Advert
Özge DEMİR
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Öğretmenine sahip çık!

Öğretmenine sahip çık!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ÖĞRETMEN; bir başkasına eğitim verecek vasıflara sahip insan. İhtisas sahibi, uzmanlaşmış kimse. Bir tanımı var.
Peki ya “ücretli öğretmen” nedir? Tamamen kavram kargaşası doğuran bir terim. Sanki diğer öğretmenler ücret almıyor da bir gurup öğretmen ücret alıyormuş gibi bir imaj doğuyor.

Bir gurup öğretmene “ücretli öğretmen” demelerinin sebebi ders ücreti esasına göre çalışmaları.
Ücretli öğretmenler, bir öğretim kurumunda öğretmen bulunmadığı durumlarda onların vereceği eğitim hizmetini ders ücreti esasına göre veren öğretmenlerdir. Öğretmenlerdir kelimesinin altını çiziyorum. Çünkü onlarda öğretmenler. Akademik anlamda fark eden bir şey yok.

İkisi de öğretmen! Fark ne ?
İşin özü şu; bir okulda atanmış öğretmen yok fakat öğrenci var. Öğretmen atanmadığı için öğretmen vasfına sahip, ihtisaslaşmış insanlardan yani yine öğretmenlerden bu hizmet alınıyor. Bu hizmetin karşılığında hizmet bedeli vermiş oldukları ders saati üzerinden hesaplanıyor. Ders ücreti üzerinden ödeme yapılıyor. Hak ettiği maaşı bu esaslarla alan öğretmenlerimize ” ücretli öğretmen” demişler.

Diğer öğretmenler ile ücretli dedikleri öğretmenler arasındaki fark nedir? İki gurupta ücret alıyor tatbiki fark bu değil.

Aldıkları ücretli hesaplama yöntemi ve sosyal haklar farklı. Yaptıkları iş aynı .

2022 yılında öğretmenlik meslek kanunu çıkartıldı. Öğretmenlik tarif edildi. Bu kanun öğretmenler arasında hiyerarşik bir yapı yarattı. Öğretmenler kendi aralarında Aday öğretmenlik, öğretmenlik, uzman öğretmenlik, baş öğretmenlik gibi sıfatlara sahip oldular. Öğretmenlik meslek kanunu ayrıca tartışılması gereken bir konu. Ders saati üzerinden ücret alan adına ücretli öğretmenler dedikleri o gurup hiçbir şekilde bu kanun kapsamına girmiyor. Ücretli öğretmenler öğretmenlik meslek kanununda yoklar. Ancak, öğretmenlik mesleğinin yükümlülükleri açısından hem Milli Eğitim temel kanunu hem öğretmenlik meslek kanunu olmak üzere öğretmenlere verilmiş olan tüm yükümlülüklerden sorumlular. Bu yükümlülükler öğretmenlik meslek kanunundan kaynaklanıyor ama kendileri bu kanun kapsamına girmiyorlar. Ne tezat!

657 sayılı devlet memurları yasası kamuda istihdamı kendi içerisinde 4a’lılar,4b’liler,4c’liler gibi kategoriler içerisinde tarif ediyor. Ücretli öğretmenler bu kategorilerin içerisine de girmiyorlar.

Ücretli öğretmenlerin tek bir yasal dayanakları var. 657 sayılı devlet memurları kanununun 89. maddesi hukuken dayanak olarak gösterilebilir. 89. madde ücretli öğretmenliği tarif ediyor.O tarif üzerinden yasal dayanak sağlanabilir. Nedir o tarif ?

Bir öğretmen açığı olacak açığı karşılayabilecek formasyona sahip ihtisas sahibi kişi ders saati üzerinden ücretlendirilebilir.Yani o kişiden bu hizmet satın alınacak.

En önemli noktaya gelelim. Ücretli öğretmenlerin bir güvencesi yok!

Aslında güvencesiz öğretmenler desek belki de daha doğru bir tabir olur.

Güvence nedir? Güvence dediğimiz zaman herkesin kendisi ve ailesiyle birlikte insanoğluna yakışır bir ücretle; yeteneklerine uygun bir işte çalışması ve bu çalışma karşılığında elde edeceği gelirin güvence altında olması demek istiyoruz. Çalışma karşılığında gerçekten çalışma hakkının varlığından söz edebilmek için insanoğluna yakışır bir ücret vererek bu çalışmanın yürütülmesi gerekir. Bugün geldiğimiz noktada ücretli öğretmenlerin aldıkları ücretler maalesef insan onuruna yakışmayacak düzeyde.Asgari ücret dahi almadan çalıştırılıyorlar. Açlığa mahkum ediliyorlar. Bir insanı asgari ücretin altında ücrete mahkum etmek hukuka aykırıdır emel insan haklarına aykırıdır.

Başka bir nokta; sosyal güvenlik hakkından yoksunlar. Oysa sosyal güvenliğin öznesi “herkes”dir.Herkes sosyal güvenlik hakkından yararlanmak zorundadır .

Kanundaki ifadesi ile söyleyelim: ” Sosyal güvenlik hakkı öyle bir haktır ki vazgeçilemez, devredilemez ve istesen de istemesen de o ilişki doğduğu andan itibaren devreye girer.”

Ücretli öğretmenler sosyal güvenlik hakkına kağıt üzerinde sahipler. Emeklilik hakları var. Ancak bu öğretmenlerimize yine fiili çalışma sürelerine göre prim ödedikleri için bir ücretli öğretmenin yaşlılık hali prim gün sayısını doldurabilmesi için yaklaşık 80 yıl çalışması gerekiyor. Ücretli öğretmenlerin 80 yıl sonra emekli olabilecekleri bir düzen var. Eğer bu düzene sosyal güvenlik hakkı diyebiliyorsak; evet sosyal güvenlik hakları var!

Ücretli bir öğretmenin normal bir çalışan ile aynı zamanda emekli olabilmesinin tek bir yöntemi var. İsteğe bağlı sigortalılık;15 gün çalıştın diyelim kalan 15 günün primlerini cebinden öde. Yani öğretmene bir sosyal riskin finansmanını tümüyle sen karşıla diyorlar. Zaten aldığı para asgari ücretin çok altında.15 gün prim parasını cebinden ödediği zaman çalışmasının amacı ne olacak ? Bu şartlarda ücretli öğretmenlerin sosyal güvenlik hakları vardır demek vicdansızdır.

Şimdi bazıları çıkıp işlerine gelmiyorsa çalışmasınlar diyecektir. Maalesef utanmadan bunu diyecekler var. Ücretli öğretmenler, öğretmenin olmadığı yerlere gidiyorlar. Atanmış öğretmenlerin gitmek istemediği ya da gidemediği yerlerde görev alıyorlar. Fiziki bir takım olumsuzluklara katlanıyorlar. Buna razı olan birine ister çalış ister çalışma diyebilir misiniz? Nerede kaldı saygı? Zaten hukuken de kimsenin böyle bir şey demeye hakkı yok. Çalışma hakkı anayasal bir hak.
Bir vatandaşın insanoğluna yakışır şekilde çalışma şartlarına sahip olması için önündeki her engeli kaldırmak devletin asli görevidir. Bir öğretmene, 80 yıl sen prim öde, ben seni emekli edeceğim demek insanın aklıyla alay etmektir.

Şimdi ben bunca şeyi neden anlattım biliyor musunuz? Kısacası diyeceğim; öğretmenine sahip çık!

Öğretmenine sahip çık!
Yorum Yap
Advert

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin