onları büyüttüm.” dedi.
Pınar’ın arkadaşı olduğu söylenen Dilan adında bir tanık dinlendi. Dilan, Pınar’ı bir yıldır tanıyormuş ve onun evliliğinin çok iyi olduğunu söyledi. Ancak, Pınar’ın, Rıdvan’ın telefonunda bir mesaj görüp aldatıldığını düşündüğünü ve kafasında kurduğunu belirtti. Dinlerken şaşırdım ve bu hanımefendinin aslında Pınar’ın arkadaşı olup olmadığını sorguladım.
Duruşma sonunda, mahkeme heyeti Rıdvan Bulunmaz’ın tutuklanması talebini reddetti. Bu karar, hukuken ve vicdanen kabul edilemezdi. Pınar’ın annesinin acısını ve titreyerek bana sarılmasını tarif edemem. “Eğer sıradaki bensem, anneme sarıl ve bu şehri yak.” sloganından aldığım güçle Pınar’ın annesinin yanında olmaya devam edeceğim.